Anneler Günün Kutlu Olsun Türkiye!
.
Anket sonuçları mevsiminden geçiyoruz... Hiç kuşku yok ki yansız ve dürüstçe yapılan çalışmalar olayları daha net görmemize yardımcı oluyor. Ancak bazı çalışmalar o kadar yanlı ki uzak durmakta fayda var! Posta kutuma bu konuda yeni bir mesaj düştüğünde tam da bu genel endişeden ötürü biraz duraksadım; derken Kadir Has Üniversitesi’nin sosyal medya uzmanı Özge Ercan aradı ve ‘Bunu, kaçırma, gel’ dedi. Haklıymış. Değerli bir ekip vardı karşımızda. Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın’ın da bizzat katıldığı basın toplantısında ilginç sonuçlarla karşılaştık!
2012 yılında kurulan Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Araştırmaları Merkezi, Türkiye genelinde 18 yaş üzeri 1000 kişiyle (yarısı kadın, yarısı erkek) yüz yüze görüşerek 26 ilde bir araştırmaya ev sahipliği yapmış. Toplumsal cinsiyet rollerinin nasıl algılandığı üzerine sahici çalışmalardan biri bu. Bu yüzden, sonuçlar, Dr. Şule Toktaş’ın toplantı sonrasında belirttiği gibi Türkiye’deki kadınlara bir tür anneler günü armağanı gibi de sunulabilir!
Neden mi? ‘3 çocuk doğur, kürtaj yaptırma vb.’ şeklindeki buyruklarla kadını eğip bükmeye çalışan gündelik siyaset oyunlarına bizzat bu ülke insanı, dürüstçe yapılmış bir anketle gayet net cevaplar vermiş. En belirgin sonuçlardan ikisi ise şunlar: Kendileriyle görüşülen insanlar çocuk sayısını iki ile sınırlıyor ve kürtajda özgürlük istiyor! Haydi bakalım...
Muhafazakârlaşıyor muyuz?
Özellikle şunu da görmek mümkün bu ankette:
Türkiye, ‘giderek muhafazakârlaşıyor muyuz’ sorusuna, kadın ve kadınla ilgili konuların algılanması konusunda ‘hayır’ diye yanıt veriyor. Detaylar var elbette, ama anketin tümü, genel anlamda böyle okunabilir. Dahası, değişime de işaret ediyor. Örneğin görücü usulü evlenme artık genç nesil arasında tercih edilmiyor; kadınların çalışmasının önemli hatta gerekli olduğuna vurgu yapılıyor.
En ilgi çekici başlıkların başında da ‘şiddet’ konusu geliyor elbette. Kimi tutucu, ya da günü ve elbette kasasını kurtarmak için tutucu olmaya meyleden çevrelerce ‘kadın sorunu yoktur efendim, olayları ve erkeğini idare edemeyen ve bu yüzden dayak yiyen kadın vardır’ ezberine son derece net cevaplar vermiş durumda Türkiye. Daha önce bu köşede paylaştığım önemli başka bir ankette Türkiye’de kadına uygulanan şiddet sorunu ülkenin ilk üç temel sorunu arasına girememişti. Ancak kadın ve kadın olaylarının algılanmasına yönelik bu araştırmada kadına şiddet konusu detaylı bir biçimde karşımıza çıkıyor. Kısacası, ‘kadına yönelik şiddet algısı’na yönelik sorular sorulduğunda insanlar konuşmaya başlıyorlar ve söyledikleri hiç de azımsanmayacak nitelikte. Kendileriyle konuşulan insanlar, Türkiye’de kadınların yaşadığı en büyük sorunların başında ‘şiddet’i telaffuz ediyor. Ardından oldukça yüksek bir oranla kadın-erkek eşitsizliği geliyor. Aile baskısı, sokakta baskı ve taciz, çevre baskısı, eğitimsizlik, iş yerinde baskı ve taciz ve derken işsizlik... Yüksek oranlarla karşımıza çıkmış durumdalar. Ve tekrar hatırlatalım: bunlar sadece kadınların görüşleri de değil! Dahası, 18 yaşından küçük kızların evlendirilmesine yüzde 83.8 gibi bir oranla ‘hayır’ diyor insanlar. ‘Hayır, izin verilmemeli.’ 6 yaşında kız çocuğu ile evlenmeyi savunanlara güzel cevap doğrusu! Halkı tanımıyorsunuz diyenlere de... Buna karşın ankette nahoş bir sonuç var. Onu da paylaşmak isterim: ‘Kadın gerektiğinde ailenin devamı için şiddeti görmezden gelmelidir’ sorusuna kadınların yüzde 9.2’si, erkeklerinse yüzde 14.6’sı destek vermiş. Bunun dışında bir takım geleneksel durumlarda da değişiklik yok. Paranın erkek tarafından idare edilmesi, ev ve çocuk sorumluluğunun kadına ait olması, işsizlik varsa iş hakkı önceliğinin erkekte olması vb. Yine de sevindirici olan başka bir husus var: ‘kadın aile içinde erkekle eşit konumdadır’ cümlesine kadın ve erkekler yüzde 60 oranında ‘evet’ diyorlar. ‘Kadın aile içinde erkekle eşittir!’
Genel olarak bakıldığında, baskı ne kadar artarsa artsın, belki tam da bu yüzden, ülkemizde bir şeyler değişmeye gebe... Özellikle ‘kadın’ konusunda gelecekte önemli değişimlere ve dönüşümlere tanıklık edeceğiz gibi.
***
Gününüz kutlu olsun anneler. Sevgili Tülay İplikçi, elbette seninki de!