Uzanlar’ın şahitliğine Türkiye itiraz etti ICSID reddetti
.
Türkiye’yi 20 milyar doların üzerinde tazminat yükü ile karşı karşıya bırakma riski olan Libananco davasında sona yaklaşılırken, Türkiye’nin savunma cephesinde işler iyi gitmiyor.
Davaya bakan International Centre for Settlement of Investment Disputes’ın (ICSID) 18 Aralık tarihinde, Cem Uzan’ı ve 6.5 yıldan fazla bir süredir kaçak yaşayan Hakan Uzan’ı Paris’te süren dava ile ilgili olarak dinleme kararı aldığını yazmıştım. Cem Uzan hadi neyse de Interpol tarafından aranan Hakan Uzan’ın Paris’te ortaya çıkacak olma ihtimali hakikaten heyecan verici.
Hakan Uzan’ın ortaya çıkıp çıkamayacağı tartışıla dursun, Türk tarafı bir hamle yaparak hem Hakan Uzan’ın hem de Cem Uzan’ın bu davada şahit olarak dinlenmesi yönündeki 18 Aralık tarihli ICSID kararına itiraz etti, işini sağlama almaya çalıştı. Çok yoğun bir yazışma trafiği ile 23 Mart’ta gerçekleşecek bu olası randevunun önüne geçilmek istendi.
Ancak ICSID, 27 Ocak 2010 tarihinde bir karar daha verdi ve 18 Aralık tarihli kararının kesin olduğunu, 23-25 Mart tarihlerinde hem Cem Uzan’ın hem de Hakan Uzan’ın şahit olarak Paris’te dinleneceğini tekrarladı. Hakan Uzan ’a bir özel seyahat belgesi verilecek ve Hakan Uzan Paris’te elini kolunu sallaya sallaya Dünya Bankası merkez ofisine gelerek ifade verebilecek.
Cem Uzan ya da Hakan Uzan’ın Libananco davasında şahit olarak dinlenecek olması elbette “Mahkeme süreci Türkiye aleyhine seyrediyor. Türkiye bu işin sonunda zararlı çıkacak” şeklinde yorumlanamaz.
Henüz ortada kazanılmış ya da kaybedilmiş bir dava süreci yok. Ancak Uzan cephesinde bu tür gelişmelerin büyük sevinç yarattığı ve kavgaya sonuna kadar devam azmi verdiği kesin.
Uzan cephesi, Hakan Uzan’ın 23 Mart’ta Paris randevusunu da iple çekiyor ve bir şova dönüştürmeye hazırlanıyor.
Hakan Uzan’ın orada olabileceğini benim aklım hâlâ kesmiyor ancak Uzan cephesi bu konuda çok kesin konuşuyor.
Nihayetinde 23 Mart’a çok da fazla bir süre kalmadı. Bekleyip göreceğiz.
Kimbilir belki Cem Uzan gibi Hakan Uzan’ın da Paris’te Eyfel manzaralı bir karede, sabah sporu yaparken fotoğrafını çekebiliriz.
Uzan cephesinin bir diğer iddiası ise tüm bu gelişmeler olurken Türk tarafının yeniden Cem Uzan ile temas etmek için uğraşlarını artırdığı yönünde.
Uzan cephesinden belirli aralıklarla “Türk tarafı bir tazminat konusunda anlaşalım ve karşılığında sen de bu davadan vazgeç mesajı iletiyor. Araya aracılar koyuyor” haberleri geliyor.
Bu iddialar ne kadar doğru, gerçekten Türk Hükümeti dava süreci devam ederken bir yandan da “3-5 verelim şu işi kapatalım” mesajarı iletiyor mu ondan da tam emin değilim.
Fotoğrafın bütününe bakınca adil olanın, Libananco adlı kağıt üzerindeki şirketin tazminat talebinin reddi kararının alınması olacağı görüşüne ben de katılıyorum.
Ancak 2003 yılında, İmar Bankası’ndaki yolsuzlukları Vatan Gazetesi’nde “Çifte kayıt, çifte hortum” manşeti ile duyurduğum için Uzanlar tarafından mahkemeye verilmiş ve davayı da ne ilginçtir ki, sanki çifte kayıt ve çifte hortum yapıldığı tescillenmemiş, iftira atmış, yalan yazmışım gibi gibi kaybetmiş biri olarak da uyarıyorum.
Uzanlar hukuk sürecine çok hakimler. Bir avukat ordusu ile çalışıyorlar ve uluslararası arenada Türkiye’yi mahkum ettirmeleri, beni mahkum ettirmeleri kadar kolay olabilir.