Dijital istihbarat tarlaları
.
Vatan Haber
Bugünün dünyasında, hemen her konuda olduğu gibi ‘istihbarat’ alanında da ‘bir numara’ şüphesiz ki ABD.
ABD’nin liderliği tartışılmaz ama “istihbarat” dendiğinde, tarihsel ve geleneksel olarak, İngiltere’nin yerinin ayrı olduğuna da sanırım kimsenin itirazı olmaz.
(Özellikle Türkiye’nin de yer aldığı coğrafyaya yönelik sürekli ve yoğun etkisi düşünüldüğünde...)
Son dönemde dinlemeler, takipler, kamera kayıtlarından başka bir şey konuşmaz olduk ya...
O kadar insan izleniyor, dinleniliyor, kaydediliyor ya...
“O kadar kayıt nerede tutulur, o kadar datanın depolanacağı bellekler, sunucular ne kadar yer işgal eder, nereye sığar onca dijital belge” soruları artık kahvehane sohbetlerine bile malzeme olmuş durumda ya...
Dünyadan iki örnekle somutlaştırayım dedim mevzuyu.
Biri Amerika Birleşik Devletleri, diğeri de İngiltere’den iki örnekle...
İngiltere Güvenlik Teşkilatı, biliyorsunuz; MI5. “Emayfayf” diye okunuyor malum.
Gizli İstihbarat Servisi de MI6. Emaysiks...
Bir de GCHQ’su var İngilizlerin.
Dört harflik bu kısaltmanın açılımı, Government Communications Headquarters. Türkçesi, Hükümet İletişim Merkezi. Ya da İletişim ve Dijital İstihbarat Kurumu.
İngiltere’de devletin gözü kulağı... Elektronik, dijital her türlü takip, dinleme, kayıt vb. faaliyeti yürüten GCHQ’da tam 6 bin kişi çalışıyor.
Birleşik Krallık’ın elektronik istihbarat servisi, Atlantik Okyanusu’nun altından ABD’ye uzanan fiber optik kablo hattının çıkış noktasını oluşturuyor.
İnternetin Avrupa ile ABD arasındaki ana atardamarı olan o hattan her türlü veri izlenebiliyor, istenenler kaydedilebiliyor.
Telefon görüşmeleri, e-mail trafikleri, internet ortamındaki yazışmalar, banka bilgileri... Aklınıza ne gelirse.
Bu kadar çok veri nerede saklanıyor pekiyi?
GCHQ merkez binasının altında, tam 10 dönümlük bir alanda.
Binlerce dev sunucunun (server) yan yana istiflendiği, tam 10 dönümlük bir alanda. Bir tür elektronik tarla yani.
10 dönüm!
100 metrekarelik bir apartman dairesini gözünüzün önüne getirin. 10 daire bir dönüm ediyor.
Gelelim, okyanusun altından geçen Avrupa - ABD fiber optik kablo hattının diğer ucundaki faaliyetin boyutlarına.
ABD’de Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (National Security Agency NSA) nasıl bir donanıma sahip olduğunu tahayyül etmek için farklı bir bilgi var elimizde.
NSA’deki (Türkçe okunuşu enesey) elektronik cihazlar ve bilgisayar sisteminin soğutulması için Maryland’teki nükleer santralin ürettiği enerjinin üçte birinin kullanıldığını söylesem!..
Düşünün işte. Artık nasıl bir bilgisayar ve server ağı varsa; bir nükleer santralden elde edilen enerjinin 1/3’ü, sadece onları soğutabilmek için tüketiliyor.
Diyeceğim şu...
‘Dijital istihbarat’ çağında yaşıyoruz.
Dünya devlerinin bu alana yaptığı yatırım, bu konuda ulaştığı nokta yukarıda anlattığım boyutlarda.
Devletler ulusal güvenliklerini garantiye almak için yabancı istihbarat teşkilatları ile rekabet / mücadele etmek zorunda. Bu iş de artık çok ciddi bir mesai ve ekonomik güç gerektiriyor.
KEŞKE...
Burnumuzu başkalarının işlerine bu kadar çok sokmasak.