Vatandaşlar Ayaklanıyor
.
‘Azınlığın kontrolü altındaki medyadan hepimizin sahip olduğu medyaya geçiş, matbaanın icadını izleyen devrim kadar büyük bir devrimin habercisidir.’
Bu sözler, tüm dünyada bağımsız medyayı, interneti, demokrasiyi, yerel medyayı, çoğulculuğu ve bilgiye erişimi destekleyen Internews’un kurucusu David Hoffman’a ait. Hoffman’ın Paloma Yayınları’ndan dilimize aktarılan (çeviri Füsun Özlen’e ait) ‘Vatandaşlar Ayaklanıyor: Bağımsız Gazetecilik ve Demokrasinin Yayılması’ adlı kitabı, dijital teknolojinin halkın gerçek sesi olduğunu söylerken, aynı zamanda insanlığın gelecekteki demokratik varlığına da vurgu yapıyor. Hiç kuşku yok ki radikal bir düşünür Hoffman; ancak ‘teknolojiden fetiş yaratmak kolaydır, sonuçta farkı yaratan insanlardır ve toplumsal değişimi değiştirecek elektronik medyanın devasa gücünü fark edenler de bireysel yenilikçiler ve eylemcilerdir’ derken göze aldığı riskin aynı zamanda dünya için bir fırsat olduğunu hemen hepimize hatırlatmasıyla çağımızın devrimcilerinden biri de.
Hoffman, teknolojinin kendisinin tek başına özgürlüğe yol açamayacağını, özellikle iktidarın eline geçtiğinde nasıl kullanıldığına dikkat kesilmemiz gerektiğini de söylüyor elbette! Bu yüzden de insan faktörü hâlâ çok önem taşıyor. ‘Despotlar toplumlarını çoğunlukla korku yaratarak ve bilgiyi kontrol ederek denetler’ diyor Hoffman. Ve ekliyor:
‘Özgür ve bağımsız medya, onların yönetiminin lanetidir. Bilginin daha çok kişinin eline geçmesiyle, özgürce konuşma ve toplum içinde yer alma arzusu doğal olarak büyüyecektir. Bu özgürlükle ne yapacağımız ise BİZE bağlıdır.’
***
Dün burada yer verdiğim Türkiye’de Siyaset, Medya ve İnternette Özgürlükler saha araştırmasıyla ilgili bir düzeltme yapmam lazım. İnternette düzelttik ama gazete okuru için de yapalım. HDP’li seçmenlerin yüzde 2.8’i ve CHP’li seçmenlerin yüzde 1.30’u AKP’nin internet kısıtlamalarını ve sansüre ‘çok karşı’ değil ‘çok destekliyordu’. Bugün bu düzeltmeyi yazarken, neredeyse yine aynı yanlışı yapıyordum! ‘Çok destekliyorlar’ yerine yine ‘çok karşılar’ diye yazdım. Bu seçmenin, oranı düşük olmasına rağmen, AKP’nin sansür politikalarına ‘çok’ destek vermesi, besbelli aklımın almadığı bir şey ; elbette buna ‘çok karşı olanların’ oranının yüzde doksanlara varamamış olması da (Tekrar hatırlatalım: CHP’nin yüzde 40’ı ve HDP’nin yüzde 30.20’si bu yasaklara çok karşıydı). Sansür, ne olursa olsun, düşünce ve ifade özgürlüğü için gerçek bir veba ve buna biraz değil, ‘çok’ karşı olamadığımız müddetçe Hoffman’ın sözünü ettiği ‘korkunun’ esiri olmaya devam edeceğiz.
Bu arada, söz konusu araştırmada Türkiye’nin en önemli sorunu nedir açık uçlu sorusuna, ‘kadın sorunlarıdır’ diyen neredeyse çıkmamış... Öyle olsa, bunun sonuçları bu kapsamlı çalışmaya mutlaka yansırdı! 51 ilde 2356 katılımcı (bu katılımcılar arasında elbette kadınlar da var) ile yapılan bu araştırmada, Türkiye’nin en önemli sorunları arasına ‘kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri’ hâlâ girememiş durumda.
Peki.