Başkanlık sistemine dair kritik detaylar
.
Herhangi bir siyasi parti; 7 Haziran 2015 seçimlerinde, Anayasa’yı tek başına değiştirecek (ya da en azından referanduma götürebilecek) Meclis çoğunluğunu elde ederse...
Ve Haziran’da oluşacak yeni Parlamento Anayasa’yı (direkt kendisi ya da referandum yoluyla) değiştirir ve Türkiye başkanlık sistemine geçerse...
1.) Bu gelişme bir ‘yeni Anayasa’ ile mi olacak yoksa mevcut Anayasa’nın değiştirilmesi yoluyla mı?
Bu önemli; çünkü her şeyden önce yepyeni bir Anayasa’yı yapmak için halktan onay alınması ve bunun bir Kurucu Meclis eliyle yapılması gerektiğini savunan hukukçular var. Ve karşılarında, “Buna gerek yok, yeni seçilecek Parlamento bir ‘yeni Anayasa’ yapabilir” diyenler de...
a) Velev ki, öyle ya da böyle, yeni seçilen Meclis bir ‘yeni Anayasa’ metni hazırladı ve bunu kabul etti. Bu metnin yürürlüğe girmesi için - Meclis’ten kaç oy ile geçerse geçsin - referanduma sunulup halk tarafından kabul edilmesinin şart olduğunda bütün hukukçular hemfikir.
b) Başkanlık sistemi, mevcut Anayasa’nın içinde yapılacak değişiklikler yoluyla getirilirse; o zaman süreç, mevcut Anayasa’nın 175’inci maddesinde yer alan hükümler çerçevesinde işleyecek. Bu nokta da açık.
***
2.) Başkanlık sisteminde Anayasa Mahkemesi’nin akıbeti ne olacak?
Bu da önemli; çünkü mesela Yüksek Mahkeme’yi mevcut işlevleriyle ortadan kaldıran bir düzenleme olursa...
a) Bu düzenleme, ‘Anayasa değişikliği’ yoluyla getirilirse, değişikliğin Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi hâlinde ortaya nasıl bir tablo çıkacak?
b) Anayasa Mahkemesi’nin bu şekliyle olmayacağı bir sistemin bir ‘yeni Anayasa’da yer alma ihtimali de hukukçuları ikiye bölüyor: “Bu durumda da Anayasa Mahkemesi’ne götürülebilir” diyenler ve “Yeni Anayasa’da olmayacak bir denetim organına götürülemez” diyenler şeklinde...
***
3.) Başkanlık sistemine geçilmesi halinde, mevcut Cumhurbaşkanı’nın durumu ne olacak?
Hukukçuların çok büyük çoğunluğu, öyle bir durumda, yeni ya da değiştirilecek Anayasa’ya bir geçici madde koyulmasıyla bu sorunun yanıtını bulacağı görüşünde.
Recep Tayyip Erdoğan ‘başkan’ değil ‘cumhurbaşkanı’ olarak da olsa, zaten halk oyuyla seçildiği için, “Görev süresinin sonuna kadar ‘Devlet Başkanlığı’ görevini sürdürmesi”ni öngören bir geçici maddenin muhtemel tartışmaların önüne geçmeye ve durumu netleştirmeye yeteceği konuşuluyor.
Bu nokta, her şeye rağmen tartışılmaz mı?
Muhtemelen tartışacaklar olacaktır ama hukuk camiasındaki hakim kanaat bu yönde.
***
Bütün bunları konuşmak için çok erken olduğunu düşünebilirsiniz.
Ama burası Ankara.
Kaldı ki, şahsen erken olduğunu düşünmeyenlerdenim.
Yukarıda sıraladığım noktalar şimdiden konuşuluyor, tartışılıyor Ankara’da.
Şimdilik sadece kulislerde tabii. Siyasetin ve yüksek yargının kulislerinde.
‘Genel’i zaten halen tartışılıyor ama bahsettiğim ‘özel’ ve kritik başlıklar kamuoyu önünde masaya yatırılınca oluşacak tartışma ortamını tahmin etmek zor değil.
Tabii bu koşullarda, genel seçim propaganda sürecinin gündemini de öyle...