Haberler ve sorular
.
- Haber bu: Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a, Başbakan Yardımcısı’ndan İçişleri Bakanı’na kadar devlet yönetimindeki hemen herkes, “Gezi Parkı eyleminin ilk gününde polisin şiddetli müdahalesi yanlıştı” diyerek hata yapıldığını kabul etti.
Soru şu: Polisin (üstelik de süreci doğrudan etkileyecek boyutta) hata yapma hakkı varsa, eylem için sokağa çıkan vatandaş da zaman zaman hatalı davranma hakkına sahip midir?
- Haber bu: İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, maiyetindeki polis memurlarının son dönemdeki çalışma koşullarını şu sözlerle açıkladı: “Arkadaşlarımız 40 saatte 4 saat uyuyabildi. 18 günde ancak 1 kez evine gitti.”
Soru şu: Çapkın bu süre içinde, bahsettiği bu tablonun önüne geçmek için ne yaptı? Sokaklarda görev yapan polisin ahval ve şeraitine çözüm bulmak için örneğin İstanbul Valisi, örneğin İçişleri Bakanı ya da doğrudan Başbakan nezdinde ne gibi girişimlerde bulundu? Ya da sıralı amirleri ile bu konuda herhangi bir teması oldu mu?
- Haber bu: Son üç haftadaki eylemleri bastırmak maksadıyla o kadar çok kullanıldı ki, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün biber gazı stokları tükenme noktasına geldi.
Soru şu: Çevik Kuvvet polisi biber gazı kullanımı hakkında yeterli bilgi ve eğitime sahip mi? Eğer değilse, gaz stoklarının tükenme noktasına gelmesinde bu bilgi eksikliğinin etkisi var mı?
- Haber bu: Başbakan Tayyip Erdoğan, salı günkü Meclis grup toplantısında, “Polisimizi daha da güçlendireceğiz. Her yönüyle daha da güçlendireceğiz. Ki bütün bu olaylar karşısında çok daha müdahale gücünü artıracağız” diye konuştu.
Soru şu: Polisin ‘her yönüyle’ daha da güçlendirilmesi çalışmasına, ‘toplum psikolojisi’, ‘öfke kontrolü’, ‘empati kurma’ vb. başlıklarda eğitimler ile sendikal haklar, çalışma koşullarının iyileştirilmesi gibi konular da dâhil olacak mı yoksa güçlendirme sadece silah, mühimmat gibi lojistik boyutunda mı söz konusu olacak?
Hakaret ve küfür özgürlüğü!
Başta Twitter ve Facebook olmak üzere, insanların ‘doğrudan temas’ kurabildiği sosyal medya siteleri, ‘eylem gündemi’ ile çok öne çıktı ama bu ortamlara ilişkin sıkıntı sadece bugünün mevzuu değil.
Bir Twitter kullanıcısı olarak, ilk günden beri, bu platforma bir şekilde bir ‘ayar’ verilmesi gerektiğine inananlardanım.
Evet, ‘spam’ bildirme ve ‘engelle’ seçenekleri bir yere kadar çözüm oluyor ama bazı durumlarda yetersiz kalıyor.
Sizin “Siz” diye hitap ettiğiniz kişilerin size inatla “Sen” şeklinde seslenmesine karşı alınabilecek bir tedbir yok biliyorum ama en azından ‘hakaret’ ve ‘küfür’ edenleri caydıracak bir yol bulunmalı.
Ve tabii, yalan yanlış haber ve fotoğraflar ile ‘infial’e yol açmayı hedefleyenler hakkında “bir şey yapmalı”.
Yapılması gerekeni değil belki ama ‘yapılmaması’ gerekeni biliyorum:
Topyekûn yasaklamak.
KEŞKE...
İçinde ‘fikir’ sözcüğü yer alsa da, ‘sabit fikir’in muteber olmadığını idrak edebilsek.