Hem kilit hem anahtar
.
“Önemle ifade ediyor altını kalın olarak çiziyorum, MHP’nin TBMM’de tercihi ne olursa milletin karşısında da tıpatıp aynısı olacaktır. Meclis’te evet dersek, milletin huzurunda da evet deriz. Özümüz de birdir, sözümüz de birdir.”
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dün partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmanın bu bölümü, önümüzdeki süreç açısından hem kilit hem anahtar niteliğinde.
Neden böyle olduğunu anlatayım...
***
Kilit - anahtar denkleminin ayrıntılarına geçmeden önce, Bahçeli’nin aynı konuşmasının şu kısımlarını da dikkatinize sunmam gerekiyor:
“Sayın Binali Yıldırım, Afyonkarahisar’da üstünde ç alıştıkları anayasa teklif metininin hemen hemen bittiğini açıklamıştır. Yakında bu teklif metni TBMM’nin gündemine gelecektir. Bu durum karşısında Milliyetçi Hareket Partisi ilke ve ülkülerine uygun olacak şekilde teklifi inceleyecek, elbette bir karar ve sonuca varacaktır. (...) AKP ne hazırladıysa getirsin görelim, bakıp değerlendirelim. Sonra da neyi doğru ve kaçınılmaz görüyorsak onu yapacağımızdan, aldığımız kararın ardında sağlam şekilde duracağımızdan herkesin müsterih ve emin olması başlıca dileğimdir.”
***
Yani Bahçeli, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne şunu söylüyor...
“Bizim ‘evet’ diyeceğimiz bir Anayasa teklifi ile gelirseniz, önce Meclis’te ardından da referandum sandığında istediğinizi alırsınız.”
İşin özeti bu.
Başbakan bizzat masada
Pekiyi Ak Parti, MHP’nin ‘evet’ diyeceği bir teklif ile gelecek mi, gelir mi?
Ankara’da aylardır yeni Anayasa hazırlığını sürdüren ekip, son günlerde Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında çalışıyor.
Teklife son şekli, bizzat Yıldırım’ın nezaretinde veriliyor.
Aldığım bilgiye göre bu mesai hafta sonuna kadar tamamlanacak. Ardından da Başbakan’ın, teklifi Meclis gündemine taşımadan önce, son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte masaya yatıracağı tahmin ediliyor.
Şimdi dönelim süreci temelinden etkileyecek kritik sorulara...
İktidar partisinin Meclis’e getireceği teklif, MHP’nin ‘evet’ diyeceği bir metin olur mu, olacak mı?
Yapılacak iş, nihai olarak; 82 Anayasası’nın yeniden yazımı yani mevcut Anayasa’nın revize edilmesi mi olacak yoksa tamamen yeni bir Anayasa’nın hayata geçirilmesi mi?
Bu konuda Ak Parti’nin tavrı net. İktidar partisi ‘yeni Anayasa’ diyor.
Pekiyi ama önce Meclis’te, sonra da halk oylamasında desteğine ihtiyaç duyulan MHP’nin tercihi ‘revizyon’ yönünde olursa ne olacak?
MHP yeniden yazıma dahi ‘Hayır’ derse?
MHP’nin Anayasa ile ilgili olmazsa olmazını biliyoruz: ‘İlk 4 madde’.
Bahçeli, “Anayasa’nın başlangıç bölümü ve ilk dört maddesine dokunmayın” derse Ak Parti ne yapacak?
MHP’nin bu tavrı, “Başlangıç kısmı ve ilk dört maddenin özüne dokunmayın” şeklinde olursa ayrı, yok eğer “Başlangıç ve ilk dört maddenin yeniden yazımını da kabul etmeyiz” keskinliğinde olursa ayrı.
Çünkü...
Ak Parti’nin söylemiyle ‘reform Anayasası’ olarak öngörülen yeniden yazımda;
- “Atatürk milliyetçiliği’ ifadesinin metinden çıkartılması öngörülüyor.
- “İnsan haklarına saygılı” yerine “İnsan haklarına dayanan” deniliyor.
- “Devletin dili Türkçedir” ifadesinin yerini de “Devletin resmi dili Türkçedir” cümlesi alıyor.
***
Özetle...
Ankara’nın Anayasa gündeminin kaderini belirleyecek nokta şu:
MHP, ‘kırmızı çizgilerim” dediği maddelerin yeniden yazımına dahi karşı çıkarsa, bu durumda Ak Parti, 1982 Anayasası’ndaki bazı maddelerin aynen tekrarını içeren bir yeni Anayasa teklifi sunmayı, kendisi için bir politik yük olarak görecektir. Hele de bunlar, Anayasa’nın ruhunu, felsefesini temsil eden temel maddeler ise...
Bu nedenle, eğer MHP’nin tavrı nedeniyle böyle bir noktaya zorlanırsa, iktidar partisi o zaman, 82 Anayasası’na çok geniş çaplı bir revizyon ile yola devam etmek ile yetinmek zorunda kalabilir.
Yani ilk dört madde, vatandaşlık ve yerel yönetim anlayışının aynen devam edeceği, bunun dışındaki alanlarda kapsamlı bir revizyon... Bir anlamda, yeni ve farklı bir “Yetmez ama evet” durumu...
Yok eğer, içeriğe dokunulmadan yeniden yazım yoluyla MHP’nin ‘Tamam’ diyeceği bir metin oluşturulması başarılabilirse - ki bu pek kolay değil - işte o zaman ‘yeni Anayasa’ da bir anlamda tamam demektir.