Bir savaş pilotu o anları anlatıyor
.
Türk F – 16’ları, Suriye sınırından hava sahasını ihlâl eden bir Rus uçağını düşürmesini konuşuyoruz iki gündür.
Pekiyi bu sonuç nasıl bir sürecin sonunda ortaya çıkar?
Böyle durumlarda yerde ve tabii asıl havada neler yaşanır?
İşte benzer durumları defalarca yaşamış emekli bir savaş pilotunun anlattıkları:
121 buçuk frekansı
- Havacılıkta, herkesin dinlemekte olduğu bir telsiz kanalı vardır. Buna ‘guard’ kanalı denir. 121.5 frekansı… Herkes kendi radarlarıyla konuşur havada. Diğer ülkelerin radarlarına girmez kimse.
- Mesela bizde, Hava Kuvvetleri’nin pilotları Türkiye’deki askeri frekanslarla konuşur. Hava Yolları’nın pilotları, normal sivil yolcu uçaklarının konuştuğu frekanslarla konuşur. Ama kendi aramızda da özel bir kanalımız vardır.
- Emergency (acil) bir şey olduğu anda ise kullandığımız işte o 121.5 ‘guard’ frekansımız vardır. Bir şey olduğu zaman, herkesin dinlemek zorunda olduğu bir kanal bu.
Karşıdaki nasıl uyarılır?
- Böyle durumlarda o 121.5 frekansından, İngilizce şöyle bir anons yapılır. “All stations, all stations” (Bütün istasyonlar, bütün istasyonlar) diye başlar. Sonra kendi kodunu söyler. Uçakların kodları bağlı bulundukları üslere göre değişir.
- Giren ve uyarılacak olan uçağın kuyruk numarasını okuyabiliyorsa kuyruk numarasıyla, uzaktaysa ve kuyruk numarasını okuyamıyorsa uçağı tarif eder ve “Derhal hava sahasını terk et” der İngilizce. “Sola güneye dön” der, “Kuzeye dön” der. Ya da ne tarafaysa…
Birkaç kez bu anonsu tekrar eder.
- Hatta askeri havacılıkta böyle durumlarda, ‘fightering’ diye bir şey vardır. Kanat gösterme pozisyonuna geçilir. Pilot, yani uçak kendini gösterir. Bir anlamda havadaki bir işaret dilidir bu. Kanat sallayarak, “Terk et” denir.
İkazlarda ne denir?
- Bu ikazların, klişe bir cümlesi yoktur. Karşındaki tayyarenin ne yaptığına bağlıdır ikazda kullanılan ifadeler. Yolcu uçaklarında yani sivil havacılıkta kullanıldığı gibi standart bir cümle yoktur askeri uçuşlarda.
- Örneğin karşıdaki uçak dalışa geçti, ona “Dalıştan çık” denir. Veya hava sahasını ihlal etti, ona “Leave the border” (sınırı terk et) denir. O an karşıdakinin nasıl bir uçuş yaptığına bağlıdır söylenecek olan.
- Ege’de, Yunan uçaklarıyla yaşanan ‘dog fight’larda (it dalaşı) bizim pilotlarımızın yaşadığı çok farklı tecrübeler vardır. Nadiren de olsa, yabancı pilot frekansı dinlemiyor olabilir o anda. İkaza cevap vermezse, kanat sallarsın mesela. Ya da yanına geçersin, kendini gösterirsin. Bunun üzerine karşındaki hava sahasını geçmiş olabilirim, bak Türk uçakları geldi beni önledi diye farkına varır bu durumda.
Ateş iznini ne zaman ve kim verir?
- Eğer bütün bu uyarılar üzerine karşıdaki uçak ikazlara uymazsa, angajman kuralları gereği düşürme yetkisi vardır. Tabii ki bunun için de izin alır pilot.
- Hava sahasına bir uçak girer girmez, bizim ‘scramble’ dediğimiz bir alarm durumu vardır. İstasyonlar, uçakları ‘scramble’dan kaldırır. Havadayken, yerden pilota derler ki, mesela, “Şu anda saat 3 istikametinde20 milde…” Pilot yaklaşır o istikamete. Yer der ki, “Saat 3 istikametinde, 15 milde… 10 milde… 9 milde…” Pilot gördüğü zaman, “Gördüm” der trafiği. İstasyon pilota, “İkaz et” der. Pilot ikaz eder.
- Pilotu yönlendiren istasyonların Genelkurmay Harekat Merkezi ile direkt telefon irtibatı vardır. Karargahtaki nöbetçi komutan ile hat açıktır o sırada. “Pilotlarımız ikaz ettiklerini söylüyor, uçak hava sahasını terk etmiyor, ne yapalım, emriniz nedir?” diye sorar istasyon. Harekat Merkezi’ndeki nöbetçi komutan da zaten radardan olan biteni takip ediyordur o anda ve eğer bir yetki devri yapılmamışsa, o komutan da direkt Genelkurmay Başkanı’nı arar. Birinci Başkan vekalet verdiyse, vekaletin bulunduğu komutanın emriyle ateş açılır ya da dönülür.