Rambo var, ‘rambo’ var
.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın Edirne’de geçen hafta sonu yaptığı konuşma bir anlamda dolara set çeken bir konuşmaydı.
Pazartesi günü dolar 1.90 TL’yi aşınca konuşma zamanı bitti, aksiyon zamanı geldi.
Ne gariptir ki, aslında tüm ekonomi yönetimi ve siyasi irade, kısa süre öncesine kadar kurun bir miktar artmasını yani TL’nin değerinin biraz düşmesini istiyordu.
Başbakan Erdoğan, Temmuz ayının başında “Hiç endişe etmeyin, rahat olun inşallah son çeyreğe cari açıkta çok farklı gireceğimizi göreceksiniz” mesajı vermişti. Aslında bu mesajı doğru okuyanlar çok kısa vadede yapılabilecek tek şeyin TL’nin değer kaybına izin verilerek ihracatın desteklenmesi, ithalatın da frenlenmesi olacağını, kısa vadede başka bir mucizenin gerçekleşmesinin mümkün olamayacağını biliyordu.
Sonrasında evdeki hesap çarşıya uymadı. S&P’nin ABD’nin notunu düşürmesi ile başlayan, Avrupa’nın Yunanistan ile ilgili bir türlü karar verememesi ile devam eden süreçte yabancılar gelişmekte olan ülkelerden hızla çıkmaya başladılar.
Biz yılın ilk yarısında kontrollü olarak sıcak parayı kovmaya çalışırken, bir anda ‘Durun gitmeyin’ noktasına geliverdik.
Yabancıların 40 milyar doların üzerinde DİBS’i yani devlet iç borçlanma senedi vardı. DİBS’ler bugün geldiğimiz noktada 35 milyar doların biraz üzerinde 35.3 milyar dolar seviyesinde. Sadece son bir haftada, piyasa fiyatı değişimi ve kur farkından arındırılmış olarak yurtdışında yerleşiklerin sattığı DİBS miktarı 646 milyon dolar oldu.
Şimdi gelelim kritik soruya...
Merkez Bankası 2 gündür hakikaten eşi benzeri görülmemiş hareketlerle doları dövüyor. Sağlı sollu yumruklarla nakavt etmeye çalışıyor.
Çalışıyor da acaba nakavt edebiliyor mu?
1.90 TL seviyesinden onca müdahaleye, 1.3 milyar dolarlık tarihi rekor boyutta satış ihalelerine rağmen geldiğimiz noktada sadece 1.85 TL’yi görmek acaba ne kadar tatminkar...
Üstelik bu inişte sadece Merkez’in çabasının olmadığını başka faktörlerin de bu müdahalelere yardımcı olduğunu gözardı etmemek lazım.
Salı sabahına piyasalar Financial Times’ın güzel haberi ile uyanmıştı. Avrupalı bankalara sermaye enjekte edileceği haberi, piyasalara pazartesi günü çöken karamsar havayı dağıtmıştı.
Dün de iyi haberler gelmeye devam etti. İngiltere’nin varlık alım miktarını 75 milyar sterlin daha artırması gibi...
Demek istediğim, Merkez Bankası’nın iki günde çok hızlı cephane boşaltmasına rağmen dolarda gelebildiğimiz seviye beni ürkütüyor. Konuştuğum bazı bankacılar da benzer endişeyi taşıyor.
Bu kadar aksiyona, konjonktürün yardımına rağmen dolardaki düşüş sadece 5 kuruş.
Devamı gelirse ne alâ.
Ancak dünya piyasalarında bozulmayı beraberinde getirecek olası bir kötü haber sonrası bir daha 1.90 TL’ler denenir ve kırılırsa psikolojik travma çok büyük olur. Merkez’in cephane tükettiği bir ortamda o zaman 2 liralık doları görürüz.
Başçı’nın radikal, Rambovari hareketlerini izliyoruz.
Ancak dolar-TL ilişkisine baktığımızda, ortada Sylvester Stallone’nin temsil ettiği Rambo ile Fenerbahçeli Okan Güler’in temsil ettiği Rambo arasındaki fark kadar bir risk olduğunu görüyoruz.
Sevgili Grafiker arkadaşımız Cengiz Yılmaz, çok başarılı bir Rambo Erdem Başçı illüstrasyonu yaptı. Umarım gelişmeler Okan Güler tadında bir Rambo illüstrasyonu yapmasını gerektirmez.