Geçmiş geçmişte mi kaldı?
.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin NTV’de canlı yayına çıktı, “Devlet karşı karşıya olduğu bir sorunu çözmek için elindeki enstrümanların hepsini kullanır” dedi.
NTV Ankara Temsilcisi Nilgün Balkaç sordu:
“Abdullah Öcalan da bu sürecin içine girmeli mi?”
Bakan Ergin’in bu soruya verdiği yanıt şu oldu:
“Ayrım yapmıyorum. Yani bu sorunu çözecek tüm enstrümanlar vardır. Değişen şartlara gelişen ortama göre bu entstrümanlardan hangisinin kullanılabileceğine istihbarat birimlerimiz, siyaset kurumu, güvenlik bürokrasimiz oturup karar verirler, hangi enstrümanı kullanacaklarını kararlaştırırlarsa orada kullanırlar. Bunu yapmamaları eksikliktir. Bunu yapmak bir görevdir. Bu ülkeyi, bu milleti, bu illetten kurtarabilmek için gerekli gördüğünüz adımları atmak bir görevdir.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Kanal 7’de canlı yayına çıktı, “İmralı ile ilgili görüşmeler yine olabilir” dedi.
Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet’e konuk olan Erdoğan, önce Oslo görüşmeleri ve ardından yaşanan süreci şu sözlerle değerlendirdi:
“Ben MİT Müsteşarım Emre Bey zamanında başlattım görüşmeleri. Ve şu anda kesilmenin bazı sebepleri oldu. İletişimdeki samimiyetsizlik nedeniyle ‘Burada bu işi keselim’ dedik.” Başbakan, yakın geleceğe dair de şunları söyledi:
“Biz anamuhalefet partisinin çağrısına sıcak baktık. (...) CHP’den hala bir talep gelmedi. Biz kendilerine, ‘Gelin hep beraber bu taşın altına elimizi koyalım’ diyeceğiz. Ne gerekiyorsa yaparız. Bu arada İmralı ile ilgili görüşmeler yine olabilir.”
Son iki günde, önce Adalet Bakanı, ardından da Başbakan aynı şeyi söyledi.
“Gerekiyorsa, sorun çözülecekse, Abdullah Öcalan ile görüşülebilir.”
Bu durumda ortaya çıkan bir dizi soru var:
- Bu iki açıklama, yıllardır süregelen anlayış, söylem ve ifadenin sona erdiğini mi gösteriyor?
- Önceki gün itibariyle;
“Terörist ile masaya oturulmaz” anlayışı artık geride mi kalmıştır?
- Dün itibariyle;
“Terörist ile müzakere değil, mücadele edilir” söylemi son mu bulmuştur?
- Bugün itibariyle;
“Devleti; silah kullanarak, terör uygulayarak masaya oturtamazsınız” ifadesi artık geçerliliğini yitirmiş midir?
- Yıllardır hemen her seviyedeki yetkiliden duyduğumuz bu tavır artık resmen ortadan kalktı mı?
Bakan Ergin ve Başbakan Erdoğan’ın son iki günde yaptığı açıklamalar aynı zamanda;
“Hükümet olarak biz görüşmedik, devlet görüştü” yaklaşımının da artık terk edildiğinin göstergesi mi?
Bu resmi açıklamalar;
Daha önce Oslo ve İmralı’da yapılan gayrıresmi ya da yarı resmi görüşmeler hakkında gözetilen ‘devlet’ - ‘hükümet’ ayrımının artık son bulduğu anlamına mı geliyor?
Görünen o ki; devlet ve o mekanizmayı işleten hükümet, bugüne kadar ‘gizlice’ aldığı siyasi riski, artık açık açık göğüsleme noktasına geldi.
Yalnız bu kritik noktada gözden kaçırılmaması gereken ‘hayati’ bir ‘koşul’ ifadesi var.
Dikkat edin; hem Adalet Bakanı hem de Başbakan, “Çözüm olacaksa” diyor.
Yani Öcalan ile ancak;
Terör bitecekse...
Akan kan duracaksa...
Şehit haberleri gelmeyecekse...
Sorun çözülecekse görüşülebilir.
Toplumun, kamuoyunun geldiği nokta ne peki?
Terör bitecekse, akan kan duracaksa, şehit haberleri gelmeyecekse, sorun çözülecekse; Öcalan ile görüşülmesine “Hayır” diyecek insan kaldı mı Türkiye’de?
Hepimizin - başta da kendimize - sormamız gereken bir de şu soru var önümüzde duran:
Gelinen noktaya bir ‘kazanan - kaybeden’ hesabıyla mı bakacağız? Yani konuyu bir ‘galibiyet - mağlubiyet’ terazisi ile mi değerlendireceğiz?
Yoksa...
‘Bu sorun bir şekilde çözülsün de, nasıl olursa olsun. Esas olan çözüm için uygulanacak yöntem değil, sonuca ulaşmaktır’ mı diyeceğiz?
KEŞKE...
Teknoloji, güneşi (bir süre için bile olsa) sıvayacak derecede güçlü balçıklar üretememiş olsaydı.