Çin-Avrupa koridoruna bir adım daha
.
Türkiye bir yandan ekonomik sorunlarla bir yandan da bununla ilişkilenen uluslararası tehdit ve fırsatlarla yoğrulurken kendi coğrafyasında önemli gelişmeler oluyor. Biz bu gelişmeleri gerektiği kadar önemsemiyoruz. Fakat yine de belirli bir ilerleme dikkat çekiyor. Özellikle TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın Ulaştırma Bakanlığı döneminde tamamlanan Bakü-Tiflis-Kars projesi ve Khorgos sınır kapısının tam kapasiteyle işletmeye açılması Türkiye-Kazakistan ilişkiler açısından ciddi hamlelerdi.
Bizim vurguladığımız husus, yeni süreçleri ülkenin ekonomik sistemine yöneltecek hızlı ve etkin bir bürokratik alt sisteme ihtiyaç duyulması...
Burada bahsettiğimiz coğrafya ise genel kabulün aksine Ortadoğu değil. Avrasya ve bilhassa Türk Dünyasının etkileşim içeresinde olduğu daha dinamik bir alan.
Mutlaka hatırlayanlar olacaktır; Ağustos başında Hazar Denizi yer altı kaynaklarının paylaşımı ve hukuki statüsü hakkında 5 ülke, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Rusya ve İran anlaşmışlardı.
Bu anlaşma yalnızca bahsi geçen ülkeleri değil Çin’i Avrupa’ya bağlayacak koridorun güvenliğinin sağlanması bakımından hayati bir nitelik taşıyordu.
Şimdi bu sürecin bir parçası olarak Kazakistan-Çin sınırında önemli bir adım atıldı. Ve Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.
İki ülke sınırında bulunan Khorgos Geçidi dünyanın en büyük kuru limanı olarak Kazakistan’ı demiryolu ile Çin’e bağlayacak. İşte bu geçidin önemli bir parçası kabul edilen “Nur Yolu”adlı kontrol noktası geçtiğimiz Perşembe günü törenle hizmete açıldı.
Burası sadece bir araç geçiş noktası değil. Aynı zamanda son teknoloji ile donatılmış bir ulaşım ve lojistik merkezi. Tahminlere göre günde ortalama 2500 araç ve 15 bin kişinin geçişi sağlanacak.
Konuyla ilgili Türk Konseyi Genel Sekreter yardımcısı Ömer Kocaman ile sohbet ettik. Kocaman “Bu tesis, Kazakistan’ın transit potansiyelini, Çin’den Avrupa’ya (ve aksi yönde) Hazar Denizi ve daha sonra Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden geçen mal miktarını ve genel olarak ticaret hacmini büyük ölçüde artıracaktır. Tesis ayrıca, ulaşım akışlarının verimli bir şekilde yönetilmesine ve ulaşım altyapısının geliştirilmesine katkıda bulunacak, bölgenin gelişmesi ve kalkınması için elverişli bir ortam oluşturacaktır” diyor.
Böylelikle Türkiye dahil olmak üzere Türk Konseyi Üye Ülkeleri, Merkez Ulaştırma Koridoru’nda özellikle ulaştırma ve lojistik sektörlerinde ciddi bir avantaj elde edecekler. Tabi bunun için Türk Konseyi’nin daha fazla desteklenmesi ve harekete geçirilmesi gerekiyor.