O iki böceğin sırları
.
Biri ikametgâhındaki, diğeri de resmi konutundaki çalışma odasından çıktı. Başbakan’ı dinleyen ‘böcek’ler 2011’in son günlerinde bulundu ama ayrıntılar, olayın üzerinden iki seneden fazla zaman geçtikten sonra netleşti.
Detaylara geçmeden hemen önemli bir notu paylaşalım:
Konu hakkında çıkan haberlerin bazılarında, Başbakanlık Merkez Bina’da da dinleme cihazı bulunduğu ve zincirin bir sonraki halkasının, Yargıtay Binası’na yerleştirilen bir yansıtıcı olduğu yönünde bilgiler yer almıştı; bu, gerçeği yansıtmıyor.
Subayevlerindeki konutun ardından bulunan ikinci bir böcek var, bu doğru ama onun ortaya çıkarıldığı yer Kızılay’daki Başbakanlık Merkez Bina değil, Çankaya’daki Başbakanlık Resmi Konutu.
Ve işte konu ile ilgili detaylar...
Kesintisiz ses aktarımı
Ortam dinlemesi yapılan sistemin vericisi niteliğindeki mikrofonlu yansıtıcıları bulan, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) teknik personeliydi. MİT’in mühendisleri, yaptıkları ilk teknik incelemenin ardından bulunan cihazların niteliği hakkında, “İleri özelliğe sahip ve enerji hattına bağlantısı olduğu, güç aldığı sürece çalışmaya devam eder” şeklinde rapor verdi.
Cihazlar seyyar prize (uzatma kablolu çoklu priz) bağlı olduğundan sürekli elektrik enerjisi alıyor ve 200-300 metre yakınında bulunan kayıt ünitesine kesintisiz olarak ses aktarımı yapıyordu.
2 gün arayla 2 böcek
Dışarıdaki kayıt sisteminin -bir çantaya sığabilecek ebatta olduğundan sabit olmasının gerekmediği, örneğin bir araç içinde mobil olarak da kullanılabileceği değerlendirmesi de yine Başbakanlığa verilen bilgiler arasındaydı. İlk böcek, 28 Aralık 2011’de Başbakan Erdoğan’ın ailesiyle birlikte yaşadığı Subayevleri’ndeki konutunda yer alan çalışma odasında bulundu.
O gün Çankaya Köşkü’nde yılın son Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı vardı ve özel konuttaki böcek, Başbakan bu toplantıda olduğu saatlerde yapılan aramada bulundu.
İki gün sonra, 30 Aralık 2011 tarihinde, Başbakanlık Resmi Konutu’nda yapılan aramada, MİT ekibinin ikinci böceği bulması çok kolay oldu çünkü ilk baktıkları yer Başbakan’ın makam odasındaki seyyar prizdi.
Aynı Subayevleri’ndeki çalışma odasında olduğu gibi, Resmi Konut’taki cihaz da uzatma kablolu prizin içinde bulundu.
Ancak bu böceğin konulduğu yerin ayrı bir önemi vardı.
‘Kriptolu’nun altında
İçinde dinleme cihazı olan o priz, üzerinde Erdoğan’ın en kritik görüşmelerini yaptığı kriptolu telefonun yer aldığı sehpanın hemen altında bulundu. Yani (görüşme yapılan kişinin sesini değil ama) hem Başbakan’ın o telefondan yaptığı konuşmaları -en yakından ve net şekilde- algılayıp aktaracak hem de ortamı, bu da demek oluyor ki, o odada yapılan diğer bütün konuşmaları rahatlıkla dinleyebilecek noktada.
Yapılan ilk inceleme sonucu, iki gün arayla bulunan her iki cihazın da aynı model olduğu ve aynı elden çıktığı kesin olarak tespit edildi. Konuyla ilgili hazırlanan raporda:
- Böceklerin; odalarda var olan uzatma kablolu seyyar prizlerin, içine dinleme cihazı monte edilmiş olan birebir aynıları ile değiştirilmesi yoluyla koyulduğu,
- Dinleme faaliyetinin arkasında yabancı bir istihbarat örgütünün, yani bir başka ülkenin bulunmadığı,
- Böcekleri odalara yerleştiren şahısların, Başbakanlık koruma ekibinden iki emniyet görevlisi olduğu, bu kişilerin (Erdoğan’ın 17 Aralık 2013’ten itibaren ‘paralel yapı’ olarak adlandırdığı) ‘Gülen cemaati’ ile bağlantılı oldukları,
- Söz konusu dinleme sisteminin ciddi bir ekip çalışması ile gerçekleştiği, zincirin tamamlanması için en az 30-40 kişilik bir yapı gerektiği tespit ve bilgileri yer aldı.
Silikondan tarih tespiti
Bu aşamada, “cihazların, bulundukları yerlere ne zaman yerleştirilmiş olduğu” sorusu öne çıktı ve TÜBİTAK’tan rapor istendi.
TÜBİTAK’ın bu soruya cevap verebilmek için elindeki tek veri, açılıp içine böcek yerleştirilen seyyar prizin tekrar kapatırken yapıştırıcı olarak kullanılan silikondu.
Silikon üzerinde yapılan laboratuvar incelemesi, kesin olmasa da, yaklaşık bir tarih verdi.
Raporda belirtilen tarih aralığına bakıldığında, dinleme cihazlarının Başbakan Erdoğan’ın ameliyat olduğu ve sonrasında Ankara’da bulunmadığı nekahet döneminde yerleştirildiği sonucuna varıldı.
Başbakan 26 Kasım 2011 Cumartesi günü İstanbul’da sindirim sisteminden bir cerrahi operasyon geçirmiş ve ardından çalışmalarını, birkaç hafta süreyle Ankara’da değil, İstanbul Kısıklı’daki evinde dinlenerek sürdürmüştü.
Böcekler de, Başbakan’ın ameliyatından yaklaşık bir ay sonra, 28 ve 30 Aralık 2011 tarihlerinde Ankara’da bulunmuştu.
Bu tarihler ışığında yapılan değerlendirme, cihazlarının aktif olduğu dönemin büyük kısmında Başbakan’ın İstanbul’da olması nedeniyle, gerçekleştirilen ortam dinleme faaliyetinin çok uzun bir süreyi kapsamadığı yönünde.
O dönemin görüşmeleri
Başbakanlığın, böceklerin ne kadar süre ile işlev gördüğünü, yani dinleme faaliyetinin hangi tarihten itibaren yapıldığının netleştirilmesini istemesinin nedenine gelince...
Ortam dinlemesine maruz kalan her iki oda da, Başbakan Erdoğan’ın hem devlet işlerinde hem de özel hayatında en mahfuz görüşmelerini yaptığı mekânlar.
Dolayısıyla zaman aralığını bilmek; o dönemlerde kimlerle, hangi içerikte konuşmalar yapıldığının (mesela kaydedilenler arasında devlet sırrı niteliğinde görüşmeler olup olmadığının) tespiti ve gerekirse o konular ile içeriklerin gözden geçirilmesi açısından önemseniyor.
HER İLDEN BİR LİSTE İDDİASI
Ankara’da son günlerin en ciddi söylentisi yine yasa dışı dinlemelere ilişkin. Güvenlik ve istihbarat kulislerinde, yakın zamanda her ilden ayrı bir ‘dinlenilenler listesi’ çıkabileceği konuşuluyor.
Güvenilir kaynakların da teyit ettiği bu duyumun ardında, Başbakan Erdoğan’ın ‘paralel devlet’ olarak adlandırdığı yapının, il emniyet müdürlüklerinde terörle mücadele ve organize suçlar şubelerinde kadrolaştığı iddiası yer alıyor.
Tarihin en büyük casusluk olayı
Kulislerde; Emniyet Teşkilatı’nda söz konusu birimler eliyle her ilde, farklı kesimlerden o kentin önde gelen isimlerinin dinlenildiği konuşuluyor.
“Her ilden bir liste çıkacağı” iddiasını seslendiren kaynaklar, bu durumun toplamda on binler, hatta yüz binlerce kişinin doğrudan ya da dolaylı olarak dinlenilmiş olması anlamına geldiği; bunun da tarihin en büyük casusluk ve dışarıya bilgi kaçırma olayı olduğu yorumunu yapıyorlar.
Ankara kulislerindeki bu kritik söylenti, mevcut gerginliğin önümüzdeki günlerde daha da yükselerek devam edeceğinin işareti olarak görülüyor.