Şampiy10
Magazin
Gündem

Olumlu adımlar ve vicdan

.

ABONE OL
Vatan Haber

Kemal Kurkut...

21 Mart 2017’de Diyarbakır’da, Nevruz tören alanının girişindeki polis kontrol noktasında dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle vurularak öldürüldü.

Polis kurşunuyla yaşamını yitiren 23 yaşındaki üniversite öğrencisinin hayatını kaybettiği olayla ilgili soruşturma açıldı. Ancak soruşturmada gizlilik kararı var. Bu nedenle ateş açan polis ya da polisler hakkında ne işlem yapıldığını kamuoyu tam olarak bilmiyor.

Soruşturma kapsamında iki polis memurunun açığa alındığı konuşuluyor ama dediğim gibi resmen teyit edilmiş bir bilgi değil bu.

***

Muhammet ve Furkan Yıldırım...

4 Mayıs 2017 saat 00.30’da Silopi’de, evde, yataklarında uyurken yaşamlarını yitirdiler.

Muhammet 7, kardeşi Furkan 6 yaşındaydı.

Ölüm sebebi, evin duvarına zırhlı bir polis aracının çarpmasıydı. Zırhlı aracın çarpması sonucu yıkılan duvarın altında kalan iki çocuk uyudukları yer yatağında öldü.

O polis aracını kullanan memurun tutuklandığı haberi geldi dün.

***

Arif Aygün...

FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle KHK ile ihraç edilen ve hakkında yakalama kararı bulunan ikinci sınıf emniyet müdürü...

3 Mayıs 2017 sabahı, Ankara’da kendisini takip eden polis ekibinin dur ihtarına uymayıp koşarak kaçmaya başlaması üzerine, polisler tarafından bacağından vurularak yakalandı. Tedavisinin ardından gözaltına alındı.

***

Yukarıda yakın geçmişten üç örnek var.

İlk ikisi Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, üçüncü olay başkent Ankara’da yaşandı.

İlk olayda bir genç, ikincisinde iki çocuk hayatını kaybetti. Failler polis memurları. Üçüncü olayda, polisler kaçan şüpheliyi öldürmek değil yaralamak için ateş açtı ve sonuç da aynen öyle oldu. Yani yapılması gereken yapıldı ve sonuçta herhangi bir soruşturmaya da gerek kalmadı.

***

Açık söylüyorum; güvenlik güçlerinin teröristle mücadelesini ayrı tutuyorum. Bu konuyu tartışmam bile.

Elinde silah olan teröristi vurup öldüren polise, askere kimsenin bir sözü olmaz, olamaz. Dünyanın her yerinde bu böyledir.

Bu yazının konusu, teröristin karşısına canı pahasına çıkanlar ve onların yaşadıkları değil.

Yazının konusu yukarıda anlattığım türden örnekler ve sonrasında ortaya çıkan tablo.

O tabloda eğer; ölenin kimliği, aidiyeti, ideolojisi, milliyeti, ırkı, mezhebi, rengine göre davranmak varsa, bu ‘insan’ olmaya aykırı bir durum değil midir?

Öldürenin kimliği, aidiyeti, ideolojisi, milliyeti, ırkı, mezhebi, rengine göre davranmak da öyle.

Olumlu adımlar

Kemal Kurkut vakası da, Furkan ve Muhammet Yıldırım’ın ölümü de, devam eden soruşturmalarla aydınlatılır; gerçekler ortaya çıkar, kusuru ya da suçu olan kim varsa hakim önüne çıkar, adil yargılanırsa vicdanlar yaralanmamış olur.

Ayrıca soruşturmalarda gereği yapıldığı sürece, olayların siyasete malzeme yapılmasının, istismar edilmesinin de önüne geçilir.

Her iki soruşturmada da şüpheli memurlar hakkında işlem yapılmış olması, hukuk devleti olmanın gereğidir.

Böyle olumlu adımlar kamu vicdanını rahatlatır. Vatandaşın devlete olan güvenini tesis eden de bu tür durumlarda idarenin gereğini yapmasıdır zaten.

***

Bu olayların Diyarbakır’da, Silopi’de ya da Edirne veya Çorum’da yaşanması hiçbir şeyi değiştirmez, değiştirmemeli.

Medya ve kamuoyunun ilgisi de olayların yaşandığı yerlere göre şekillenmemeli.

İnsan canının değeri yerine göre, kaybedene ya da alana göre değişebilir mi?

Hangi saik ile olursa olsun, çocukların, insanların ölümüne çifte standartlar ile yaklaşmak, insanlıktan uzaklaşmak değil de nedir?

İnsanı insan yapan ‘vicdan’ı değil midir?..

Soruşturmaların bu anlayışla yürütülüp, eşitlik ve adalet ilkeleri çerçevesinde sonuçlandırılacağına inanıyorum.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. ZIPIR
  2. Siyah-beyaz ölüm-yaşam
  3. Bahçeli’nin kararlılığı
  4. İttifak kulislerinden isimsiz demeçler
  5. Cumhur ittifakındaki bağ pamuk ipliği mi, çelik tel mi?
  6. Küresel liderin bölgesel temasları
  7. Tercih
  8. Siyaset, saygı, üslup
  9. Bu soru bütün Meclis’e
  10. İlk gün mesajları ve soruları

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.