Kara Panter’in kararan hayatı
.
Vatan Haber
“Ben ondan ünlüydüm ama o beni yönetiyordu. Anlayacağın Salazar’ın askeri olmuştum.
Maddi, manevi çok büyük kayıplarım oldu.
Diktatör dünyamı kararttı ve ben hiç bir şey yapamadım.
Dünyanın en berbat rejimi dikta rejimidir, yaşasın demokrasi.”
Bu sözler, dünya futbolunun efsane isimlerinden birine ait.
Eusébio da Silva Ferreira’ya...
Bugün 70 yaşında, Mozambik asıllı Portekizli Eusébio.
TRT’den Serhan Asker’e konuştu daha üç gün önce.
Serhan TRT Spor’da, “Euro 2012’ye Doğru” isimli bir program yapıyor.
Bana göre sadece Türk spor medyasının en başarılı işi değil, dünya çapında önemli bir prodüksiyon.
Serhan Asker, Avrupa Futbol Şampiyonası Finalleri’nde mücadele edecek olan ülkelere gidip, o ülkelerin efsane futbol adamlarıyla röportajlar da yapıyor. Son durağı Portekiz’di.
1965’te Avrupa’da yılın futbolcusu...
1966 FIFA Dünya Kupası’nda Portekiz’in üçüncü olmasında en büyük rolü oynayan, turnuvanın gol kralı...
16 sezon boyunca Benfica’da forma giyen...
Oynadığı 714 maçta toplam 729 gol atan Eusébio, “Ben ‘efsane’ değilim. Herkes gibi, normal bir insanım” diyor Serhan’a.
Ama gülerek şunu da ekliyor:
“Bana Portekiz’in Pelesi diyorlar ama öyle değil. Doğrusu şu: Pele, Brezilya’nın Eusébio’su!”
Lakabı, ‘Pantera Negra’ yani ‘Kara Panter.’
20’nci yüzyılın en iyi dokuzuncu futbolcusu seçilen Eusébio’nun, geçmişe dair anlattıklarını aktaracağım şimdi size.
“Karşımdaki adam pek iyi durumda değildi. Özellikle elindeki cep telefonu çok etkiledi beni. Bataryası bant ile tutturulmuş, artık piyasada olmayan çok eski bir modeldi” diye aktarıyor Serhan Asker ilk izlenimini.
Sonra da, “Neden Benfica dışında hiçbir takımda futbol oynamadığını sordum Eusébio’ya” diyor.
Eusébio bu soruya cevap vermeye, “İyi dinle...” diye başlamış.
Siz de iyi okuyun.
Bunun bir futbol, bir spor yazısı olmadığının farkına vararak okuyun lütfen.
Eusébio anlatıyor...
“Benfica olarak, iki kez Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazandık. Birinde Di Stefano’lu, Puşkaş’lı, Del Sol’lu Real Madrid’i 5-2 yendik. O maçta 4 gol attım.
Yeteneklerim, gücüm, golcülüğüm ortadaydı. Dolayısıyla, beni dünyanın en büyük kulüpleri istedi.
Real Madrid, Juventus ve Manchester United...
Real Madrid ile anlaştığımda, eşim ile gidip Madrit’te ev bile baktık ama Diktatör Profesör Salazar bana izin vermedi. Ülke dışına transfer olmamı yasakladı.
Manchester United ve Juventus ile de farklı zamanlarda kontrat yaptım. Yine Salazar’ın demir yumruğunu yedim.
Benfica’dan başka bir kulüpte futbol oynamam kesinlikle yasaktı.”
Devam ediyor ‘Kara Panter’...
“Baktı ki ben kaçabilirim, 22 yaşındayken beni zorla askere aldırdı.
Üç ay dış dünya ile bağlantımı kopardı. Bu süre içinde futbol oynamama da izin vermedi.
Toplamda, tam üç yıl askerlik yaptım. Daha doğrusu, yaptırdı.
Bu süre içinde kendisinin de taraftarı olduğu Benfica’da oynamama izin verdi. Tabii bir de Ordu Milli Takımı’nda. Ordu Milli Takımı’nın maçlarına kendisi de gelirdi zaten.”
Bitmedi...
“Ben ondan ünlüydüm ama o beni yönetiyordu. Anlayacağın Salazar’ın askeri olmuştum.
Maddi, manevi çok büyük kayıplarım oldu.
Diktatör, dünyamı kararttı ve ben hiç bir şey yapamadım.
Zaten, doğduğum ülke Mozambik de, onun sömürgesiydi.
Dünyanın en berbat rejimi dikta rejimidir, yaşasın demokrasi.”
İşte böyle...
Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcularından birinin kariyeri ve hayatının nasıl karardığının öyküsü bu.
Evet, Eusébio’nun yaşadıklarının altında bir diktatörün imzası var.
Elbette bugünlerden ve demokrasi ile yönetilen ülkelerden çok farklı ama...
İnsan ister istemez, “Siyaset futbolun, sporun içine elini uzatmasın” prensibinin ne denli haklı ve yerinde bir talep olduğunu düşünüyor, 70 yaşındaki bir devin yukarıdaki cümlelerini okuyunca.
Sadece Türkiye değil, bütün dünya için geçerli bu söylediğim.
KEŞKE...
Her gecenin bir sabahı ve tabii her günün de bir gecesi olduğunu unutmasak.