Anne beni çabuk büyüt!
.
Verilen cezanın toplamı 34 yıl 8 ay.
5 yıldır cezaevinde. Daha ne kadar kalacağını o da bilmiyor.
Balbay; gazeteci ve milletvekili.
Ama bunlardan önce bir ‘baba’. Evlatlarından ayrı düşmüş; cezaevinde yatan bir ‘baba’.
Önceki gün, Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Luis Ayala’nın ziyaretinin sonunda, vedalaşmadan önce “Çocuklar nasıl?” diye sordum Mustafa Balbay’a.
Dedi ki:
- Silivri’den buraya (Sincan) gelince daha sık görüşebiliyoruz şimdi. Deniz (5 yaşındaki oğlu) son gelişinde takıldı bana. “Baba çok yakışıklısın” dedi. Sonra da, “Ama ben daha yakışıklıyım” dedi. Güldük, sarıldık. Sonra döndü, “Baba, Ankara’ya geldin; niye eve gelmedin?” dedi. “Ne zaman geleceksin?” diye sordu. “Sen büyüyünce” dedim. Eve gittiklerinde annesine, “Beni çabuk büyüt” demiş!
Yüzü bulutlandı Balbay’ın bunu anlatırken. Yutkunmaya çalıştım, olmadı. Boğazıma bir şey takıldı; ne bilmiyorum. Ama iki gündür orada duruyor, onu biliyorum.
M. A. Ç.
Sincan L-2’nin açık görüş salonunda Yağmur’dan, Deniz’den (Balbay’ın kızı ve oğlu) söz ederken, bu kez o bana sordu:
- MAÇ nasıl MAÇ?..
- İyi dedim. 12 yaşına girdi, basketbol oynuyor.
Çevredekiler anlam veremeyince, dönüp izah etti.
- İlk oğlu doğduğunda Murat bir yazı yazmıştı “MAÇ başladı” diye. O yazısını hiç unutmam.
Doğru...
2002 ağustosunda doğan ilk oğlumun adı Mete Arda Çelik.
Doğduğu gün, bir nevi manifesto yazmıştım Arda’ya. Bir tür ‘peşin vasiyet’.
Yazının başlığını, evladın isminin baş harflerinden oluşturmuştum. Kelimelerle oynamayı çok seven Balbay unutmamış o başlığı.
İşte o yazıdan bahsediyordu bunca yıl sonra.
“Babalık” böyle bir şey işte dedim kendi kendime...
Kod adı: Bozkurt
“Bir çılgın Türk’ün vedası.” 15 Ekim 2005 Cumartesi günkü Hürriyet Gazetesi’nin manşeti bu.
Hemen altında şunlar yazıyor:
“Barış Harekâtı öncesi yıllarda Kıbrıs’ta, 5 yıl gizli Türk Mukavemet Teşkilatı’nı yöneten, ‘Bozkurt’ kod adlı Emekli Tuğgeneral Kenan Çoygun Ankara’da sessiz sedasız toprağa verildi.”
Cüneyt Öztürk, 15 Ekim 2005 günü Hürriyet Gazetesi’nin manşetinde yer alan bu haberi okuduktan sonra Çoygun ile ilgili çalışmaya başlamış. Yerli yabancı birçok kaynaktan araştırma yapmış ve
8 yılın sonunda ortaya “Kod adı: Bozkurt” çıkmış. Bir biyografik roman.
Kitap elimde.
Kenan Çoygun ve dolayısıyla bu kitap hakkında fikir sahibi olmak için, arka kapaktaki yorumlardan ikisini aktarmam yeterli olacaktır.
“Orta boylu, kumral, çevik, enerjik, akıllı, disiplinli bir askerdi. Gelir gelmez çevresini etkiledi. Bütün birikmiş kırgınlıkları tatlıya bağladı. Mücahitlere ve komutanlarına yeni bir şevk verdi. Eğitim çalışmalarını hızlandırdı. Ortalıkta pek az göründü. İşine yumuldu. Çok geçmeden efsaneleşecekti.” (Turgut Özakman)
“General oldum, yurt dışında kritik görevlerde bulundum, emekli olduğumda Başbakanlık’ta güvenlik konusunda en üst seviyede yöneticilik yaptım. Ama bir daha hiçbir zaman Siirt’te, Kenan Çoygun’un emrindeki Üsteğmen Yaşar olarak hissettiğim kadar güçlü hissetmedim kendimi.” (E. Tümgeneral Yaşar Karagöz)
8 sene önce sessiz sedasız ölüp giden ‘kritik’ bir ismin ve damga vurduğu dönemin hikâyesi, 8 sene sonra sessiz sedasız çıkan bir kitaba dönüşmüş.
Ben okumaya başlıyorum.
KEŞKE...
Arada sırada, şöyle bir geriye çekilip, kendimize ve dünyamıza dışarıdan bakmayı başarabilsek.