15 Temmuz’un tarihsel arka planı
.
15 Temmuz hain darbe girişiminin temel dayanaklarını, paralel devlet yapılanmalarının nasıl meydana geldiğini ve neler yapılması gerektiğini gazetemizin bugünkü özel ekinde ortaya koymaya çalıştım. Anlaşılıyor ki demokrasi ve sivil siyasetteki boşluk, hukukun gölgelenmesi ve “kutsal devlet” modeli altında gizlenen bir takım hedefler böylesi çağdışı yöntemleri besliyor.
Devletin yönetsel unsuru olan siyasal iktidarın ve onunla ilişkili bürokratik mekanizmanın HUKUK-LİYAKAT-DEMOKRATİK SİYASET zemininin dışına çıkması devlet içerisindeki yapılanmalara alan açıyor.
Gelinen aşamada ülkemizi hak ettiği konuma taşımak adına BATAKLIĞIN kurutulması vazgeçilmez bir hedef olarak karşımızda duruyor.
Ancak Türkiye’nin iç ve dış tehditlerle yüzleşmeye devam edeceğini gösteren tarihsel bir arka planla karşı karşıyayız. Tarihin sunduğu gerçekler ilk ve son olmayacak DIŞ DESTEKLİ, sistematik bir saldırının Türk topraklarına yöneltildiğini işaret ediyor.
Anadolu’da var olma mücadelesi
Anadolu’nun verimli arazileri, doğal kaynakları, geçiş yollarındaki üstünlüğü ve meydana getirdiği medeniyet havzası tarih boyunca paylaşım mücadelelerinin hedefi olmuştur. Her ne kadar Hristiyan-Müslüman karşıtlığı öne çıksa da Türklerin Anadolu’ya hakim olmasından önce de Katolik Batı ile Ortodoks Bizans arasında “Kim hükmedecek?” savaşları yaşanmıştır. Yani bu topraklar üzerindeki emeller yeni olmadığı gibi son da bulmayacaktır.
Bilhassa Türklerin Anadolu’nun kapılarını aralayışı ve Rumeli/Avrupa topraklarına yaklaşması “Batı” bloğunun bin yıllık planlar zincirini gün yüzüne çıkarmıştır. Bu süreçte Batı’nın Anadolu’ya, başka bir ifadeyle bugünkü Türkiye topraklarına yönelik saldırıları iki dönem halinde cereyan etmiştir. 17.Yüzyıla kadar Türklerin Anadolu’ya girmesini ve Avrupa’ya geçerek Hristiyanlara hükmetmesini önlemek; 17.Yüzyıldan bugüne kadar da Türkleri ANADOLU’DAN ÇIKARMAK veya devleti zayıf düşürebilmek için farklı parçalama yöntemlerini hayata geçirmek. Dolayısıyla bir değil farklı görünümde pek çok HAÇLI SEFERİNDEN söz edilebilir.
Son yüzyıla gelindiğinde ise saldırıların temel aracı Anadolu toprakları üzerindeki azınlıklar ve etnik unsurların kaşınması olmuştur. Başta İngiltere, Rusya, Fransa, Yunanistan ve diğerleri BÖL-PARÇALA-YÖNET siyasetinin farklı zamanlarda farklı yüzleri olarak tarih sahnesindeki yerlerini almışlardır.
Bu açıdan 15 Temmuz’un önünü arkasını irdelerken yalnızca bir çıkar çatışmasına odaklamak BÜYÜK FOTOĞRAFTAN uzak kalmamıza sebep olacaktır.
Askeri olmazsa ekonomik savaş
Atatürk Araştırma Merkezi’nin “Arşiv Belgeleri Işığında Pontus Meselesi ” adlı çalışmasında bugüne ışık tutacak kimi yöntemler dikkat çeker. Örneğin Yunanlılar 1922’de Anadolu’daki Rumların kurtarılması bahanesini dünyaya yaymak isterken savaş malzemelerinin bir yerde toplanmasını istemiş fakat bu amaçla halka yaptığı çağrı süresine uymayarak öncesinde bombardımana başlamıştır. Hedeflenen şey bombalamada Rumların da ölmesini sağlamak ve olayı dünyaya duyurarak KURTARICI ROLÜNE soyunmaktır. Bunu yaparken bugün olduğu gibi Türk coğrafyasında vücut bulan ORDU-MİLLET anlayışı tahrip edilmek istenmiştir. Aynı tarihlerde bir başka hedefleri ise TBMM’nin ekonomik olarak çökertilmesidir. Bu sebeple çalışabilir nüfusa yönelik ciddi faaliyetler yürütülmüştür.
Tüm bunlar göz önüne alındığında 15 Temmuz’u hazırlayan koşulları ve sonrasındaki artçı saldırıları bir bütün halinde irdelemek lazımdır. Özellikle güneyimizde inşa edilmek istenen sözde devlete ve KKTC’ye yönelik OYUN PLANLARI bu fotoğraftan ayrı düşünülemez.