Dünyadaki terör algısı ve Türkiye'nin özel konumu
.
Önceki gün, Avustralya Sidney'de bir kafede yaşananlar...
İranlı bir aşırı dinci 17 kişiyi rehin aldı. Düzenlenen operasyonda saldırgan eylemci dahil 3 kişi öldü.
Dün, Pakistan'da Taliban'ın askeri okul baskını ve kanlı çatışma.
Peşaver'de gelen haberler insanın yüreğini burkan türden...
Çocuklar öldü Peşaver'de.
***
Taliban'ın o okulu basıp, askeri öğrencileri rehin alması, çocukları öldürmesindeki amaç belli.
Onların gözünde 'çocuk' değil çünkü o öğrenciler. Geleceğin askerlerini hedef alıyor örgüt.
Gelecekte kendine tehdit oluşturacağını düşündüğü müstakbel silahlı gücü henüz filizlenmeden ortadan kaldırıyor kendince.
Ve tabii Pakistanlılar'a mesaj veriyor. "Çocuklarınızı askeri okula göndermeyin" mesajı.
***
Taliban, Pakistan... Ülke içi dengeler, saldırının yerel mesajı...
Bunlar bir yana, bu tür kanlı eylemlerin dünya çapındaki yarattığı algının bambaşka bir boyutu daha var. Bizi de ilgilendiren bir boyutu...
***
Ülkeler değişiyor, hedef alınan adresler değişiyor, eylemci sayısı, kullanılan yöntem ve silahlar değişiyor; terör gerçeği değişmiyor.
İşin daha vahimi, çoğunlukla 'İslam' ile birlikte anılıyor terör dünyada.
"Radikal dinci teröristler", "İslamcı teröristler" gibi kalıplar yer alıyor hep haberlerde.
Dünyadaki terör algısı, maalesef böyle şekilleniyor.
Yaptıklarına dini, İslam'ı bahane edenler, dünyanın farklı köşelerinde can almaya devam ettikçe, o dine, İslam'a verdikleri zararın da sonu gelmiyor.
'11 Eylül İkiz Kuleler' vakası ile zaten kolay kolay onarılamayacak seviyeye gelen bu gerçek, yıllar içinde daha da keskin, daha da sıkıntılı bir hal aldı müslümanlar açısından.
***
Aklıselim sahibi, sağ duyulu, insancıl müslümanlar bu tür eylemlerin dinle, müslümanlıkla ilgisi olmadığını vurguluyor her platformda.
Ama açıkça görülüyor ki bu çaba bir türlü yeterli olmuyor dünya genelinde oluşan algıyı olumlu yönde etkileyip değiştirmeye.
İşte bu nedenle artık çok daha önemli İslam'ın yeni nesillere olması - daha doğrusu gerçekten olduğu - gibi öğretilmesi.
Türkiye'deki din eğitimi tartışmalarında da temel anlayışın bu noktadan hareketle şekillenmesi gerektiği aşikar.
Çünkü Türkiye'nin bu bağlamda, uluslar arası camia açısından, İslam aleminin diğer üyelerinden farklı bir yeri, rolü ve tabii gücü olduğu tartışılmaz bir gerçek.