Devlet 'potansiyel tehdit' gördükleriyle barışacak
.
Çözüm sürecinin sadece Kürt meselesiyle ilgili olmadığını söyleyen Başbakan Davutoğlu, "Ulus devlet oluşumu esnasında, kimlerin gönülleri kırıldıysa, kimler devletle aidiyet bağı kurmak istiyorsa, o kesimlere devlet olarak görevim el uzatmak" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu Kahramanmaraş ziyaretine giderken ve dönüş yolunda çözüm süreci, Alevi açılımı ve seçimlerle ilgili sorularımızı yanıtladı. Davutoğlu, "Eskiden devlet Süryanileri, Ortodoks Rumları, Ermenileri, Alevileri, Milli Görüşçüleri, Süleymancıları potansiyel tehdit görürdü. Devlet bunların hepsiyle barışmak zorunda" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Kahramanmaraş’ta yanına gelen bir Alevi dedesiyle neler konuştuklarını anlattı.
'Ortak dil lazım'
Kahramanmaraş Valiliği'nden çıkarken yanına gelen Alevi dedesi Mehmet Yıldırım'ın "Hak Muhammed Ali yareniniz olsun. Hazreti Hüseyin ile ilgili söylediklerinizi dinledim. Allah ülkemize, size zeval vermesin, size dua ediyoruz" dediğini anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Gel dedim, Başbakanlık otobüsüne aldım. Halkı selamlarken hemen arkamdaki koltuğa oturttum. Mitinge onunla geldim. Miting bittiğinde tekrar elime sarıldı. 'Hak Muhammed Ali yardımcınız olsun' dedi. Şimdi dikkat ederseniz, il başkanları konuşmamda Kerbela’yı ve hicreti anlattım. Hicret Sünniler için, Kerbela Aleviler için önemlidir. Yeni ve ortak bir dil bulmak lazım."
Neden Mahçupyan?
"Alevi çalıştaylarında belli bir noktaya gelinmişti. Siz yeni bir paketten söz ettiniz? Bu konuya nasıl bakıyorsunuz" sorusu üzerine Davutoğlu şunları söyledi:
"Çözüm süreci aslında bizim bir tek Kürt meselesiyle ilgili değildi. 100 yıllık süreçte açılan yaraları kapatma süreci aynı zamanda. Onun için çözüm süreciyle birlikte biz Alevi çalıştaylarını da başlattık. 9 çalıştay oldu. Raporları aldım, inceliyorum. Çalıştaylara katılan arkadaşları dinliyorum. Faruk Çelik, Bekir Bozdağ gibi arkadaşları.
“Eskiden devlet Süryanileri, Ortodoks Rumları, Ermenileri, Alevileri, Milli Görüşçüleri, Süleymancıları potansiyel tehdit görürdü. Devlet bunların hepsiyle barışmak zorunda. Ben Etyen Mahçupyan’ı niye başdanışman yaptım. Etnik ve dini kimlik benim için önem taşımıyor. Müslüman, Türk de olsa alırdım. Çünkü gerçek bir aydın, gerçek vicdan sahibi bir isim. Ama Cumhuriyet tarihi döneminde devlette en üst düzey unvan almış biri olacak. Ancak yanlış anlaşılmasın Ermeni kimliği dolayısıyla yapmış değilim. Fakat böyle bir sonuç doğal olarak ortaya çıkıyor. Bunların hepsi tamir süreci. Ulus devlet oluşumu esnasında, kimlerin gönülleri kırıldıysa, kimler devletle aidiyet bağı kurmak istiyorsa, o kesimlere devlet olarak görevim el uzatmak. Benim başbakan olarak görevim, bu aidiyetin zayıfladığı herkesle yeni bir aidiyet bağı kurmak. Onun için çözüm sürecinde çok samimiyiz. Aleviler ile gayri Müslimlerle ilgili konularda çok samimiyiz."
'Esad'la tatil yaparken de Sünniydim...'