İmralı’da akreditasyon olacak mı?
.
“İmralı’da bir basın buluşmasıyla kamuoyunu doğrudan bilgilendirme imkânım olursa, sürecin sağlıklı ilerlemesi hususunda ciddi katkılarım olabilir” demiş Öcalan, BDP heyeti ile yaptığı son görüşmede.
Soralım...
1. İmralı’da bir basın toplantısı yapıp kamuoyunu ‘doğrudan’ bilgilendirme imkânı olmazsa, sürecin sağlıklı ilerlemesine ciddi katkı sağla(ya)mayacak mı?
2. Kamuoyunu ‘doğrudan’ bilgilendirme talebi, sürecin başından beri uygulanan ‘dolaylı’ yani BDP’liler vasıtasıyla mesaj verme yönteminin başarısız veya yetersiz olduğu anlamına mı geliyor?
3. Bir önceki sorunun yanıtı “Evet” ise bu, bugüne kadar adada görüştüğü BDP’liler mesajlarını yanlış ya da eksik ilettiler demek mi oluyor?
4. Basın toplantısı isteğinde bir pazarlık payı var mı? Muhtemel “Hayır” cevabı üzerine, bu talep, “O zaman burada TRT ya da Anadolu Ajansı kamerasına bir (hatta iki) açıklama yapayım. Biri örgüt üyelerine, biri de Türkiye kamuoyuna hitap edecek olan bu bant kayıtları yayınlansın” şeklinde revize edilebilir mi?
5. Bir formül bulunur da, görüntüsü ve sesi ile kamuoyunun karşısına çıkarsa, bir süre sonra; önce İmralı’da ‘haftalık olağan basın toplantısı’ yapmak, ardından da her perşembe günü Ankara’da Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı arasında yapılan görüşmelere dâhil olmak da ister mi?
(Dikkat: 5’inci soru gerçek dışı bir abartma içermektedir.)
Ve son soru:
İmralı’da basın toplantısı isteği aslında ‘özgürlük talebi’ne giden yolda atılan ilk somut adım mı?
NOT:
“Sen de amma abarttın” dediğinizi duyar gibiyim.
Evet abarttım.
Birkaç yıl önce biri çıkıp, bugün yaşananların olacağını söylese ona da “Amma abartıyorsun” derdiniz ama öyle değil mi?
Başka sorum yok.
En ‘baba’ cevap
Geçen hafta, “Geçmişten farklı düşünmek döneklik midir, gelişmek mi?” diye sormuştum ya buradan.
Yazının yayınlandığı gün, akşamüstü telefonum çaldı.
Arayan babamdı.
“Cevap veriyorum” dedi.
Anlamadım ilk anda. “Neye?” diye sordum
“Yazının başlığında sorduğun soruya” dedi.
“Geçmişte benim gibi düşünürken şimdi benden farklı düşünüyorsa buna ‘döneklik’; geçmişte benden farklı düşünüyor ama şimdi benim ile aynı görüşteyse buna ‘gelişim’ denir” dedi.
Toplumsal genetik kodumuza dönüşen ‘çifte standart’lı değerlendirme anlayışımız bundan daha açık ve net nasıl ifade edilebilirdi ki!
Eyvallah baba.
İftardan sahura Egemen Bağış ile İstanbul
Cuma günü İstanbul’daydım.
Avrupa Birliği (AB) Bakanı Egemen Bağış’ın iftardan sahura kadarki İstanbul programını takip ettim.
Çeliktepe’de mahalle iftarı, Kâğıthane Hasbahçe’de ramazan etkinlikleri, Pierre Loti Tepesi’nde çay - kahve eşliğinde sohbet ve nihayet Sultangazi’de sahur.
Adı partisinin büyükşehir belediye başkanı adayları arasında anılan Bağış ile İstanbul’da geçirdiğim yaklaşık 8 saatten ilginç izlenimlerim var.
O notlar, perşembe günü burada olacak.
KEŞKE...
Uzmanların dediği gibi, kredi kartının bir ‘borçlanma’ değil ‘ödeme’ aracı olduğunu unutmasak.