Heybeliada Halk Kütüphanesi’nde neler oluyor?
.
‘İstanbul Heybeliada Halk Kütüphanesi binasını kaybettik!’ cümlesini okuyunca duraksadım. Bu cümleyle birlikte son 3 yıl boyunca kütüphanenin ellerinden alınmaması için uğraş veren ada ahalisinin çabalarını düşündüm.
O görkemli bina (Triandafilidis Köşkü) 2013 yılında gönüllülerin çabasıyla onarıma girmiş ve sonrasında da bir bilinmeze terk edilmişti. Konuyla ilgilenen çok sayıda destekçisi vardı. Bunlardan birisi olan Prof. Dr. Bülent Yılmaz, ‘kaybettik’ cümlesiyle başladığı mektubunda uzun yıllar Orhan Kemal İl Halk Kütüphanesi’ne bağlı şube kütüphanesi olarak hizmet veren bu binanın İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’ne verildiğini yazmış ve ben de dahil okuyan birçok insanın kafasında bir sürü soru işaretinin oluşmasına neden olmuştu.
Aslında bu beklenen bir sonuçtu ancak bunun gerçekleşmemesi için ada halkı bu uğurda bir dernek kurdu, çalıştaylar, konferanslar düzenledi, stratejik planlar geliştirdi. Kitap kampanyaları başlattı. Şenlikler düzenledi. Valilik, vali yardımcıları, kültür müdürleri ile görüşüldü ve her seferinde şöyle dendi onlara: “Merak etmeyin.” Ancak böyle olmadı.
Sivil toplum ve halk işbirliğinin örneği
Bu hafta sonu Mersin’de gerçekleşen halk kütüphaneleri toplantısında Bülent Yılmaz’la yüz yüze konuşma fırsatını yakaladım. Sürecin vardığı noktadan çok, bu süreçte ada halkının verdiği mücadelenin anlamlı olduğunu ifade etti. Onun ifade ettiklerine göre en çok üzülmemiz gereken hususlar ise şunlardı: Tüm o çabalara rağmen artık o bina bir kütüphane olmayacak. Dahası, hep özlediğimiz ve henüz emekleme aşamasında olan bir gerçek de yok sayılacak: Heybeliada Halk Kütüphanesi, Türkiye’nin sivil toplumu halka taşıyan önemli buluşma yerlerinden biriydi ve bu konuda neredeyse bir ilkti. Bu adımın önünün kesilmemesi hem ülkemizdeki halk kütüphanelerinin ufkunu açması hem de sivil toplumun işlevselliği açısından son derece önem taşıyordu.
Çözüm sadece İl İdare Mahkemesi mi?
Heybeliada Halk Kütüphanesi Koruma Derneği’nden Serenad Demirhan ise Heybeliada’ya 41 yıl halk kütüphanesi olarak hizmet vermiş ancak 2008’den itibaren adeta yıkılmaya bırakılmış olan kütüphane binasını geri kazanmaya çalışırken artık sadece İdare Mahkemesi düzeyinde itiraz hakları kaldığını ifade ediyor.
‘2013’ün Haziran ayında topladığımız 500 imza ile binanın kütüphane olarak restore edilmesi sürecini başlatmayı Adalılar olarak başardık. Restorasyon yaklaşık 2 yıldır devam ediyor. Ancak geçtiğimiz hafta İl Kültür ve Turizm Müdürü Nedret Apaydın’dan aldığımız habere göre burası kütüphane olarak açılmayacak. Tahsisi Milli Eğitim Bakanlığı’na yapıldı ve Valilik, Kütüphaneler Genel Müdürlüğü düzeyinde yapılan taleplere rağmen tahsisi değiştirilmedi. Bu konuda da artık resmi yazı yazıldı. Biz ise Dernek olarak kütüphanemiz sanki açıkmış ya da her an açılabilirmiş gibi etkinliklerimize, atölyelerimize devam ediyoruz. Mücadeleye buranın kütüphane olduğuna dair kapısına tabela asılana kadar devam edeceğiz. Çünkü Heybeliada’nın kütüphaneye ihtiyacı var.’
Demirhan’ın ifade ettiğine göre sosyal medyada 1000’den fazla takipçileri, 400 kişilik bir mail grubu, 100 küsur kişiden oluşan dernek üyeleri var. Hemen her etkinliklerine 150-200 kişi katılıyor. Dünya Öykü Günü’nde ise bu sayı 350’ye ulaşmış... Ve bu çevre, yaşlısından gencine adalılardan, kütüphanecilerden, edebiyatseverlerden ve kütüphane dostlarından oluşuyor. Gezici kütüphane projeleri ise hedefledikleri adımlardan sadece biri.
Sesimi onların sesine katarak ricamı ben de burada dillendirmiş olayım:
Heybeliada’nın en eski tarihi binalarından ve kültürel miraslarından biri olan Triandafilidis Köşkü bırakınız kütüphane olarak kalsın... 1967’den 2008’e kadar halk kütüphanesi olarak hizmet vermiş ve 2008’den 2013’e kadar ise kaderine terk edilmiş bu binayı Adalılar kütüphane olarak istiyor. Ve bu köşk, bir halk kütüphanesi olmaya çok yakışıyor.