Teoman Abi’nin savı
.
Vatan Haber
Tanıyorsunuz onu değil mi? Teoman Bey... Kahramanımız.
Rüşvet almadığı için sürülmüştü, o değerli insan.
Malum, edebiyatçıyız ya işe biraz renk katalım istedim (Teoman Bey’in affına sığınarak). Bu yüzden ona yazı boyunca ben de Teoman Abi diyeceğim.
Her kahraman gibi Teoman Abi’nin de bir savı olduğunu hayal ettim. Ne midir bu? Elbette rüşvet kabul etmemek...
Şimdi burada edebiyat meraklıları için şu soru hasıl olabilir: İyi de bu savın kökeninde ne var acaba?
Belli ki helal süt emmişlik var... Buna hiç şüphe yok. Ama bunu kurguya nasıl yedirebiliriz diye sorarsanız aklıma bir öğretmen figürü geliyor. Geçmişe yönelik bir sahne, örneğin: Bir gün öğrenci Teoman’a, diyelim ki adı Nemika Öğretmen olan o şahsiyet, Hayat Bilgisi dersinde sorar: ‘Söyle bakalım evladım hayatta insanı insan yapan en temel şey nedir?’ Öğrenci Teoman hâliyle biraz savrulur, hazırlıksız yakalanmıştır. Sınıfın gri duvarlarına bakar. Hemen ilerideki sırada oturan Bıçkın Remzi, bütün bıçkınlığıyla yüzünü gözünü oynatmakta ve onunla dalga geçmektedir. Çaresizce yutkunur ama bir şey söyleyemez. Bu arada Nemika Öğretmen, sanki bir şeylere alınmış gibi pencereden dışarıya bakmaktadır. Neyi düşündüğü ise hiç belli değildir. Öğrenci Teoman, Nemika Öğretmen’in baktığı pencerelere bakar bir cevap ararcasına. Ne yazık ki pek bulamaz. Sonra oradan pervazlara kayar gözü. Oradan da plastik kapların içerisinde çimlenmiş fasulyelere. Oh. Bulmuştur ve cevabı hemen yapıştırır:
‘Büyümek!’
Nemika Öğretmen, bu cevabın üzerine dışarıdaki ağaçların tepelerinde efkârla gezinen bakışlarını zar zor toparlar ve sınıfa döner. Bir şeylere ya da birilerine kızdığı ortadadır ama kızgınlığını saklama konusunda da gerçek bir uzmandır Nemika Öğretmen. Öğrencisinin masum cevabı karşısında usulca neşelendiği bile söylenebilir.
‘Büyümek mi?’
Sonra tekrar pencerelere, oradan da pervazlara diker gözünü. Ve işin aslını anlar. Derken gülmeye başlar.
Kafasında evirip çevirdiği konuyla (ki gerçekten bunu asla bilemeyiz), o anki konumu itibariyle oluşturduğu pratik bilgiler arasında (sorumluluk sahibi bir öğretmendir ne de olsa) o tok sesiyle ‘Evlatçım’ der. ‘Bu doğru elbette. Koşullar sağlandığında büyürsün. Ama insan olarak büyümek için sadece bu yetmez. Bir insanın gerçekten büyümesini bir fasulyenin büyümesinden ayıran özellikler vardır. Mesela dürüstlük diye bir şey vardır. Ki bu fasulyelerde pek bulunmaz. İrade diye de bir şey vardır. Ki bu da fasulyelerde mevcut değildir. Haysiyet desen, e o da zor. Bir de elbette en önemlisi fasulyelerde vicdan diye bir şeyin olmadığıdır. Fasulye fasulyedir. İnsansa kendini aradığı ve zayıflıklarıyla yüzleştiği müddetçe insan olur. Gerçi... İnsan olmak baştan sona kocaman bir soru işaretidir. Tam da burada insanı insan...’
Galiba orada zil çalar ve Nemika Öğretmen de sözünü tamamlayamaz... Zaten bu söylediklerinin çocuklar için ağır kaçtığının da farkındadır. Gidip yüzünü yıkamalı ve açılmalıdır.
Peki bu noktadan rüşvet almama savına nasıl varmıştır Teoman Abi sizce?
Sanırım Nemika Öğretmen’in o gri güne ait sözlerinin devamını tamamlama cesaretini göstererek:
‘İnsanı insan kılansa... İnsanın ruhunda, güç, kudret ve iktidar adına kol gezen zaaflara yenik düşmemektir.’
Teoman Abi’ye şükranla...