‘Halkın devleti’ne tepkilere ‘ikinci kuruluş’ yanıtı...
.
Pazar günü (9 Nisan 2017) bir tweet attı, ortalık karıştı. Az sonra okuyacağınız açıklamaları da sanırım bu Pazar sandık başında, oy verme sırasında bile tartışılmaya devam edilecek türden.
Mehmet Uçum’dan söz ediyorum.
O tweet
Mehmet Uçum, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Pazar günü ‘Evet’ ya da ‘Hayır’ diyeceğimiz Anayasa değişiklik metnini hazırlayan beyin takımının önde gelen ismi.
Tartışma yaratan, Uçum’un şu cümleleri:
“Sessiz değil, halkımız gümbür gümbür bir devrim yapıyor farkında mısınız? Halk kendi devletini kurmak için adım atıyor. 16 Nisan kutlu olsun.”
9 Nisan Pazar günü attığı tweet böyle Uçum’un.
Ertesi gün, 10 Nisan’da ikinci bir paylaşımı var. O da şöyle:
“Olan, bürokratik devletten halkın devletine geçiştir. Atatürk, cumhuriyet, laiklik kurucu değerlerimizdir ve milletin teminatı altındadır.”
10 Nisan tarihli ikinci tweetteki izahat tamam ama kolayca tahmin edilebileceği gibi gündemi belirleyen Uçum’un 9 Nisan’daki paylaşımı oldu.
Gündem, ‘halkın devleti’ oldu
Yazdıkları “Evet çıkarsa, halk kendi devletini kuracak” şeklinde özetlendi gündemin en sıcak başlıklarından birine dönüştü.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Ne demek yeni devlet, bizim devletimiz yok mu” diye tepki gösterdi.
Hürriyet Yazarı Ertuğrul Özkök dün, “Ağzının söylediğini kulağın da duysun ve sil o tweet’ini” diye seslendi Uçum’a.
Dün aradım Mehmet Uçum’u. Kılıçdaroğlu’nun sözlerini, Özkök’ün yazısını hatırlattım ve tepkilere yanıtını sordum.
“O kadar da değil” dedi. “Deniz Baykal var. Meral Akşener de konuşmuş bugün (dün)” diye devam etti.
Sonra da tabiri caiz ise açtı ağzını, yumdu gözünü.
İşte gündemi belirleyen ‘halkın devleti’ kavramını ortaya atan Mehmet Uçum’un VATAN’a özel açıklamaları:
Halkın devleti böyle mi olur?
- Çok enteresan bir koalisyon oluştu ‘halkın devleti ’ ne karşı. Hakikaten çok ilginç... ‘Halkın devleti’ lâfı insanları niye bu kadar rahatsız ediyor, ben anlıyorum tabii.
Şimdi bakın; gayet açık, gayet net ve bütünlük içinde anlatayım ben.
- Birincisi, cumhuriyet devletin şeklidir, üniterlik devletin yapısıdır, devletin işleyiş ilkesi de ya demokrasidir, ya otoriterliktir, ya totaliterliktir.
- Eğer otoriter bir sistem varsa, o devlet halkın devleti olmaz. Eğer bürokratik bir egemenlik varsa, o devlet halkın devleti olmaz.
- Mesela, Türkiye’de Adnan Menderes ve iki arkadaşını asan devlet halkın devleti midir?
Mesela, Deniz Gezmiş’lerin idam kararını veren devlet halkın devleti midir?
Mesela, 12 Eylül’de 660 bin kişiyi gözaltına alan, onlara işkence eden, 50’den fazla genci asan devlet halkın devleti midir?
Mesela, başörtülülerin okumasını engelleyen devlet halkın devleti midir?
Ezanı Türkçeye çeviren devlet halkın devleti midir?
Faili meçhul cinayetleri işleyen devlet halkın devleti midir?
Terörle mücadele ediyorum diye asla terörle mücadele etmeyen ve yaklaşık 40 sene bu ülkeyi kanlı terör saldırılarıyla karşı karşıya bırakan devlet halkın devleti midir?
15 Temmuz’da cumhuriyeti sattılar!
- Cumhuriyete sahip olmak en büyük değerimizdir, devletin üniter yapısı, cumhuriyet esası bizim kuruluş ilkelerimizdir. Bunlara sahip olmak da kimsenin tekelinde değildir. Bunların sahibi millettir.
- Bugün ‘halkın devleti’ söylemine karşı çıkanlar 15 Temmuz gecesi cumhuriyet tehlikeye düştüğünde darbe girişimini alkışlayanlardır. O darbe girişiminin başarıya ulaşması için sütre gerisinde, kaçtıkları yerde bekleyenlerdir.
- 15-16 Temmuz’da cumhuriyete, kendi kurucu ilkelerine bu millet, bu halk sahip çıkmıştır. Bugün ‘halkın devleti’ fikrine karşı çıkanlar ise o gece cumhuriyeti satmışlardır. Açık söylüyorum; o gece cumhuriyeti sattılar onlar. Fakat onların pazarlaması tutmadı, bu halk, bu millet cumhuriyetine, kurucu değerlerine sahip çıktı. Demokrasisine, laikliğine sahip çıktı.
16 Nisan Türkiye’nin ikinci kuruluşu
- Türkiye son 100 yıldır bir kuruluş süreci yaşıyor. Bunu net söylüyorum; birinci kuruluşta biz cumhuriyeti kazandık, ikinci kuruluşla da cumhuriyeti halkın devleti ile tamamlayacağız. Bu referandum, seçkinlerle bürokrasinin işbirliğine son noktayı koyacak olan bir tercihtir. Türkiye’de devlet artık belli bir seçkin zümre ve bürokrasinin devleti olmaktan çıkacak, bu bir.
İkincisi, Türkiye’de devlet kadrocu hareketlere, illegal yapılara, faşist yapılara açık olmaktan çıkacak.
Üçüncüsü, Türkiye’de devletin bütün organlarının belirlenmesinde halkın iradesi merkez olacak. Sadece yasamanın değil, yürütme ve yargının idaresinin belirlenmesinde de halkın iradesi merkez olacak.
Dördüncüsü, milli egemenlik artık kurumlara değil, halka ait olacak. Milli egemenlik halka aittir ve halkın iradesiyle devreye girer.
- İşte bu bütünlük içinde ifade ettiğim ‘halkın devleti’ kavramına karşı çıkan koalisyon, seçkinlerle bürokrasinin işbirliğini temsil eden koalisyondur. Devleti, seçkinlerin devleti olarak sürdürmek isteyen koalisyondur. Bürokratik devleti, milli egemenliğe karşı sürdürmek isteyen koalisyondur. Milli egemenliğin tam olarak halka geçmesini istemeyen koalisyondur. Halkın sadece Meclis’i seçip devletin hiçbir işine karışmasını istemeyen koalisyondur.
- Dolayısıyla halkın hem Meclis’i hem hükümeti doğrudan seçmesine katlanamıyorlar. Yargının idaresinde halkın seçtiklerinin seçim yapmasına katlanamıyorlar. Yani demokrasinin meşruiyet ilkelerinin gerçekleşmesine tahammül edemiyorlar.