Profesyonel ordu zamanı
Demokrasi ifade özgürlüğünün sınır tanımadığı rejimdir.
Hiç bir yasal özgürlük, savunabilir her türden hak, “ayıptır, yasaktır” uyarısına takılmadan yaşanabilir ve tartışılabilir.
Bakın şu dönemde ülkemiz adeta bir ateş çemberi içindedir.
Bir kaza, yanlış bir adım Türkiye’nın doksan yıllık barış sürecini durdurabilir.
Böyle bir risk yaşanırken akla gelebilecek en uçuk istek bedelli askerliktir.
Düşünün... Tanrı korusun vatan genç evlâtlarından hayatlarıyla ilgili fedakârlık isterken bir kısmından sadece para isteyecektir.
Evet, bedelli askerlik yasasını beklediği tahmin edilen mükelleflerin neredeyse bir milyona dayandığı, bu gençleri askere çağırmanın vicdanlı ve mantıklı bir karar olmayacağı inkâr edilmemeli.
Ama o zaman şu soru akla geliyor:
Siyasetçilerin mantığı ve vicdanı yok mu?
Eğer korkulan olur da bedellileri muhtemel bir savaşın dışında tutacak kararı askerler “kabul edilemez” saydıkları halde sivil siyasetçilere uyarak nasıl ve hangi gerekçe ile savunmaya başlayabilirler?
Bunun tek cevabı vardır;
Seçim!..
Ödülü oy olan yarış ve çatışmalarda siyasetçiler adaletten bu kadar sapmayı göze alabilmektedir.
Kimse yeni başkanlık sarayının ve Cumhurbaşkanı için yapılan lüks uçak alımlarının insaftan sapma yarattığını söylemeye kalkmasın.
Genelkurmay’ın açıklaması, riskli sonuçların doğabileceğini söylüyor:
“Kışlalarda görev boşluğu doğabilir ve genç askerler psikolojik olarak etkilenir.”
Bedelli isteği sık tekrarlanır hale geldi. Siyasi çıkar malzemesi oldu.
Artık buna köklü bir çözüm gerekiyor.
Kimse kaygılanmasın, milyarlık saraylar yapan bir devletin paralı asker bakmaktan, profesyonel ordu beslemekten korkusu olamaz!
Rezaletin son perdesi
Özel mahkemelerin yarattığı yargı rezaletleri birer birer çöküyor.
Son haber dün geldi; Eskişehir’de Gezi Parkı eylemlerine katıldıkları için yargılanan 173 sanık beraat kararı ile özgürlüklerine kavuştu..
Savcı bu kişileri görevden alıkoyma, hakaret, kamu malına zarar verme, kanuna aykırı topantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemekle suçlamıştı.
Özel yargılama rezaletine son veren iradenin mahkemesi, suçlama gerekçesini aklanma nedeni olarak gördü..
Sanıkların eylemlerini ifade özgürlüğü saydı!