Sanat evi gibi otelini Kapadokya’ya taşıyor İstanbul’da da yer arıyor
.
İçinde otel değerinden daha pahalı onlarca sanat eserini barındıran Bodrum Torba’daki Casa Dell’Arte butik oteli Kapadokya’ya ve İstanbul’a da geliyor. Bu arada Casa Dell’Arte Torba’nın mutfağı da Taksim Sıraselviler’de Michelin yıldızı almaya aday mönüler hazırlayan Mimolet’e ve Antakya yerel mutfağı ile Asmalı Mescit’te meşhur Antiochia’ya emanet edildi.
Otomotiv yan sanayi kuruluşu Farplas ile tanınan Fark Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Büyükkuşoğlu eşi ile birlikte yıllarca sanat eseri topladı.
Bodrum Torba’da kendilerine deniz kıyısında bir ev satın almışlardı. Denize sıfır evin kocaman bir de bahçesi vardı. ABD’de bir dönem fon yöneticiliği de yapan kızları Farplas Yönetim Kurulu Üyesi Ahu Büyükkuşoğlu Serter’in isteğiyle oraya bir butik otel yapma kararı alındı.
“Bir koleksiyon saklandıkça değil, paylaşıldıkça değerlenir” diyerek her parçası 30 yıldan fazla bir sürede tek tek toplanan aile koleksiyonunun büyük bölümünü Bodrum Torba’da faaliyete geçirdikleri otelin girişinden itibaren başlayarak tüm odalarına yerleştirdiler. Sanat eserleri otelin misafirlerine adeta armağan edildi.
Henüz 5 yıllık geçmişi olan 12 odalı Casa Dell’Arte, yani Sanat Evi Oteli işte böyle çıktı ortaya. Oteldeki tabloların ederi, otelin yatırım değerini aşıyor. Butik otelin ünü, hiç pazarlama faaliyeti yapmadığı, seyahat acentalarının listesinde yer almadığı halde kulaktan kulağa yayıldı. Lüks ama sakin tatil arayan dünya zenginlerinin listesine girdi.
Ahu Büyükkuşoğlu Serter, Casa Dell’Arte’yi bir zincir haline getirmek için kolları sıvadıklarını söyledi. İstanbul Balat bölgesinde çok yer aranmış ancak henüz bulunamamış. Ancak Kapadokya’da Mustafapaşa’da 55 dönümlük bir arazi otel yapılmak üzere alınmış. Şimdi oraya 20-30 milyon dolarlık bir yatırımla Bodrum-Torba’daki otelin konseptine yakın bir otel inşa edilecek.
Torba’daki otele daha çok sanatsever yabancılar geliyor. Kapadokya’da da öncelik yabancılarda olacak. Ancak Kayserili bir aile olan Büyükkuşoğlu Ailesi’nin bir başka planı daha var. “Kapadokya, Kayseri’nin Sapancası olabilir. Kayseri’de son yıllarda önemli miktarda sermaye birikimi oldu. Ancak bu paranın harcanabileceği yakın çevrede çok fazla seçenek yok. Biz burada hemşehrilerimize de hizmet vermek istiyoruz” dedi Serter. Ahu Büyükkuşoğlu Serter, ayrıca bir başka hayalini de paylaştı:
“İçinde atların olduğu cennet bir yer yapmak istiyoruz. Burası çok ünlü bir yazara ilham da versin. Gelsin bir kitabını burada yazsın.”
İstanbul’daki otel yatırımı ile ilgili olarak da şöyle konuştu:
-Tarihi yarımadada Casa Dell’Arte markasıyla bir otelimiz olmasını çok istiyoruz. Ancak hemen yer bulmak kolay değil. Araştırmalarımız devam ediyor.
Akla bir soru takılıyor ister istemez. Torba’daki otelin ederinden daha fazla sanat eserinin bulunması acaba çalınma riski yaratıyor mu?
Serter şöyle yanıtladı:
-Bir keresinde odalardan birindeki tablolarda eksik farkettim. Bir Mehmet Güleryüz eseri yoktu. Aklıma tabii ki ilk önce çalınmış olabileceği geldi. Korktum. Sonra babamın kaldırttığını öğrenince rahatladım. Çok üst düzey ve sanata önem veren bir müşteri kitlemiz var. Çalınma olayı yaşanmasını açıkcası beklemiyorum. Burada sadece kendi eserlerimiz de yok ayrıca. Bazen çağdaş sanatçılar gelip galeri haline getirdiğimiz büyük havuzun iki yanını sergi alanı gibi kullanıyorlar. Hem eserleri sergileniyor hem de satış yapılıyor. Biz de yeni sanatçıların gelişimini desteklemek için bu satışlardan galeri mantığı ile küçük bir pay alıyoruz. Bu yolla gelişme potansiyeli olan sanatçılara sanıyorum 60 bin euronun üzerinde desteğimiz oldu.”
Bu arada Ahu Büyükkuşoğlu Serter aile koleksiyonundaki eserlerin bir bölümünün de Londra’da tutulduğuna zaman zaman kısa periyodlarla otele getirip sergilediklerine dikkat çekiyor. Bunun yüzde 18’lik KDV’den kaynaklandığına dikkat çekiyor ve bu yüksek verginin sanat yatırımlarının önünde büyük bir engel olduğunun da altını çiziyor:
-Başta ABD olmak üzere birçok batı ülkesinde tablo satışında KDV yüzde 3-4 dolayında. Bizde ise yüzde 18. Bu, 1 milyon dolarlık tabloya 200 bin dolara yakın vergi ödemek anlamına geliyor. Bu vergi yükü bize ve pek çok sanatsevere fazla geliyor. Bu nedenle bazı tabloları Londra’da tutmayı yeğledik. Zaman zaman sergilemeye getirip, geri götürüyoruz.
Mutfakta Batı ile Doğu’nun tatlı sert rekabeti olacak
Murat Bozok, Taksim Sıraselviler’deki Mimolet restoranın sahibi. Kendisinden hararetle Türkiye’ye bir Michelin yıldızı getirmesini bekliyoruz.
CASA Dell’Arte’yi yöneten Ahu Büyükkuşoğlu Serter, 3 ay önce doğum için ABD’deyken Farplas’ın Genel Müdürü Ali Rıza Aktay’dan bir telefon alıyor. Mimolet’e yabancı konuklarını götürdüğünü mutfağı ile ilgili inanılmaz olumlu tepkiler aldığını belirtiyor ve ekliyor “Siz Casa Dell’Arte’de farklı lezzetler arıyordunuz. Mimolet işbirliği için bana göre çok doğru bir adres. Belki işbirliği yapmayı düşünürsünüz.”
Ahu Serter, ABD dönüşü Mimolet’in ortağı ve şefi Murat Bozok’la görüşüp teklifini yapıyor. Bozok, otelde iki farklı restoranın hizmet verebileceğini öğrenince kendi önerisini de ortaya koyuyor ve “Ben bir tarafta Ege yemekleri yapayım, bir tarafta da Antakya yemekleriyle ünlü Antiochia’nın sahibi Jale Balcı’yı bu projeye dahil edelim” diyor.
Taraflar biraraya geliyor ve Bodrum Torba’da bir iskelede Ege Mimolet, bir iskelede Antakyalı Antiochia’nın olacağı konsept ortaya çıkıyor.
Murat Bozok bu tatlı rekabetten her üç tarafın da kazançlı çıkacağından, müşterilerin de keyif alacağından emin. Restoranlar sadece otel müşterilerine değil, tüm Bodrum tatilcilerine hizmet verecek. Bozok yapacaklarını şöyle aktardı:
“ABD’de şu aralar çok moda olan bir 100 mil diyeti var. Biz de sadece Ege’den elde edeceğimiz malzeme ile bir mutfak yapacağız. Bir pergel alın, Bodrum merkezli, 160 kilometrelik bir daire çizin. Bu bölgeden elde edilecek malzemelerle bir mönü oluşturacağız. Jale Hanım ile de çok hoş bir rekabet içinde olacağız. New York Times’da Mimolet ile ilgili bir yazı çıkacaktı. Sırf ben olacağım sanıyorum bir baktım sayfanın yarısını da Jale Hanım’ın Antiochia’sına ayırmışlar. Önce kıskandım ancak merak de ettim. Gittiğimde New York Times’ın haklı olduğunu anladım. Yerelde en iyisini yapıyorlar. Burada Jale Hanım ile çok hoş bir rekabet içinde olacağız. Otellerde konukların yemeklerden yaşadığı mutsuzluğa çare olarak iyi bir alternatif yaratmak istiyoruz.
Dünyada yayılıyor
Casa Dell’Arte ile Mimolet ve Antiochia’nın gelir ortaklığına dayalı bir anlaşması var. Türkiye, turizmde bir yandan kimilerinin yakındığı “herşey dahil” yöntemini sürdürürken, zengin müşteriye hitap edenler ise farklı seçenekler ortaya koymaya çalışıyor. Ahu Serter mutfağın da pek çok iş gibi otellerde outsource edilmeye başladığını bunun özellikle New York’daki business otellerde yaygınlaştığına dikkat çekiyor.
TMSF’den alınan deponun izni 10 yılda çıkmaz mı?
AHU Büyükkuşoğlu Serter, babası Yunus Büyükkuşoğlu’nun Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’ndan (TMSF) aldığı Haliç’teki Tekel deposu konusunda yaşadıkları sıkıntıya da dikkat çekti. 1.500 metrekarelik deponun aradan geçen 10 yıla rağmen izinlerinin bir türlü çıkmadığını ifade eden Serter, “Orada uyuyan değil yaşayan bir müze yapmak babamın en büyük hayali. Ancak yeri satan devlet olduğu halde, gerekli izinleri 10 yıldır alabilmiş değiliz. Bu bizi çok üzüyor” diye konuştu.