Ayşe ile Osman’ın yazı...
Bir açık görüşte birlikte bir fotoğrafları vardı.
İki beyaz plastik sandalye hemen arkalarında.
Badana kum rengi, yer karoları kumsal rengi. Cezaevinde yaz.
En çok ne çarpar insana derseniz; arkadaki poster. Fotoğrafın da fotoğrafı varsa işte budur.
Nedir bu yaz hali sorusuna verilecek cevaplardan sadece biri: İki insanın 18 Temmuz 2018’deki yaz hali. Cezaevi ve arkada turizm ofislerini aratmayacak kıvamdaki bir posterin palmiyeli bir kıyıya yaslanmış sureti.
O palmiyelerin, cezaevindeki 18 Temmuz 2018’deki yaz hali, Türkiye’nin yaz hali gibidir. Türkiye’nin yaz halinin fotoğrafları gibi.
Nedir bu yaz hali fotoğrafları derseniz:
Alın size bir örnek.
Birileri park etmektedir. Gözlükleri can yakan beyaz gömlekli ve tufanda olduklarını düşünen adamlar zınk diye tek şeritli yolda durur, trafiği, yaşamı, solukları, zamanı ve aklınıza gelebilecek her şeyi engeller, siz ya sabır çekerken yine de kendinize hakim olamayıp ‘nedir bu saçmalık’ diye isyan ettiğinizdeyse ‘sensin saçma’ diye bağırma hakkını kendilerinde bulma özgüveni ve ‘özgürlüğü’ne sahiptirler. Bu yaz böyle bir yaratığın kendi külünden tekrar hasıl olduğu ve varlığını sağa sola zırvaca park ettiği bir yazdır. Zırva dediğime bakmayın, işler ne zamandır bu derin zırvalık ruhuyla kendine yol çizmektedir. Ancak bu fotoğrafta da, arkada beliren bir poster vardır elbette. Karadeniz olduğu belli olan geniş bir yaylanın deli ve diri yeşilliğidir bu.
Bir diğer fotoğrafa gelecek olursak: Bu yaz hali fotoğrafında Avrupa Birliği için bir araya gelen resmiyetin resmi dili karşımıza nem dili olarak çıkar. Bakarken bile yapış yapıştır ve havada değil, suyun içinde nefes almaya çalışıyor gibisinizdir. Türkiye’yi Avrupa Birliği konusunda ‘bilgilendiren’ ve ‘şereflendiren’ bu erkan fotoğrafı, Türkiye’nin insan hak ve özgürlükleri konusunda ‘evladım şuradan üç ekmek iki yüz gram da helva sar’ sıradanlığında söz konusu nemi nemlendirmeye devam eder. Kendi söylediğine inanmayan insanların, karşılarındakilerin söylediklerine inanmalarını beklemeleriyse, olsa olsa nemin mucizesidir. Arkadaki posterse bellidir. İnsana güven ve sıcaklık telkin eden, halk için halka giden, halktan gelen, halka giden, halktan gelen vb. bir banka fotoğrafı.
Nedir bu yaz halinin fotoğrafları derseniz. Bu fotoğraflar ve arkalarındaki posterler uzar gider. İkisi arasındaki tezat büyüdükçe de günler kısalır, geceler uzar. Sonbahar, ve demeye lüzum yok aslında, kış gelmektedir. Uzun kış gecelerini uzun karanlık sabahlara taşıyacak enerji tasarrufu ve döviz bozdurma günleri ise bizleri beklemektedir. Posterimizse bellidir: Aydınlık Türkiye.
***
Bu yazıyı yazmama neden olan bir gerçek var: İnsan Hakları savunucusu Osman Kavala tam 323 gündür içeride. İnanalım ya da inanmayalım... O fotoğrafın içinde hepimiz ama hepimiz varız. Posterimizse bellidir. Osman Kavala’nın beklediği adalet.