Yaşam Kalitemiz
.
34 ülkeyi kapsayan bir araştırma sonucunda (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü OECD’nin araştırması bu) ülkemiz ‘Yaşam Kalitesi Endeksi’nde son sırada yer aldı. ‘Nasıl olur?’ diyeceksiniz şimdi... Hani AVM’lerimiz vardı. Gökdelenlerimiz? Metrolarımız? Hızlı otobüslerimiz!
Hatta bir kısmınız herkesin bizi kıskandığını, hemen her şeyin dış mihrakların işi olduğunu söylemeye devam edecek, dudaklarına asılı kalan dipsiz öfkeyi sinirli sinirli gülerek kinayeli laflarla gidermeye çalışacak... Oysa sırf bu öfkeyle birbirimizi tüketiş eğilimimiz, ‘beni mutlaka birisi aldatıyordur!’ biçimindeki takıntılı reflekslerimiz bile (bilesi fazla) yaşam kalitemizi düşüren nedenlerin başında geliyor.
Bereket araştırmada bu yok! Bu araştırmada yaşam kalitesinden kastedilen çevre, eğitim, sivil katılım, iş, çalışma saatleri, yıllık gelir, sağlık gibi hususlar.
Araştırmada temel olarak en çok dikkatimi çekense gündelik yaşamda mutlulukla kurduğumuz ilişki. Ne yazık ki bu hususta diğer ülkelerin gerisinde kalmış bulunuyoruz. Anlayacağınız gündelik yaşamda mutluluk bize haram! Yıllık gelir bakımından diğer ülkelerin gerisine düşmemiz bunun nedenlerden biri olabilir. Yani ekonominin parmağı azımsanamayacak bir güç. Ancak bunun ötesinde, yeşil alana erişim, eğitimden yararlanabilme ve bunu hayata geçirebilme, adaletli iş saatleri, sivil katılım ve örgütlenme gibi konularda da çok net sorunlar yaşadığımız ortada. Dolayısıyla, umulanın aksine parayla saadet de bir yere kadar! İnsanca yaşamak, sıradan anların keyfini çıkarabilmek ve yaşam sevincine erişebilmek için başka noktalarda da yaşamı devşirmek gerekiyor...
Ne zamandır yazacaktım, ancak fırsat bulabildim: Doğuş Derya’nın KKTC Cumhuriyet Meclisi’ne seçilmesini son derece önemli buluyorum. Kadın temsil oranının yüzde 8 olduğu bir mecliste böyle parlak bir milletvekilinin olması sadece KKTC için değil dünya için de kıymetli. Hatırlayacağınız gibi 12 Ağustos 2013 tarihinde Doğuş Derya’nın Meclis’te ettiği vicdani yemin sonradan birtakım odakları harekete geçirmiş ve Derya’ya yönelik çirkin saldırılarda bulunulmuştu. Siyasi yaşama farklı, yeni ve eşitlikçi bir bakış açısı getirmeye kararlı milletvekilini içtenlikle kutluyor ve ne olursa olsun yılmamasını diliyorum.
Terk edilmiş hayvanlarla ilgili yazıma okurumuz Ahmet Kemal Şenpolat, HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu’nun ‘Terk edilmek Tüm Canlılara Aynı Acıyı Verir’ başlıklı tanıtım filmini yollamış. Şuradan izleyebilirsiniz:
Şenpolat, daha fazlasını yapabilmek için sponsor ve yönetmen aradıklarını da belirtmiş.