Söylüyoruz duymazdan geliyorlar
.
Yılın son günü “CHP’nin ekonomi kurmayları ne iş yapar” diye sormuştum. Çünkü Türkiye’nin borçları ve büyüme performansı ile ilgili olarak yaratılmak istenen algı gerçeklerle tam örtüşmüyor, muhalefetin sesi sanki çıkmıyordu.
Hazine Müsteşarlığı da yapan CHP’li Faik Öztrak aradı. Türkiye ekonomisinin gerçek tablosunu her fırsatta ortaya koyduklarından, ancak medyada yeterince yer bulamadıklarından şikayetçiydi.
Sesleri gür çıkmıyor olabilir. Tonlamaları Başbakan Erdoğan’ın ki gibi başarılı olmayabilir.
Sakin sakin, esip gürlemeden de söylenip okunsa ilgi çekebilecek bazı kıyaslamalar yapmış, bana da gönderdi.
Hiç yorumsuz sadece rakamları incelemekte fayda var...
AKP, kendinden önceki hükümetlerin kullandığı paranın 2 katından fazla para kullandı.
Çok partili yaşama geçilen 1946’dan, 2002’ye kadar tüm iktidarlar:
- 95 milyar dolar iç borç,
- 130 milyar dolar dış borç,
- 8 milyar dolarlık özelleştirme,
n 542 milyar dolarlık vergi geliri olmak üzere toplam 775 milyar dolar para kullandı.
AKP iktidarı ise:
- 133 milyar dolar iç borç (2013’ün ilk yarısı itibarıyla)
- 238 milyar dolar dış borç (2013’ün ilk yarısı itibarıyla)
- 50.5 milyar dolarlık özelleştirme geliri (2013-Kasım itibarıyla),
- 1 trilyon 257 milyar dolar vergi geliri olmak üzere (Ekim 2013 itibarıyla)
Toplam 1 trilyon 678 milyar dolar para kullandı.
1946’dan 2003’e kadar Türkiye’nin ortalama büyüme hızı % 5.1 oldu.
- AKP’nin iktidar olduğu 2003-2013 arasındaki ortalama büyüme hızı ise % 4,8.
Buna karşılık aynı ligde olduğumuz ekonomiler % 6.4 ortalama büyüme sağladı.
TL’nin değerindeki şişme ve enflasyondan kaynaklanan makyaj silinince, Türkiye’de dolar cinsinden gerçek gelir artışı son 10 yılda (2002-2012) 3 kat değil 1,62 kat çıkıyor. Kişi başına gelir artışı da 1,43 kat .
En büyük bela cari açık
1950-2002 arasında Türkiye’nin verdiği toplam cari açık 43.7 milyar dolardı.
Bu yılın sadece ilk 9 ayında verilen cari açık 49 milyar dolar.
2002 yılında 185 ülke içinde Türkiye; en fazla cari açık veren 40’ıncı ekonomi idi.
2013’te 185 ülke içinde en fazla cari açık veren 5’inci ekonomi oldu.
Sıcak paraya yaslanan politikalarla birlikte 2002 yılında imalat sanayinde 100 dolarlık imalat yapmak için 27 dolar ithalat yapılırken, 2007’de bu 39 dolara, 2012’de ise 43 dolara çıktı.
11 yılda ailelerin bankalara olan borcu 5.424 kat arttı.
İşte madalyonun diğer yüzü.
Zaten bu tablo nedeniyle, 22 Mayıs’ta Ben Bernanke, “Para musluklarını kısacağım” dediğinde, daha geçtiğimiz yıl Türkiye’ye alkış tutan OECD, IMF, Dünya Bankası gibi pek çok uluslararası kuruluş Türkiye’yi en kırılgan ülke listesinin başına koymamış mıydı?
2013 pek çok sebepten dolayı hatırlamak istemeyeceğimiz, tatsızlıkların çok olduğu kötü bir yıl oldu.
Umarım 2014 de sonu 13’le biten bu yıla ayak uydurmaz.
Herkese iyi seneler.