Kuşa bak kuşa: Şemdinli’den sonra Eruh
.
Vatan Haber
(İKİNCİ YAZI) (Dün, Saat 22.51)
Dün saat 21.38‘de şu haber düştü ajanslara.
“İftar saatinde hain saldırı: Siirt’in Eruh ilçesi kırsalındaki jandarma karakol ve üs bölgesine PKK’lı bir grup tarafından düzenlenen saldırı sonrası, ilk bilgilere göre bir asker şehit oldu, biri ağır 7 asker yaralandı.”
Ve çarpıldım!
Çarpıldım çünkü birkaç saat önce bitirdiğim yazımın sonunda demiştim ki: “Kuşa bak kuşa!”
Önce haber...
Ulaştığım bilgilere göre bu haber tam olarak şöyle:
Bölge, Okçular bölgesi...
Dün saat 19.30 civarında, yani iftar saatinde, Okçular Piyade Taburu’na bağlı üç bölüğün tuttuğu üç hakim tepeye eş zamanlı saldırdı teröristler.
Üç tepenin ikisine girmeyi başaramadılar ama birine, (daha önce farklı zaman ve yerlerde uyguladıkları yöntemle) üs bölgesinin çevresinde çıkardıkları yangının yarattığı yoğun dumandan da faydalanarak girdiler.
Açtıkları ilk ateşte de, bir Mehmetçik şehit düştü. Ardından da çatışma başladı.
İşte bu haber üzerine yazımı değiştirmek zorunda kaldım. Daha doğrusu ek yaptım yazının başına.
Eruh’tan son dakika haberi gelmese, bugünkü yazım şöyle bitiyordu:
“(...) örgütün, ‘gayrinizami harp’ usulünün dışına çıkıp, fiilen ‘nizami’ bir cephe çatışmasını göze alması beklenen, normal bir durum değil.
Başta Suriye’deki mevcut durum olmak üzere birkaç parçayı birleştirip, fotoğrafın bütününe bakınca insanın aklına, ‘Şemdinli cephesi’nin bir “Kuşa bak kuşa” aldatmacası olma ihtimali bile geliyor doğrusu.
Özellikle de 15 Ağustos’a yaklaşırken...”
Yazımı böyle bitirmiştim dün saat 17’ye doğru.
Eruh’tan gelen haberle işin boyutu değişti. Ve tabii yazım da.
Örgüt, tam 28 yıl önce direnişi başlattığı iki ilçeden ikincisine de yöneldi dün akşam.
Şemdinli kırsalında, özellikle de Tekeli bölgesinde (10 gündür verdiği ciddi kayıplara rağmen) çatışmaya devam eden PKK, Eruh‘a da saldırdı.
Yani...
Silahlı bölücü faaliyetine, 15 Ağustos 1984‘te Şemdinli ve Eruh baskınları ile başlayan PKK’nın; o ilk günün 28’inci yıldönümünde ‘başladığı yere dönme’yi (ki bu kavram, gerilla savaşı literatüründe, ‘zaferle sonuçlanan mücadelenin sonunda halkla bütünleşme’ anlamına gelir) planlamış olduğu gerçeği bu şekilde ortaya çıktı.
Terörist örgüt kendince yaptığı planını işte böyle uygulamaya çalışıyor.
Not: Ek yaptığım yazı, yani bugün için yolladığım yazının ilk hali aşağıda...
Şemdinli operasyonunun farkı ne?
(İLK YAZI) (Dün, Saat 16.55)
Yaklaşık 10 gündür Şemdinli’de çok yoğun askeri operasyonlar var PKK’ya karşı.
Bu süreçte en çok duyduğumuz soru da şu:
“Şemdinli’de neler olduğuna dair neden bilgi verilmiyor?”
Söyleyeyim...
Açıklama yapılmıyor çünkü öncelikle, bölgeden - çok şükür - kötü haber gelmiyor. Malum, bu tür durumlarda resmi açıklamalar hep ‘acı haber’ler üzerine yapılır.
Ayrıca...
Aldığım bilgilere göre, Şemdinli’de bu defa ‘baskın’ı yapan terör örgütü değil, güvenlik güçleri.
Bu defa, silahlı PKK’lıların gelmesi beklenmedi.
Baskına hazırlanan PKK, hazırlık aşamasında baskına uğradı.
Yani aslında olması gereken oldu. Belki de uzun zamandır ilk kez aslında yapılması gereken yapıldı. Ve görünen o ki, beklediğimiz açıklama operasyonlar tamamlanıp, bölgedeki toz duman yatıştığında, görüntü netleştiğinde yapılacak.
Ama...
Şemdinli kırsalı ve sınır bölgesinde ilk darbeyi alan PKK, alışılmışın aksine bu kez geri çekilmedi.
Gerilla savaşının temelini oluşturan ‘vur - kaç’ın gereği, kaçmadı. ‘Kaç’madı çünkü o taktiğin ilk aşamasını başarıp, ‘vur’amadı.
Bu nokta kritik. Yani örgütün, ‘gayrinizami harp’ usulünün dışına çıkıp, fiilen ‘nizami’ bir cephe çatışmasını göze alması beklenen, normal bir durum değil.
Başta Suriye’deki mevcut durum olmak üzere birkaç parçayı birleştirip, fotoğrafın bütününe bakınca insanın aklına, ‘Şemdinli cephesi’nin bir “Kuşa bak kuşa” aldatmacası olma ihtimali bile geliyor doğrusu.
Özellikle de 15 Ağustos‘a yaklaşırken...