Şampiy10
Magazin
Gündem

Savaş ve Barış

.

ABONE OL
Vatan Haber

Sahi nasılsınız yazışmayalı?
Tolstoy’un o eskimeyen eserini bugüne kadar okumadıysanız, tam sırası deyip okumanızı önererek başlamak istiyorum söze. Neden mi? Arka planda bir savaşı anlatsa da, kitabın yazarı, o büyük üstat bize hemen her satırında insan olarak kalbimizin sesini dinlemeyi önerir de o yüzden. ‘Büyük savaşları böyle durdurabilir miyiz?’ sorusu, ‘aslında her savaş içimizdeki küçük kötücül tohumlardan ürer’ cevabıyla birleştiği için belki de, bu mesajı yeniden ve yeniden okumak gerekir.

Dahası, savaşı üreten o ‘büyük’ adamların gözlerinin içine bakıp korkmuş bir çocuk gördüğümüzde, hatta buna hiç şaşırmamaya başladığımızda barış ve yaşam için bir umut olduğunu da düşünmeye başlarız. Elbette bu büyümemiş olma hâlinin cephelere taşındığını gördüğümüzde çaresizlik duygusuna kapılmak kaçınılmazdır ancak umut ederek felekten çalınacaklar da hemen her zaman mümkündür!

Her adımın sonrası

Böyle bir giriş yaptığıma bakmayın, keyfim kaçık. İki hafta soluklanmak istedim ama dünya, başta Suriye’de yaşananlar olmak üzere peşimi bırakmadı. Sanırım sizlerin de. Zor bir dünya sınavından geçiyoruz. En beteri de şiddeti şiddetle bozguna uğratma eğiliminin hâlâ bir çözüm olarak algılanması. Hiç kuşku yok ki bundan böyle dünyaya, çocuklara ve gençlere karşı sorumluluklarımızın daha akılcı ve yaratıcı olması gerekiyor... Ki onlar bizim kuşaklarımızın yaptıklarını yapmasınlar, savaş türküsü söylemek şeklindeki abes işlerle iştigal etmesinler. Ya da kimilerinin kervan yolda dizilir şeklindeki kafa karışıklığını yaşamasınlar. Unutmayalım ki özellikle insan yaşamı söz konusu olduğunda atılan her adımın bir sonrasını bilmek iyidir. Hepimiz için. ‘Dünyanın buna zamanı yok’ diyecek kimileriniz. Ben de diyeceğim ki ‘buna zaman yaratılmalı.’

Dünyanın refleksi

Bu durumu çağrıştıracak ilginç bir karşılaşma yaşadım. İstanbul’da geride bıraktığımız hafta sonu çok önemli bir kongre yapıldı: 2013 FDI Dünya Diş Hekimliği Kongresi. Üniversite yıllarından tanıdığım, şimdilerde ABD’de profesörlüğünü bekleyen sevgili arkadaşım Binnaz Leblebicioğlu da bu kongredeki konuşmacılardan biriydi. Onunla eski günleri yâd ederken iş geldi dayandı implanta. Yani diş ekmeye! Binnaz Hoca’nın özellikle implant tekniğine yönelik ilginç bir yaklaşımı var. Brezilya’da, Meksika’da, Çin’de, Türkiye’de vb. büyük bir yaygınlık kazanan bu çağımıza özgü tekniğin sonuçlarına bakılmadan, hızla hayata geçirildiğine dikkat çekiyor. ‘Ancak şimdilerde bu işin sonuçlarını düşünmeye başladık’ diyor, dünyanın modernizmle kurduğu genelgeçer refleksine her zamanki bilimsel titizliğiyle işaret edercesine...

Haklı. Dünyanın böylesi bir titizliğe çok ihtiyacı var. Dünya yaptığı işlerin sonuçlarını yaptıktan sonra değil yapmadan düşünmeye başladığında düşleri, dişleri, umudu, barışı, yaşamı ekip yeşertmenin keyfi gerçekten anlam kazanacak.

Kısacası, asıl ihtiyacımız olan insan vicdanıdır diyorum başka da bir şey demiyorum.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Tek perdelik
  2. Cumhuriyet Bayramı
  3. Yaşlanmak ve yaşlılık
  4. Milyonlarca Yıldız
  5. Çöküşler
  6. Biri serbest mi dediniz?
  7. Tecavüzcü
  8. Cinsel şiddet
  9. Af
  10. Başka başka konular

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.