Şampiy10
Magazin
Gündem

Geçmişten farklı düşünmek döneklik midir, gelişmek mi?

.

ABONE OL
Vatan Haber

Siyasetçilerin sık sık karşılaştığı bir durumdur; geçmişte söylediklerinin bir gün karşılarına çıkması, önlerine konulması.

Üstelik yanında şöyle bir not iliştirilmiş şekilde: “Bugün böyle diyorsun ama bak şu tarihte aynı konuda ne demişsin...”

Aynı durum biz gazeteciler için de geçerli aslında. Ardında birikmiş bir arşivi olan köşe yazarları için, özellikle de içinde yaşadığımız ‘Google çağı’nda...

“Bugün böyle diyorsun ama bak bilmem kaç sene önce bu konuda ne yazmışsın” cümlesinden söz ediyorum.

İnsanın işini yaparken ‘takip edildiği’ni bilmesi iyidir aslında.

Siyasetçinin ağzından, gazetecinin de kaleminden çıkanın acımasız bir denetim ağı içinde peşinden geleceğini, bir gün karşısına çıkabileceğini, önüne konuluvereceğini bilmesi iyidir.

Lâkin bu noktada can alıcı bir soru var cevap bekleyen:

Geçmişten farklı düşünmek, bir insanın görüşlerinin zaman içinde değişmesi; döneklik midir, değişimin doğal sonucu olarak gelişmek mi?

Ve bağlantılı ikinci bir soru:

Birinci sorunun yanıtının, ‘üzüm yemek’ isteyenler ile derdi ‘bağcıyı dövmek’ olanları ayrıştırıcı bir özelliği var mı?

***


Sizinkini bilmiyorum ama benim cevabım şu: Sanırım mesele, geçmiştekinden farklı düşünenin yani düşünceleri zaman içinde değişen kişinin kim olduğu ile ilgili.

İnsanlar, samimiyetine inandıkları kişilerdekini bir ‘değişim/gelişim’ olarak görüyor ve anlayışla karşılıyor.

İçtenliğine kani olmadıklarındaki farklılaşmayı ise ‘zikzak’, ‘U dönüşü’, ‘çark etme’, hatta ‘döneklik’ olarak değerlendiriyor.

Nasıl güveneceğiz?

Çözüm süreci...

Barış süreci...

PKK’nın çekilme süreci.

Nasıl adlandırmak isterseniz... Fark etmez. Mühim olan isimlendirmedeki değil, bakış ve anlayıştaki farklılıklar çünkü.

Birileri, sürece ilişkin sadece PKK - BDP ekseninden gelen açıklamalara itibar edilmesinden, sadece o cenahtan verilen bilgilerin gerçek kabul edilmesinden yana.

Demiyorum ki; o taraftan verilen bilgilerin tümü maksatlı, çarpıtılmış ya da yanlıştır.

Devlet kurumlarının kamuoyu ile paylaştığı bilgilerin külliyen gerçek kabul edilmesini de savunmuyorum elbette.

Ancak şimdi şu aşağıdaki tabloya bir bakın...

***


Önce Başbakan Tayyip Erdoğan konuştu. “Çekilenler örgüt üyelerinin ancak yüzde 15’i civarında” dedi.

Bu açıklamaya cevaben BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş , “Yüzde 80, hatta daha fazlası” dedi.

Hafta başında, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, “Yüzde 15 - 20 çekildi” dedi. BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan üç gün önce, “Çekilenlerin oranı yüzde 60” dedi.

Ve önceki gün, BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, “Bizim elimizde çekilenlerin sayısına dair herhangi bir bilgi yok. Yüzde 15 - 20 midir, yüzde 60 mıdır, 80 midir bilmiyoruz” dedi.

***


Durum bu olunca, soru şu:

BDP - PKK cenahından verilen bilgilere, yapılan açıklamalara ihtiyatla yaklaşmakta haksız mıyız?

KEŞKE...

Geç bulup erken kaybetmesek.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. ZIPIR
  2. Siyah-beyaz ölüm-yaşam
  3. Bahçeli’nin kararlılığı
  4. İttifak kulislerinden isimsiz demeçler
  5. Cumhur ittifakındaki bağ pamuk ipliği mi, çelik tel mi?
  6. Küresel liderin bölgesel temasları
  7. Tercih
  8. Siyaset, saygı, üslup
  9. Bu soru bütün Meclis’e
  10. İlk gün mesajları ve soruları

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.