Libananco davasında ‘küsme’ lüksü var mı?
.
TÜRKİYE’Yİ 21 milyar dolarlık tazminat külfeti ile karşı karşıya bırakma riski olan Libananco davasının 23 Mart’ta Paris’te başlayacak duruşmalarına Türk tarafını savunan Fresfields avukatları katılmama kararı aldı
Libananco davasında önemli hafta geldi çattı. Gelişmeleri yakından takip edenler, 21 milyar dolarlık tazminatı içeren davaya bakan International Centre for Settlement of Investment Disputes’ın (ICSID) Cem Uzan’ı ve 6.5 yıldan fazla bir süredir kaçak yaşayan Hakan Uzan’ı süren dava ile ilgili olarak Paris’te dinleme kararı aldığını biliyor.
Cem Uzan’ın yanısıra, neredeyse 7 yıla yakın bir süredir kırmızı bülten ile aranan Hakan Uzan da 23-25 Mart tarihleri arasında Paris’te ortaya çıkacak ve ifade verecek. Interpol tarafından kırmızı bülten ile aranan Hakan Uzan’ın yakalanma riski olmaksızın güvenli bir şekilde ifade verebilmek için Dünya Bankası’ndan çok özel bir geçici izin aldığını yazmıştım.
Türkiye tarafı, bu söz konusu geçici izni ortadan kaldırabilmek için çok çaba sarfetti ancak başarılı olamadı. Başarılı olamayınca da Türk tarafında 23-25 Mart tarihli duruşmaları boykot etme düşüncesi ağır basmaya başladı.
Duruşma öncesinde Tahkim Heyeti’ne gönderilen listede davayı en başından bu yana Fresfields Bruckhaus Deringer LLP adına temsil eden Jan Paulsson ile Lucy Reed’in isimleri yer almadı.
Bu isimler davada kilit isimler. Türkiye’nin Libananco davasındaki şu ana kadar tüm evraklarına imza atan Lucy Reed’in davaya katılmaması büyük bir sürpriz oldu.
Davanın bu çok kritik aşamasında böyle bir gelişme yaşanması oldukça düşündürücü.
Söz konusu isimlerin davada yer almayacak olması, Hakan Uzan’a özel izin verilmesine bir tepki mi değil mi tam bilinmiyor. İşin ilginç yanı Jan Paulsson, Paris’te yaşayan bir avukat. Yani bu davaya katılmaması tam bir sürpriz sayılıyor.
Söz konusu davaya Fresfields avukatlarının katılmaması bir boykotu mu yoksa Türk savunmasındaki çatlağı mı ifade ediyor?
Bana göre ikinci ihtimal daha yüksek.
Zira şayet bir boykot olacaksa bunu ABD’li avukatlık bürosundan değil, Aydın Coşar Hukuk Bürosu’ndan beklemek daha makul olurdu.
Nitekim Paris’teki davada Enerji Bakanlığı’nı alt seviyede bir memur temsil edecek.
Fresfields avukatlarının gelmemesi dahil olmak üzere bu saydıklarımı davanın seyri ile ilgili umutsuzluğa kapılıp sorumluluktan kaçma emareleri olarak görenler de var.
Sonuçta Hakan Uzan için İnterpol kararı çıkartan Türk tarafıydı.
“O’nu ölü ya da diri Türkiye’ye getireceğiz” diyen de bu hükümetin bir bakanıydı.
Ölü ya da diri getirilme sözü verilen Hakan Uzan şimdi elini kolunu sallaya sallaya Paris’te ortaya çıkacak ve kimse ona dokunamayacak.
Davaya katılmama sebebi sorumluluktan kaçma, davayı bırakma veya savunma cephesinde görüş ayrılığı ise yapacak bir şey yok.
Ancak bu konuda bir telkinde bulunulmuş ve Ankara, ICSID’ın Hakan Uzan kararı ile ilgili hoşnutsuzluğunu belli etmek üzere davanın bu aşamasına kayıtsız kalınmasını istemişse ortada ciddi bir tehlike var demektir.
21 milyar dolarlık çok ciddi bir tazminat riskinden sözediyoruz.
Cem Uzan ve Hakan Uzan, Tahkim Heyeti’nin 3 üyesinin karşısına çıkacak ve savunma makamı olmaksızın diledikleri gibi konuşacaklar.
Davada Türkiye’nin tezlerini savunacak, Uzan kardeşlerin yazdıkları senaryoya itiraz edecek bir kişi bile olmayacak.
Büyük tehlike...
Türkiye’nin bu dava sürecinde Tahkim Heyeti’ne karşı küsme, tavır yapma gibi bir lüksü asla olamaz, olmamalı.
Sonuçları çok ağır olabilir, bedelini bütün Türkiye olarak biz ödemek zorunda kalırız.