FETÖ kesin de...
.
Rusya Federasyonu’nun Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’a düzenlenen suikast ile ilgili birçok önemli isimle konuştum o saatten itibaren.
Başkentte güvenlik ve istihbarat alanında söz sahibi yetkililerin anlattıklarını şu başlıklar altında toparlayabilirim:
- Suikastçının FETÖ’nün gizlenmiş, kriptolarından biri olduğunu artık net bir şekilde söylemek mümkün. Bu eylemin hedefinin, Türkiye - Rusya ilişkilerini zedelemek olduğu da açık. Şu anda, ilk sorulması gereken şu: Saldırı kararı FETÖ’ye mi ait yoksa örgüt bu eylemde taşeron mu? İkincisiyse, FETÖ’yü taşeron olarak kullanan kim? Öncelikle odaklanılması gereken noktalar bunlar.
KGB nasıl atladı?
- Özellikle son iki haftadır, Rusya’nın Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğu önünde çok sayıda protesto eylemi gerçekleşti. Türkiye’de yaşanan terör eylemleri, devam eden OHAL koşulları ve bölgedeki konjonktürün yanında, bir de doğrudan Rus diplomatik misyonlarına yönelik böyle bir hareketlilik varken; KGB tecrübeli bir teşkilat, güvenlik tedbirlerini en üst seviyeye çıkarmamak bir yana, büyükelçisini neden korumasız bırakır? Bu nokta da ciddi bir merak konusu.
Altı elçilikte Türk koruma timleri var
- Ankara’daki Rus misyonu, yerel makamlardan ekstra koruma talebinde bulunmamış. Oysa mesela, aralarında Çin, İsrail ve İngiltere’nin de yer aldığı altı ülkenin büyükelçiliklerinde onların talebi doğrultusunda Türk polisleri de görev yapıyor.
- Silahlı saldırının meydana geldiği sergi açılışında Rusya’dan başka birkaç yabancı büyükelçisi daha bulunuyormuş. Böyle bir etkinliğin yapılacağına ve yabancı büyükelçilerin de katılacağına dair Ankara Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü’ne herhangi bir bilgi verilmemiş.
Korumasız elçiler neden garipsemedi?
- Ayrıca olaya bakıldığında, Karlov gibi, açılışa katılan diğer büyükelçilerin de yanlarında koruma görevlilerinin olmadığı anlaşılıyor. Bu durum da yine dikkat çekici.
- Bir nokta daha... Suikastçı, yakasında polis rozeti olan takım elbisesiyle, her halinden koruma görevlisi olduğu belli şekilde orada. Koruma kullanmayan büyükelçilerden hiçbirinin bu kişinin neden orada olduğunu merak etmemesi de ilginç. Bu noktada akla gelen tek ihtimal şu: Yabancı diplomatlar, salonda sivil bir koruma polisinin bulunmasını muhtemelen Türk makamlarının aldığı bir önlem olarak düşündükleri için garipsemediler.
Benzer eylemler olabilir
- Ve son, aynı zamanda en kritik başlık... Rus Büyükelçi Karlov’a düzenlenen suikast, Mevlüt Mert Altıntaş’ın “Ben buradan canlı çıkmayacağım” sözlerinden de anlaşılabileceği üzere, bir tür intihar eylemi. Yöntem olarak farklı ama sonucu itibariyle canlı bombaların kendilerini patlatmasıyla aynı. Sonuç her ikisinde de ölüm. Karlov suikasti, bu tür bireysel, sonu ölüm olan ve ses getiren eylemlerin ilki. Ama maalesef sonuncusu olmayabilir.
Büro değil Bermuda Şeytan Üçgeni (!)
Ankara’nın kalbinde çalışıyoruz biz.
VATAN ve Milliyet’in Ankara bürolarının bulunduğu bina, TBMM ile ABD Ankara Büyükelçiliği’nin arasında...
Son dönem gündemine bakınca, adeta Bermuda Şeytan Üçgeni ‘nin tam ortasındayız.
Geçmişte DHKP-C’nin ABD Büyükelçiliği’ne düzenlediği intihar saldırısında canlı bomba 100 metre ötemizde patlatmıştı kendini.
Önceki akşam pompalı tüfekle havaya ateş açılan nokta ise 50 metre mesafede.
15 Temmuz gecesi bombalanan Meclis ile aramızda 300 metre var. O gece yaşanan sarsıntı bizim binada da izler bırakmıştı.
Rus Büyükelçi Karlov’un yaşamını yitirdiği suikastin gerçekleştiği Çağdaş Sanatlar Merkezi de bizim binadan sadece 200 metre uzaklıkta.
Almanya ve Fransa Büyükelçilikleri birkaç yüz metre daha ileride.
Ankara’nın kanlı gündemlerinin çoğunda haberin son durağı olan Güven Hastanesi ‘ne de yine 200 - 300 metre deyiz.
Böyle bir yerde çalışıyoruz işte.
Anlayacağınız, bir yandan haber yapmaya, diğer taraftan ruh sağlığımızı korumaya çalışıyoruz biz Ankara’da.