Gül bu uyarıya neden ihtiyaç duydu?
.
Vatan Haber
Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri töreni vardı dün.
Törenin ardından düzenlenen resepsiyonda, ev sahibi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, biz davetli gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı.
Gül’ün gündemdeki sıcak başlıklara ilişkin değerlendirmelerini, VATAN’ın haber sayfalarında okuyacaksınız. Benim burada bahsedeceğim ise o soru cevap bölümünün sonunda yaşanan anekdot.
Cumhurbaşkanı Gül gazete ve televizyonların Ankara temsilcilerinden oluşan haberci grubunun sorularına cevap verdikten sonra teşekkür edip resepsiyon salonuna dönmek için hareketlendi.
Birkaç adım attıktan sonra ise bir anda durdu ve -aklına son anda bir şey gelmiş insan refleksi ile- gazetecilerin çevrelediği masanın başına geldi tekrar.
Bir kaygısı ve bu kaygının sonucu olan bir mesajı vardı Gül’ün haberciler ile paylaşacağı...
Gül’ün o esnadaki sözleri, kelimesi kelimesine şöyle:
“Şimdi tabii biz bir şey söyleyince, ‘bu nereye çekilecek’ diye, ondan sonra başlarız şey etmeye, kaygı etmeye, adeta söylediğimiz şeyiÖ Şimdi önemli olan şu açıkçası; niyetimiz, yani benim söylerken niyetim neyse onuyansıtmak çok önemli.
Ağzımdan çıkan cümleler böyle de çıkar öyle de çıkabilir.
Nihayetinde size yazılı metin vermiyorum. Veya bu ben olurum, başkası olabilir. Burada eğer doğru habercilik görevi yapılacaksa benim ağzımdan çıkanları, niyetimi, ne söylemek istediğimi birleştirip öyle yansıtmak çok önemlidir.
O zaman siz sadece habercilik yapmamış olursunuz güzel hizmet de etmiş olursunuz meselelerin, problemlerin çözümü konusunda.”
Cumhurbaşkanı’nın, yaptığı açıklamaların gazete sayfaları ya da televizyon ekranlarına yansıması aşaması ile ilgili kaygısı aşikar.
Bu nazik uyarı da işte bu duyarlılığın göstergesi.
“Benim söylediklerimi aktarırken; niyetimi, tarzımı, düşünce şeklimi, bakış açımı, sahip olduğum hassasiyetleri ve üslubumu göz ardı etmeyin” diyor aslında Abdullah Gül.
“Siz beni tanıyor, biliyorsunuz” mesajı da var Gül’ün bu sözlerinde.
Daha da açığı...
“Beni istemediğim tartışmaların, gündelik ve yıpratıcı polemiklerin tarafı yapmayın” demeye getiriyor Cumhurbaşkanı.
Ve bu değerlendirme kriterini sadece kendisi için değil, her haber kaynağı için istiyor.
Yakın geçmişe şöyle bir baktığımızda...
Bazı konularda, özellikle de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile aralarında var olan görüş ayrılıkları nın kamuoyu tarafından, adeta bir ‘rekabet’ göstergesi ya da ‘sert tartışmalar’ gibi algılandığını hatırlayınca...
Üstüne bir de, önümüzdeki süreci, yani ufukta Cumhurbaşkanlığı (ya da belki başkanlık) seçim sürecinin olduğunu düşününce...
Gül’ün dün bizlere, neden böyle ince bir uyarı da bulunma ihtiyacı duyduğunu daha iyi anlamlandırabiliriz sanırım.
KEŞKE...
Sahip olduklarımızın kıymetini, onları kaybetmeden önce bilsek.