Gündem: AB ve Kıbrıs
.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Ankara temaslarında öncelikli gündem maddesi IŞİD tehdidi ve Irak’taki mevcut durumdu. Bunu biliyoruz.
Ancak IŞİD mesaisinin gölgesinde kalan çok önemli bir başlık daha var Ankara ile Washington’un ortak ajandasında: Kıbrıs meselesi.
Kerry’nin Ankara’da, özellikle de mevkidaşı Mevlüt Çavuş-oğlu ile yaptığı görüşmede Kıbrıs konusunun önemli yer tuttuğunun altını çizmek gerekiyor.
Biraz detaylandıralım...
***
Kıbrıs meselesi, malum, Türkiye’nin AB üyeliğinin önündeki en önemli engel.
AB Komisyonu’nun yeni başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile şahsi ilişkileri çok sıcak olan bir isim: Avrupa siyasetinin duayen isimlerinden, Lüksemburg eski Başbakanı Jean Claude Juncker.
(Juncker ile Erdoğan’ın yakınlığının nereden kaynaklandığını ve hangi noktaya vardığını, yaklaşık bir buçuk sene önce bu köşede yazmıştım.
Hatırlamak isteyenler için o yazı arşivde, şu adreste duruyor:
***
Bu şahsi yakınlığın elbette Brüksel - Ankara ilişkilerine olumlu yansımaları olacaktır ancak orta yerde duran somut bir gerçek var.
O somut gerçek, AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’in, “AB’nin gelecek 5 yıl boyunca genişlemeye kapıları kapattığı ve bu süre içinde Birlik’e yeni üye ülke kabul edilmeyeceği” yönündeki açıklaması.
Yeni Başkan Juncker’in, AB Komisyonu’nda Türkiye açısından en önemli koltuk için tercih ettiği isim de, kapıları 5 yıl için kapatma konusundaki kararlılığının göstergesi niteliğinde.
AB Komisyonu’nun Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Komisyon Üyesi (eski adıyla Genişlemeden Sorumlu Komiseri), Avusturyalı Hristiyan Demokrat politikacı Johannes Hahn oldu.
Türkiye’nin AB üyeliğine soğuk baktığı bilinen, hatta ‘Türkiye karşıtı’ olarak adlandırılabilecek bir isim...
Hahn da birçok Avrupalı yetkili gibi, ‘Türkiye’nin AB’ye üye olmak istiyorsa Kıbrıs meselesini çözmesi gerektiği’ görüşünü savunanlardan.
***
Şimdi...
Türkiye’nin AB yolunda, üstelik de yukarıda bahsettiğim Juncker - Hahn döneminde mesafe kat etmesi için Kıbrıs konusunun olumlu yönde ivme kazanması şart.
Ancak biliyoruz ki; Avrupalıların ‘Kıbrıs meselesini çözmek’ten kastı, genel itibariyle, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ne istiyorsa Türkiye’nin onu kabul etmesi demek.
Ankara’nın yıllardır tekrar ettiği tezler de herkesin malumu. 10 yıl önce, Annan Planı’nın masaya yatırıldığı, İsviçre’deki Bürkenstock görüşmelerinden bugüne, iki tarafın pozisyonlarında da, sonuca tesir eden pek fazla değişiklik yok.
***
Bu noktada yazının başına dönebiliriz...
İşte bu tablo nedeniyle Kerry - Çavuşoğlu görüşmesinin öncelikli konularından biri ‘Kıbrıs’tı.
Ankara, yeni dönemde Washington’dan, ‘Kıbrıs’ başlığında Brüksel’e dönük aktif bir politika sergilemesini istiyor. Yani AB ile müzakere sürecinde yanında yer almasını, ‘Kıbrıs’ konusunda kendisine destek vermesini...
Geçmişte zaman zaman talep edilen bu aktif diplomatik destek, bugüne kadar Türkiye’nin beklentilerini karşılamadı.
AB, ABD’nin girişimlerine olumlu yanıt vermedi.
Şimdi konjonktür biraz daha farklı. ABD, başta IŞİD ile mücadele başlığı olmak üzere, bölgedeki durum itibariyle,Türkiye ile yeni bir denge arayışında.
İşte bu kritik süreçte, Ankara; Brüksel ile ilişkilerinde Washington kartını bir kez daha oynamak istiyor.
Başkentin diplomatik kulislerinde konuşulanlara bakılırsa, Kerry bu noktada Ankara’yı rahatlatacak mesajlar verdi. Verilen bu olumlu mesajların uygulamaya nasıl ve ne ölçüde yansıyacağını yakında görmeye başlayacağız.
Yakın gelecekte, Kıbrıs sorununun çözümü yolunda somut gelişmeler bekleyebiliriz.
Not: Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, dünkü Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası, “Hükümetin bir eylem planı hazırlayarak AB üyelik sürecine yeni bir ivme kazandıracağı” açıklamasını, bu yazı kaleme alındıktan yaklaşık 2 saat sonra yaptı.