Milletin iştahını kabartmak
.
Kendisine sözlü olarak tacizde bulunan adama en güzel cevabı veriyor Canan Kaymakçı.
Eminönü’nde, İstanbul’un göbeğinde başına gelenlerse bugün Türkiye’nin her yerinde her görüşten her yaşta kadının başına gelebilecek bir durum.
‘Kadınlar susmayın’, diyor Canan Kaymakçı ‘Kendinize tacizde bulunanı ele verin, bizler birer et yığını değiliz. İster kapanırız ister açılırız. Bu bizi ilgilendirir.’
Kısacası ‘benim kararım, benim seçimim’ diyor.
Hiç kuşku yok ki meselenin ‘kırmızı’ alarm verdiğinin altını bir kez daha çiziyor Kaymakçı. Ama aynı zamanda da bu kırmızı alarma verilebilecek yanıtın formülünü bir kez daha çok net bir biçimde sunuyor bizlere. Kadınlar susmamalı! Suçlu konumuna düşürülmeyi kabul etmemeli. Kimileri için neden tehdit olduğumuzu çok iyi tahlil etmeliyiz. Ki, hiç değilse torunlarımız artık bu taciz belasından kurtulabilsin, özgür yaşayabilsinler...
Dediğim gibi, tecrübe ettiğimiz bu cayır cayır yüzyılda, direniş biçimlerinin ne olması konusunda bize sunulmuş bir ipucu var burada. Biz kadınlar olarak bunu çok iyi değerlendirmeli ve susmamalıyız.
***
Öte yandan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yol boyunca altını çizdiği de başka bir direniş biçimi aslında: Ne olursa olsun yürümeye devam! Kendisine yöneltilen hakaretlerin artması, protestoların sınırını aşması ise aslında, bu yürüyüşle ne kadar ‘doğru’ bir muhalefet yaptığının göstergesi. Yıllardır görmek istediğimiz, kendi yolunu ve iradesini çizen, yılmayan, korkmayan, sivil itaatsizliği işaret eden bu yol, belki geç kalmış bir adım. Ama artık bunun hiçbir önemi yok. Yol yoldur ve bu yol, hiç umulmadık bir zaman diliminde Türkiye’de birbirinden farklı hakları gasp edilen birçok grubu ve demokrasiye inanan insanı bünyesinde toplayabilir. Zira adalete muhtaç bir ülkeyiz. Bu ülkede hep sorunluydu bu kavram ama işin aslı ona bu kadar muhtaç bir dönemden geçmemiştik.
Sayın Genel Başkan ‘bu maratondan’ lütfen vazgeçmeyin.