CHP’li Erdoğdu: Kemal Derviş’e ihtiyaç yok
.
Önceki akşam Ankara’da CNN Türk stüdyolarındayız...
Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölge programında.
Hürriyet’ten Deniz Zeyrek ve Cumhuriyet’ten Erdem Gül ile birlikte üç gazeteci, karşımızda CHP’den iki isim... İlhan Kesici ile Aykut Erdoğdu.
Kesici ve Erdoğdu, Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçim beyannamesini anlatıyorlar. Özellikle de ekonomi ayağını.
CHP’nin ekonomi yönetimine aday kadrolarını isim isim sayıp, bu ekibin ne kadar tecrübeli ve yetkin olduğunu vurguluyorlar.
Bu noktada, doğal olarak soruyorum. Madem bu kadar hazırlıklısınız, madem bu kadar kaliteli bir kadronuz var hazır bekleyen; o zaman neden, iktidara gelirseniz, ekonominin başına Kemal Derviş’i ‘ithal’ edeceksiniz?
***
İşte program kaydından deşifre ettiğim o bölüm:
Soruyorum:
- Burada olmayan ve siz çalışıp kazanırsanız, gelip ekonomiyi yöneteceğini bana vaat ettiğiniz biri var. Neden? Siz mi yeterli değilsiniz, o mu süper güç?
Aykut Erdoğdu derin bir nefes alıp yanıtlamaya başlıyor:
- Benim cevaplayacağım bir soru değil ama ben de samimi bir adamım, şu kadarını samimiyetle söyleyebilirim...
Araya giriyorum:
- Bu durum kafa karıştırmaz mı seçmen gözünde? Benim kafamı karıştırıyor.
Ve Erdoğdu, söylediği gibi ‘samimiyetle’ şu cevabı veriyor:
- Yani karıştırıyorsa bir şey diyemem ben buna ama sonuçta bu partinin programının yazılmasında, bu partinin önceliklerinin belirlenmesinde, biz milletvekilleri belirleyici olduk. Çünkü genel başkanımız bize bu fırsatı yarattı. Kişisel görüşümü soruyorsanız, bence Kemal Bey’e (Derviş) çok ihtiyaç yok. Bizler bu ekonomiyi çiçek gibi yönetiriz. Çok daha iyisini yaparız. Bir şey daha söyleyeyim, bana sorarsanız, ben 2002 yılı programını çok da beğenmiyorum. Yani bilinenin aksine, durum bu.
***
Tarafsız Bölge’den çıkan bu haber, dün Ankara gündeminin en önemli başlıklarından biri oldu. Konuşulmaya devam edileceğine şüphe yok. CHP içindeki rahatsızlığı su yüzüne çıkartıp, aleni bir tartışmaya dönüştürdüğüne de...
Bu noktada beni ilgilendiren ise şu:
Aykut Erdoğdu gibi, düşündüğünü, doğru olduğuna inandığını açık yüreklilikle söyleyen politikacılara ihtiyacı var bu ülkenin.
Çünkü...
Hangi partiden olursa olsun, karşılaştığı sorulara ‘samimiyetle’ yanıt verenlerin sayısı ne kadar çok olursa; Türkiye’de siyasetin kalitesi, güvenilirliği, saygınlığı da o kadar artacaktır.
NOT: Daha önce sözünü verdiğim “Avrupa’daki farklı Türkler” yazısını bir kez daha ertelemek zorunda kaldım. Sıcak gündemin yoğunluğundan kaynaklanan bu mecburiyet sebebiyle bir kez daha affınızı rica ediyorum. Yazı haftaya kaldı. Gününü şimdiden bilemiyorum ama gelecek hafta içinde kesin...