Marka Bey’e Özel Mektup
.
Çok çok sayın bay,
Bu mektubu size nereden yazdığımı boş verin. Adınız neydi unuttum şimdi. Bu yüzden size sayın marka bey demek istiyorum. Tamam tamam, kusurumu hoşgörün, büyük harflerle yazıyorum işte. Umarım bu hatamı affedersiniz yüce gönüllü zat.
Sayın Marka Bey,
Heyhat! Marka olmanın her şey olduğuna inandırıldığımız günlerden geçiyoruz. Marka ol kurtul deniyor bize. Marka ol, hidayete er gibi. Son yıllar biraz da böyle be Sayın Bay. Elbette siz daha iyi bilirsiniz. Marka olmak nedir, ne işe yarar, neyi çözer, neyi tümden siler.
Ah Sayın Marka Bey. Siz aşmışsınız. Sayılarla ilgili özel bir bağınız var. Diyorsunuz ki 3 ay içerisinde marka olabilirsiniz. 6 ay sonra ise markasınız. Sayıları karıştırmış olabilirim ama üç aşağı beş yukarı böyle. Kalori kalori marka olmayı hesaplıyorsunuz. Şöyle yaparsanız şu kadar marka olma ihtimaliniz var, bunu yaparsanız şu kadar diye. Yahu siz gerçekten aşmışsınız. Yarı kapalı gözlerle o bize bakışınız yok mu! O müstehzi gülüşünüzdeki asalet, o bir şeyler daha, ve bir şeyler daha. Hele o her şeyi bildiğine dair uzaydan geldiğini sanmamızı istediğiniz tılsımınız yok mu! Nasıl her şeyi bu kadar keskin mıknatıslayabiliyor ve ışınlayabiliyorsunuz Marka Bey? Hangi fezada nasıl bu kadar çözdünüz? Ya da hangi aralıkta ne zaman çözdünüz bunca şeyi? Gören işiten bilen, dünyadaki yoksulluğa çare bulmuş bulur sizi. Sahi buldunuz mu be adam? (pardon, öyle demek istemedim efendim)
Marka Bey, değerli timsal, markanızın sağ cenahına iliştirdiğiniz o buğulu mühür bu yüzden mi? Lütfediniz, anlatınız bize. Bu sayılarla kurduğunuz hususi bağ nedir? Siz bir sayaç mısınız? Zamanla kurduğunuz bağ sayılarla kurduğunuz bağa denk midir?
Af buyurunuz Marka Bey geçen gün bir mektup aldım. Kadınlarla aranız iyiymiş o yüzden sormak istiyorum size. Siz çözmüşsünüz ya, o yüzden. Markanız bunu çözer diye bir kanaate kapıldım. Yahu mektup diyor ki ‘6375, sayı değil yaşamdır.’ Tam olarak anlaşılmıyor değil mi? Açıklayayım o halde. Ben de ilk başta anlamadım. Ama okudukça anlıyorsunuz. 15 yıl boyunca bu ülkede 6375 kadın öldürülmüş Marka Bey; 2002 yılında kadın cinayetlerinin sayısı 66 iken geçen yıl 328’e vurmuş bu. Ve dikkat: 2016 yılındaki sayı buyken, dikkat ediniz 2017 yılının yarısında bu sayı 338’e vurmuş.
Şimdi sormak istiyorum size bu artışı. Neden bu ülkede kadınlar giderek daha çok ölüyor Marka Bey? Bu artışın ülkemizdeki OHAL’le bir bağı olabilir mi? Yaşadığımız koşullar falan? Siz elbette daha iyi bilirsiniz ama şu cinsiyetçi söylemlerin giderek artması, efendime söyleyeyim, eşitsizlik fırtınasının toplumun her yerine giderek daha çok sirayet etmesi, ezberin iyiden iyiye baştacı edilmesi, ve en beteri her şeyin ama her şeyin derhal unutulması, ve bundan da beteri yanlış bir sürü şeyin sürekli hatırlanması, şapşal cümlelerin hemen hepimizin zamanını yutması, boşa geçirdiğimiz onca saat... Onca mevsim... Onca yaşam... Onca heba olmuş yaşam...
Marka Bey, size kaldık, iyi mi? Duvarlara asılı gülümseyişiniz gülümseyişimiz olsun ki böyle...
Kurtarın bizi bu antidemokratik koşullardan, bu dev hafriyat alanlarından, bu sorusuzluktan, bu cinnet geçirtici sağırlaştırıcı sessizlikten.
Marka Bey, size kaldı falımız; kurtarın bizi bu bizsizlikten, söyleyin bize neyse halimiz!