Kayra, Paris’te Michelin yıldızlı menüye girdi, tatilde içilenin Türk şarabı olmadığını kanıtladı
.
En iddialıları da dahil turistik otellerde içtiği sirke kıvamındaki şarabı ‘Türk şarabı’ olarak tanıyan Fransızlar, bu topraklarda çok kaliteli şarap üretilebileceğine Kayra ile tanık oldu. Kayra’nın Imperial Shiraz ve Buzbağ Rezerv’i Paris’in en ünlü restoranlarına girdi
Mey İçki’nin CEO’su Galip Yorgancıoğlu’ndan Mayıs’ın ilk haftası bir telefon aldım. ”Haziran’ın 22’sinde aman kimselere söz verme, küçük bir grup Paris’e gideceğiz. Size çok hoş bir sürprizimiz var” dedi. 1.5 ay öncesinden randevulaşmak çok alışık olduğum bir durum değil. “Türk şarapçılığı için çok önemli gördüğümüz bir gelişmeyi sizlerle paylaşmak istiyorum” diye ekledi ancak ayrıntı vermedi. Ziyareti sebebimizi davet mektubunu aldığımda anladım. Dünyaca ünlü Michelin yıldızlı Fransız restoranlarında artık Türk şarabı da menülere girmişti. Kayra Imperial bunu başarmıştı. Tatillerini Türkiye’de geçiren ve herşey dahil sistemli otellere gelen turiste sirke kıvamında şarap sunan ve ne yazık ki Türkiye’nin şarapçılıktaki imajını bozan turizmcilere rağmen bu başarının gelmesi çok önemli.
Şarap ayrı bir ritüeli olan üzerine günlerce konuşulabilecek bir içki. Anadolu, Mezopotamya üzümün ortaya çıktığı ilk şarabın yapıldığı topraklar. İlk şarabı yapan bu topraklar, en iyi şarabı da yapabilecek zenginliğe sahip. Kayra bu potansiyeli ortaya çıkaran, kaliteli Türk şarapçılığına yaptığı yatırımlarla ve sabırla büyük destek veren bir şirket olarak her türlü övgüyü hakediyor.
Hürriyet Yazarı Ertuğrul Özkök, Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Tayfun Devecioğlu, Milliyet Başyazarı Güneri Cıvaoğlu, Hürriyet Ekonomi Müdürü Vahap Munyar ile birlikte Table de Joel Robuchon ve Bistrot du Sommalier adında, Michelin yıldızlı iki restoranda menülerde Türk şarabını görmenin keyfini yaşadık.
Fransız, İtalyan, Kaliforniya, Avustralya, son dönemde moda olan Arjantin şaraplarının yanı sıra menüde La Turqie: Buzbağ Elazığ ve Kayra Imperial Denizli de var.
Biz soruyoruz, Galip Yorgancıoğlu cevap veriyor:
* Buralara girebilmek sanırım zorlu bir süreç gerektiriyor?
Daha önce Londra’da Fat Duck başta olmak üzere bazı ünlü restoranların listesine girmiştik. Şimdi bir adım daha attık ve aynı şeyi Paris’te başardık. Hakikaten zor bir süreç. Şimdi hedefimde New York var. Geçtiğimiz günlerde New York’a gittim. Çok ünlü bir restoran var. Kesinleşmeden adını vermek istemiyorum. İçeri girdim. Elimde iki şişe şarap. ‘Ben Türkiye’den geliyorum. Türkiye’nin en büyük şarap üreticilerinden biriyim. İddialıyım. Şaraplarımın listenize girmesini istiyorum. Lütfen tadın’ dedim. Amacımız 3-5 kasa şarap satıp para kazanmak değil. Türkiye’de, şarabın doğduğu topraklarda iyi şarap yapılabildiğini göstermek. Bunu başardığımız için çok mutluyum. Tadımlar iyi geçti. Hedefimiz Eylül ayında New York’un ünlü birkaç restoranına da Türk şarabını sokabilmek.
Bu arada söze Kayra Şarap Kategori Bölüm Müdürü Gözdem Gürbüzatik giriyor: “ABD’de önce FDA’dan izin alma süreci var ve bu oldukça uzun sürüyor. Bir yıldır bu işle uğraşıyoruz. İzinler tamam, şimdi sıra restoranları ikna edebilmekte.”
Yine soruyoruz Yorgancıoğlu’na:
* Kayra Imperial Türkiye’deki restoranlarda 300 liradan aşağı fiyata satılmıyor. Burada Michelin yıldızlı bir restoranda 65 euro, yani 125 TL civarında satılabiliyor. Bunun sebebi ne?
İhraç ederken üzerinde vergi yükü yok. Oysa Türkiye’de çok ağır bir vergi yükü var. Ancak tabii ki farkın tamamı vergi ile açıklanamaz. Türkiye’de ünlü restoranlar şarabın geliş fiyatını 2 hatta 3 ile çarparak satış fiyatını belirliyor.
Bu arada La table de Joel Robuchon’da müthiş lezzetli yemeklerle şarap eşleştirmesi yaparken masaya Fransız Chateau d’Yquem 1996 da geliyor. Güneri Cıvaoğlu, “Kayra Imperial Shiraz daha güzel. Ben onunla devam edeceğim” diyor ve tadımdan sonra d’Yquem’e bir daha elini sürmüyor. Karşılaştırma yapmak belki anlamlı değil ama Chateau d’Yquem’in listedeki fiyatı 1.020 euro.
Kör tadımla içiriyor, müşteri Türk şarabı olduğunu öğrenince çok şaşırıyor
‘Bu menüye gİrmek İçİn çok çalıştık’
Galip Yorgancıoğlu bu mönülere girebilmek için şarabın kalitesini çok yükseltmeleri gerektiğini, bunun için başta Daniel O’Donnell olmak üzere tüm Kayra ekibinin çok çalıştığını söylüyor.
BIstrot du Sommelier adından da anlaşılacağı gibi bir sommelier’e (tadımdan sunuma şarapla ilgili her konuda uzmanlaşmış kişi) ait. Ancak öyle herhangi bir sommelier değil. Restoranın sahibi dünya şampiyonu olmuş, 13 ‘sommelier’den biri Philippe Faubrac. En iyi ‘sommelier‘leri seçen jürinin bir üyesi. Londra’da Fat Duck’ın sommelier’i Türk İsa Bal’ı Avrupa birincisi seçen jüride yer aldığını söylüyor. Menüdeki Türk şarapları ile ilgili düşünceleri ise şöyle:
“Biz burada özel menülerle şarap sunuyoruz. Kör tadım yaptırırız. Servis ettiğimiz şarabın şişesini gizler müşteriye göstermeyiz. Müşterinin şarap ile ilgili düşüncesini aldıktan sonra şişeyi gösteririz. Kayra Imperial Shiraz ve Buzbağ Rezerv’i öncelikle Fransız şarabı zannediyorlar. Çok beğeniyorlar. Türk şarabı olduğunu öğrenince de inanılmaz şaşırıyorlar. Ancak zaten bizim amacımız burada müşterilere sürpriz ve yeni deneyim yaşatmak. Buraya gelen müşterilerin neredeyse tamamı Türk şarabını bilmiyor. Fikri yok. Başlangıçta onlara ‘Şimdi size Türk şarabı içireceğim’ desem ‘Nereden çıktı, Türkiye’de şarap var mı’ diyebilirler. Tadım toprağını öğrenince tam bir sürpriz oluyor.”