Büyüklük ve farklı olmak aşağılamak demek değildir
.
Vatan Haber
“Bizim sadece BeşiktaşıMIZ var!”
Beşiktaşlılar, dün öğleden sonradan itibaren, internetteki sosyal paylaşım ortamlarında hep bu ifadeyi tekrarladılar.
Bir tepki cümlesiydi bu.
Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören’in Ankara’da toplanan Türkiye Futbol Federasyonu Olağanüstü Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma sırasında kullandığı, “Fenerbahçemiz” sözüne tepki...
Beşiktaş’ın Başkanı nasıl olur da bir başka kulüp için “bizim” diyebilirdi !
Yıldırım Demirören’in konuşmasını dinlerken, “Fenerbahçemiz” sözcüğünü duyduğum anda, “İnşallah bir dil sürçmesi değildir” diye geçirdim içimden.
Öğrendim ki, değilmiş...
Bir...
Demirören o kürsüye Beşiktaş Başkanı değil, Kulüpler Birliği Başkanı sıfatıyla çıktı.
Beşiktaşlılığını, bunun yanı sıra Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım hakkındaki ‘kişisel’ duygu ve düşüncelerini yakından biliyorum Yıldırım Demirören’in. Ve işte asıl bu yüzden inanın çok takdir ettim, “Fenerbahçemiz” ifadesini kullanmasını.
Bir insanın, oturduğu koltuğun, taşıdığı sıfatın gereğini yapması mecburiyeti ile karşı karşıya kaldığında duygularından arınabilmesi takdir edilecek bir haslettir çünkü. Bunu herkes başaramıyor, görüyoruz.
İki...
Keşke Demirören, sadece Kulüpler Birliği Başkanı sıfatıyla değil, Beşiktaş Kulübü Başkanı olarak da kullanabilse, “Fenerbahçemiz, Galatasarayımız, Trabzonsporumuz, Karşıyakamız, Altayımız, Vansporumuz, Yozgatsporumuz” vb ifadesini.
Ne var bunda?
Böyle bir tutum sizce Beşiktaşlılığı küçültür mü, yoksa daha da mı yüceltir?
Hatta...
Keşke her kulübün başkanı rakiplerine de “Aslında onlar da bizim” diyebilse, konuya böyle yaklaşabilse.
Bir düşünün; o zaman ‘futbol’ başlığı altında bütün bu nahoşlukları yaşar mıyız bu ülkede?
Üç...
Yıldırım Demirören, o ifadeyi kullandığı konuşmasına kimden bir alıntı ile başladı?
Süleyman Seba’dan...
Peki o Seba, daha altı ay önce (18 Temmuz 2011), Metris Cezaevi’nin kapısında yaptığı açıklamada neler söylemişti, hatırlayan var mı?..
Hatırlatayım:
“Yeğenimi ziyaret etmek, geçmiş olsun dileklerimi iletmek, aynı zamanda arkadaşlarım namına iletmek, hem de Fenerbahçe Kulübü’nün değerli başkanı Aziz Yıldırım’ı da ziyaret edip geçmiş olsun demek için geldik.”
Böyleydi işte Beşiktaş’ın Onursal Başkanı’nın ‘Metris’in önü’nde yaptığı açıklama.
Hatırladınız mı?
Süleyman Ağabey’in Aziz Yıldırım’ın; başkanlığı süresince sergilediği tavırlar, yönetim anlayışı ve kişilik özellikleriyle ilgili ‘kişisel’ düşünce ve duygularını da çok iyi biliyorum. Ve işte onun içindir ki, Büyük Başkan’ı da çok takdir ediyorum, haddim olmayarak.
Çünkü O da, Süleyman Seba olarak değil, Beşiktaş’ın Onursal Başkanı sıfatıyla yaşıyor. Ve her adımını bu ‘ağırlık’la atıyor o Koca Çınar.
Ve son söz... Kişisel bir not...
Bilenler biliyor ama bir kez daha kayıtlara geçireyim:
Elbette benim de sadece Beşiktaşım var.
Benim Beşiktaşım bu ülkenin ‘değer’lerinden biri. Benim gözümde en kıymetlisi...
Benim Beşiktaş Cumhuriyetim yok mesela.
Ya da diğerleri için “Siz annenizin liginde oynayın” türünden ukalalıklar yapacak bir aidiyet değil benim Beşiktaşım’a bağlılığım.
Benim Beşiktaşım’ın bana hediyesi ‘diğerlerinden farklı olmak’ gerçeğiyse eğer; o diğerlerinin aksine, rakiplerime saygı duymak da vardır bu farklılığın içinde, rakiplerimi aşağılamamak da, kendimi ayrı bir cumhuriyet gibi görmemek de...
Gün Beşiktaşlı’nın başkanına tepki gösterme günü değil, ‘bazı başkaları’nın bu gerçek karşısında ezilip, kendilerini sorgulama günüdür bence.