İçinden geçtiğimiz fetret dönemi
.
İki günlük İzmir, yine güzel ve umut vericiydi. En önemli gerçek ortadaydı. Kültür yaşamımızın vazgeçilmez geleneklerinden biri haline gelmiş olan TÜYAP’ın organize ettiği kitap fuarları, İzmir’de, yine gençlik aşısı gibiydi. Fuarın önünde uzayıp giden kuyruk, barındırdığı genç nüfus da düşünüldüğünde, gelecek günler için bir ışıktı. Nasıl bir ışıktı sorusu ise uzun uzun tartışmaya açık, hiç kuşku yok ki... Türkiye’nin böylesine savrulduğu bir dönemden geçerken, bu ışığı olumlu ve gelecek günlere dair umut veren bir ışık olarak okumak isteyenlerdenim. Yani vurduğumuz çorak kıyı düşünüldüğünde, bu insanlar kitap okusunlar da ne olursa olsun noktası elzem bir cümle gibi geliyor bana. (Bu insanlar neyi nasıl okuyorlar sorusundan). Zira bu bunalım sürecini atlatabilmemiz için kitapların rehberliğine her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Metis’ten çıkan önemli bir kitap var: ‘Büyük Gerileme: Zamanımızın Ruh Hali Üzerine Uluslararası Bir Tartışma’. İçinde çağdaş, çağı anlamak isteyen nice önemli düşünürün çağa dair, farklı açılardan bakarak dile getirdikleri fikirler insana bambaşka ufuklar sunuyor. Kısaca söylemek gerekirse, kitap, içinde bulunduğumuz mevcut durumu çok daha net görebilmemize yardımcı olmaya aday. Tam da burada New Left Review’un yazarlarından sosyolog Wolfgang Streeck’in yaşadığımız dönemi anarken 20. yüzyıla damga vuranlardan ünlü düşünür Antonio Gramsci’nin dile getirdiği ‘fetret dönemi’ne referans vermesinin tesadüf olmadığını anmak durumundayız. Gerçekten de yaşadığımız süreç, tüm olup bitenleriyle, Türkiye ve dünyada böylesi bir savrulma dönemini işaret ediyor. Yeni bir evreye doğru akıyoruz. Streeck’in aktardığı biçimde yani:
‘Ne beklemeliyiz? Clinton makinesinin Trump’la sökülmesi, Brexit, Holland ve Renzi’nin başarısızlıkları, hepsinin aynı yıl olması neoliberal dönüşüm geçiren kapitalist devlet sistemlerinin krizinde yeni bir evreyi işaret ediyor... Eski düzenin çoktandır dağıldığı ama yenisinin henüz oluşamadığı süresi belirsiz dönem.’
İşte burada Gramsci’nin fetret dönemine işaret ediyor Streeck. Devam edelim:
‘Küreselleşmiş kapitalizmin 2016’da popülist barbarların taarruzuyla dağılan dünyası eski düzendi. Bu dünyanın hükümetleri kapitalizmin küresel gelişmesine eklenme fırsatını kaçırmamak için ulusal demokrasilerini gelecekteki bir küresel demokrasiye ertelemişti. Henüz kurulmakta olan yeni düzenin neye benzeyeceği, fetret döneminden bekleneceği gibi, belirsiz. Yeni düzen ortaya çıkıncaya kadar binbir çeşit patolojik fenomen beklemeliyiz.’
Bu noktada Gramsci’nin fetret döneminden ne anladığını da aktaralım: Alışılagelenin hükümsüzleştiği, her an olağandışı tehlikeli bir şeylerin olabileceği, sürekli bir istikrarsızlığın mümkün olduğu, kısaca ‘hesaplanabilir yapıların yerini beklenmedik olaylar zincirinin aldığı aşırı belirsizlik dönemi... Her şey mümkün ama hiçbir şey sonuç vermiyor. Hele istenen hiçbir şey olmuyor, çünkü neoliberal devrimde toplum gene bir çuval patatese döndü.’
Fetret dönemi insanları olarak, bekliyoruz.