Faizle geçinen Ayşe teyzenin Mehmet amcanın işi çok zor
.
Bankaların mevduata verdiği faiz yüzde 8.5’e kadar geriledi. Vergiler çıkınca ele geçen net faiz yüzde 7.13’e iniyor. Türkiye’de özellikle yaşlılar arasında, 3-5 kuruşluk birikimini faizde değerlendirip 30 günü faiz geliriyle geçiren binlerce insan var. Bu insanlar köşeye sıkışmış vaziyette. “Enflasyon düşüyor, o yüzden faiz de düşüyor” deseniz de itirazları var. “Ben aldığım ekmeğin, tükettiğim elektriğin, yaktığım doğalgazın parasına bakarım. Onlar düşmedi ki arttı” diyorlar.
Bayram tatilinde aile büyüklerinin elini öpmeye gitmeden olmaz. Yaptığımız iş gazetede ekonomi sayfalarını yönetmek olunca, haliyle ziyaretlerde laf dönüyor dolaşıyor ’Ne olacak bu memleketin hali’ tadına geliyor. Seksenine merdiven dayamış bir teyzem var. Derdi büyük mü büyük. Anlattı ve benden yazmam için de söz aldı. “Yaz ki faizleri yükseltsinler. Biz de rahat nefes alalım” dedi. Bankada parası var. Eline geçen faizin kuşa dönmesinden şikayetçi.
Yaşlı teyzeme “Enflasyon düşüyor. Bak bu yılın enflasyonu yüzde 5.9 çıkacak. Enflasyonda 2011 yılına kadar artış beklenmiyor. 2011 hedefi bile yüzde 4.8 olarak belirlendi. Bu yüzden de faizler düşüyor. Merkez Bankası da ekonomiyi canlandırmak, tüketime hareket getirmek için düşük faiz politikasını benimsiyor. Enflasyonu tehdit olarak görmediği için de dünyada faiz indirimlerinde en cesur davranan merkez bankası oldu. Bu yüzden faizler çok hızlı geri geldi” demenin bir anlamı yok. Bu sözler bir kulağından giriyor diğerinden çıkıyor. (Zaten tek kulağı duyuyor)
O sadece cebine giren paranın hesabını yapıyor. Tabii bir de harcadığı paranın.
Son olarak bankalar mevduata verdikleri faizi yüzde 8.5’e kadar düşürdüler. 1 aylık vadede faiz yüzde 8 seviyesinde. Yıllık bazda ise yüzde 8.75’in üzerinde vereni kalmadı neredeyse.
Üstelik bunlar da net rakamlar değil. Yüzde 8.5 olarak ilan edilen bir faizde net kazancınız yüzde 7.13’te kalıyor. Zira kalanı vergi ve fon kesintisi olarak devlete gidiyor.
Daha basit anlatımı ile diyelim ki bankaya 100 bin TL yatırdınız. Bir yıl sonra elinize geçecek para sadece 7 bin 130 TL oluyor. 100 bin TL’yi aylık olarak değerlendirdiğinizde ise elinize geçen para ayda net 590 TL’de kalıyor.
Benim teyzemin söylemesi ayıp yaklaşık 60 bin TL’si varmış. Der ki “Ben bu paradan her ay 2 bin lira faiz aldığımı biliyorum. (Faizlerin yüzde 40’ı bulduğu 2003 yılını hatırlıyor.) Sonra Nurgül gitgide cimrileşti. (Nurgül, parasını yatırdığı bankada onun işlerini yapan elemanmış) Önce 1000 lira civarına düştü. Bayramdan önce bankaya gittim. 358 lira verdiler. Nurgül de başka şubeye geçmiş zaten. Nurgül yok diye mi böyle yapıyorsunuz diye şaka yaptım.”
Ben de teyzeme şunu söyledim: “Bak teyze sen yıllardır, 60 bin liralık ana paranı korumuşsun ancak faiz gelirini hep harcamışsın. Aslında ekonomik realite senin enflasyon kadarını anaparaya eklemeni gerektirirdi. Senin enflasyondan arındırılmış reel kazancını faiz geliri olarak cebine koyma ve harcama hakkın vardı. Ancak o zaman 3 yıl önceki 60 bin liran ile bugünkü 60 bin liran aynı satın alma gücünde olabilirdi. Bunu yapmadığın için şimdi gelirin azaldı. O yıllarda faiz biraz yüksek olduğu için bunu hissetmiyordun, ancak şimdi faizler düştü ve sen o 60 bin liranın bugünkü 60 bin lira olmadığını hissediyorsun” dedim.
Dedim demesine ama anladığını da pek zannetmiyorum aslında. Çünkü o eline geçen para ile eskiden hem telefon parasını, hem ısınma parasını hem elektriğini hem suyunu ödüyormuş. Mutfak harcamasını bile o paradan yapıyormuş. “Şimdi sadece elektrik, su ve doğalgazı bu faiz ile ödeyemiyorum” diyor.
Bir de tabii enflasyonun düştüğüne inanmıyor. “Benim her gün aldığım ekmeğin fiyatı düşmedi. Elektriğe sürekli zam geliyor. Bu kış doğalgaza ne ödeyeceğiz belli değil” diyor.
O da haklı.
Aslında teyzemin durumunda Türkiye’de binlerce insan olduğunu da biliyorum. Özellikle yaşlı kesimde rantiye tabir edeceğimiz insanlar çoğunlukta. Aldıkları emekli maaşının yetmediği yerde, bankadaki üç beş kuruşunun faiz geliri ile bir ayı denkliyorlardı. Şimdi işleri gerçekten çok zor. Bu yaştan sonra çalışamayacaklarına göre imdatlarına hayırlı evlatları yetişmiyorsa işleri gerçekten zor.
Dolarizasyon hâlâ güçlü
Mevduatın yapısına baktığımızda mevduatın büyük bölümünün 3 aylık vadede sıkıştığı görülüyor. Bu tablo para sahibinin ekonomiye çok fazla güvenmediğini, önünü göremediğini gösteriyor. Aslında bu biraz da geçmişten gelen bir alışkanlık. Son 1 yıldır faizlerin düşeceği belliydi. Ancak yine de Türk insanı uzun vadeye yatırım yapmak yerine parasını 1 ve 3 ay vadede değerlendirdi. Dolayısıyla faiz her geri geldiğinde zarar etti. Mevduatın yapısına bakınca dolarizasyonun da hala dikkat çekici olduğu gözleniyor. TL cinsinden mevduatlar 296 milyar TL olurken, yabancı para cinsinden mevduat ise 144 milyar 789 milyon TL seviyesinde.
Anket ‘Faiz 0.25 puan daha düşecek’ diyor
Merkez Bankası Eylül ayı İkinci Dönem Beklenti Anketi’ne göre faizlerde aşağıya seyrin devam etmesi bekleniyor. Gelecek üçüncü ayın 6 aylık Hazine Bonosu ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi 0.22 puan azalarak yüzde 8.38’e geriledi. Gelecek 12’nci ayın 6 aylık Hazine Bonosu ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi 0.25 puan azalışla yüzde 9.44’den yüzde 9.19’a indi. Gelecek üçüncü ayın 5 yıl vadeli 6 ayda bir sabit kupon ödemeli TL cinsi Devlet Tahvili ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi 0.38 puan azalarak yüzde 11.27’den 10.89’a geriledi. Gelecek üç ay sonundaki yıllık basit faiz oranı beklentisi 0.24 puan azalarak yüzde 6.83, gelecek 12 ay sonundaki yıllık basit faiz oranı beklentisi ise 0.11 puan düşerek yüzde 7.99 oldu. Ankete göre dolar kuru beklentisi de yılsonu için 1.5029 TL’den 1.4876 TL’ye geriledi.