O polis ölebilirdi!
.
Vatan Haber
Dün sabaha karşı...
Saat 02.00’ye yaklaşıyor...
Yıldız Kavşağı’na yaklaşırken, mavi kırmızı ışıklar gözümü almaya başlıyor.
Ankara Çankaya’da, Turan Güneş Bulvarı üzerinde ‘çevirme’ var. Trafik denetimi yani. Alkol kontrolü de yapılıyor.
Yolun üzerinde 7-8 trafik polisi.
3 şeritli yolun, en solundayım. Hemen sağımda, orta şeritte bir başka otomobil var.
Yavaşlıyorum.
Sol şerit, polisin yerleştirdiği fosforlu koni şeklindeki plastik yol işaretleriyle kapatılmış olduğundan sağa geçmem gerekiyor.
Sağ tarafımdaki gri otomobile yol veriyorum. O ilerlesin ki, ardından ben de girebileyim kontrol alanına.
İşte tam o anda, Turan Güneş Bulvarı bir aksiyon filminin setine dönüşüyor adeta.
Sağımdaki gri araç önce yavaşlar gibi oluyor, hemen ardından bir anda hızlanıyor.
Patinaj sesi eşliğinde, sadece birkaç metre ilerisinde duran polisin üzerine doğru basıyor gaza.
İlk polis yana çekilip kendini kurtarıyor. 3- 4 metre ilerideki arkadaşları da sağa sola kaçışıyorlar, zikzaklar çizerek kaçan otomobile doğru “Duuurrrr!” diye bağrışarak.
Kavşaktaki trafik lambalarına yakın noktada son bir polis memuru var; daha önce durdurdukları araçların işlemlerine devam eden. O son anda fark ediyor üzerine doğru süratle gelen tehlikeyi.
Ani bir hamle ile kurtarıyor kendini. Kurtuluyor ama kelimenin tam anlamıyla teğet geçiyor araç memura. Hatta belki değiyor bile. Çünkü can havliyle otomobilin ön camının sol tarafına vuruyor polis yumruğuyla.
Ortalığı birbirine katan gri Renault Clio hızla uzaklaşıyor rampa yukarı.
Hemen telsize sarılıyor ekiptekiler. Aracın plakasını, yaklaşık bir kilometre ilerideki Yıldızevler Karakolu’na bildiriyorlar.
Plakayı ben de not alıyorum.
Bir şişe su ikram ediyorum olayın şokundaki polis memuruna, “Geçmiş olsun” diyerek.
Bu yazıyı yazmadan önce Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün basın bürosunu arayıp plakayı verdim, yer ve saati ile olayı anlattım.
Kontrolden kaçmak için insan hayatını hiçe sayan sürücünün akıbetini sordum.
Alkollü olduğu için mi kaçmıştı acaba.
Ya da belki aranan biri vardı araçta.
Veya doğrudan, bir teröristti; kim bilir?
“Sizi arayıp bilgi vereceğiz” dediler.
Yazıyı tamamladığım akşamüstü saatlerine kadar arayan soran olmadı Ankara Emniyeti’nden.
Hâlâ meraktayım.
KEŞKE...
İnsanlara, sadece hak ettikleri kadar kıymet vermeyi becerebilsek.
Atatürk, evinde bizi bekliyor
Siz bu satırları okurken, biz ‘komşu’ ziyaretindeyiz. Yunanistan’da... Adresimiz, “Apostolou Pavlu Caddesi No: 17 Selanik.”
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, bu ‘çok özel adres’i yepyeni çehresi ile Türkiye’ye hediye etmek için çıktı Selanik yoluna. Biz de Çelik’in gezisini takip ile görevliyiz.
Apostolou Pavlu Caddesi 17 numarada, ‘Atatürk Evi’ var.
Mustafa Kemal’in doğduğu ev.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın 3 yıl süren çalışması neticesinde Atatürk Evi yenilendi.
Ev, tam 143 yaşında. İnşa tarihi 1870. Mustafa Kemal 1881’de bu evde dünyaya geldi. Binanın ‘Atatürk Evi’ adıyla müze olarak hizmete girişinin üzerinden ise 60 yıl geçti.
60 yıl sonra yapılan bu yenileme ve düzenleme çalışmasıyla Atatürk Evi; üç katlı, çağdaş bir müzeye dönüştürüldü.
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Selanik Başkonsolosluğu ile aynı yerleşkenin bir parçası olan evinde hepimizi ziyaretine bekliyor.