Erzincan’da mütevazi dükkanında inşaat malzemeleri satan Ümit Sudaş nasıl ihracatçı oldu?
.
Nazo Gıda.. Toz içecek imal ediyor. Mozambik ve Burkina Faso’ya ihracat yapıyor.
Kırşehirli bir girişimci. Türkiye’de yaşı ilerlemiş ikinci el traktörleri topluyor, bakımdan geçirip, tıkır tıkır çalışır hale getiriyor ve çok makul fiyatlarla Afrika’ya ihraç ediyor.
Sirkeci’de spor otomobil direksiyonları yapan bir başka üretici. Hayatında ilk kez ihracat şansı yakalıyor, Mozambik’e ürettiği spor direksiyonları ihraç ediyor.
Ve Erzincan’da, mütevazi dükkanında kendi yağıyla kavrulan ihracatın i’sini bilmeyen inşaat malzemeleri satıcısı Ümit Sudaş. Mozambikli bir girişimci ile tanışıyor. Şimdi sadece Erzincan’a hitap eden biri değil o. İlk etapta Afrika’ya el arabası, mala gibi çoğumuzun tuhafına gidecek basitlikte inşaat malzemelerini ihraç ediyor. Zaman geçiyor 8 ortakla Mozambik’te mobilya fabrikası kuruyor. Şimdi Erzincan’da, Erzurum’da girişimcilere ‘Afrika ile nasıl ticaret yapılır’ konulu seminerler verecek kadar deneyimli biri.
Bu küçük girişimcilerin Afrika kıtasını keşfetmesi rastlantısal değil. Bu girişimciler Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu’nun (TUSKON) açtığı ihracat yolundan, kurduğu ticaret köprüsünden geçerek Afrika’ya ulaştılar.
Bunlar çok küçük gibi görünen ancak biraraya geldiğinde müthiş bir güç yaratan teşebbüsler. Nasıl bir güç yarattığının en güzel kanıtı Afrika’ya yapılan ihracatla ilgili rakamlarda gizli.
2005 yılında Afrika kıtasına olan ihracat 6.5 milyar dolar seviyesinde. 2009 yılında ise 20 milyar dolara çıkıyor. Afrika’nın Türkiye’nin ihracatında aldığı pay yüzde 4’lerde kalırken şimdi yüzde 10’lara çıkmış vaziyette. 53 ülkeden oluşan bu bölgeye yapılan ihracatın, bu bölgeden yapılan ithalatı karşılama oranı yüzde 67’lerden yüzde 116’lara gelmiş. Yani bu bölgeye yapılan ticarette açık değil artık fazla veriyoruz.
Bu bölgeler krizden önce ihmal edilen, önemsenmeyen bölgelerdi. Nabibya’nın, Angola’nın, Burundi’nin, Cape Verde’nin adını bilen haritada yerini gösterebilecek işadamı neredeyse yoktu.
Ancak Türkiye İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) adeta iğne ile kuyu kazarak bu bölgelerde müthiş bir ticari başarının bayraktarlığını yapmış.
TUSKON Başkanı Rızanur Meral ve Genel Sekreteri Mustafa Günay ile bu yıl ikincisi yapılacak Türkiye-Dünya Ticaret Köprüsü programından önce hafta içinde bir öğlen yemeğinde buluştuk. TUSKON, daha önce Kuzey Amerika, Avrasya, Latin Amerika, Asya Pasifik, Ortadoğu ve Afrika için yaptığı köprü buluşmaların daha kapsamlısını ikinci kez düzenliyor. Bu buluşmaya Türkiye’den mal almak isteyen 2 bin 200 işadamı geliyor.
İşadamlarının buluşmasından önce ise 30 ülkenin ticaret bakanları biraraya gelecek. Aynı masa etrafında beyin fırtınası yapılacak.
Rızanur Meral, bu buluşmaları gerçekleştirirken Türkiye’nin ticaret ilişkisinin çok sınırlı olduğu, kimselerin gitmediği, ancak gidildiğinde Türkiye ekonomisine büyük katkı sağlayacağı öngörülen ülkeleri tek tek nokta atışı ile belirlediklerine dikkat çekiyor. İstanbul’a, mal satma niyetinde olanların değil, alım heyetlerinin davet edildiğinin de altını çiziyor.
Genel Sekreter Mustafa Günay ise özellikle Afrika’nın barındırdığı ekonomik güce dikkat çekiyor. Hele hele Avrupa’nın patır patır döküldüğü bir dönemde Afrika’nın öneminin bir kat daha arttığı bir gerçek. “Uganda’yı örnek alalım. Adamların büyüme hızı yüzde 25’lerdeydi. Krizde 18’lere düşmüş vaziyette. Sürekli petrol yatakları buluyorlar ve zenginleşiyorlar. Yani müthiş fırsatlar barındırıyor. Örneğin Demokratik Kongo Cumhuriyeti. Ben bu kadar fazla Hummer aracı başka bir yerde görmedim” diyor.
‘İlk kez bir beyaz gibi muamele görüp ağırlandığımız bir yere geldik’
TUSKON bu alım heyetlerini Türkiye’ye çekebilmek için ilginç yöntemler uyguluyor. Dışişleri ve Dış Ticaret Müsteşarlığı ile işbirliğine gidiliyor. O bölgelerdeki Türk işadamları, Türk okulları devreye sokuluyor. Bir taban oluşturuluyor. Bu taban öyle güçlü bir hale gelmiş ki mesela Nijerya’da Türkiye’yi Seven İşadamları Derneği bile kurulmuş. Gelenlerin gerçekten Türkiye’den mal almak isteyen kişiler olmasına, turistik gezi için gelmemelerine dikkat ediliyor. Bu yüzden uçak, konaklama gibi masrafları karşılanmıyor. Bu arada daha önceki toplantılara katılan Çadlı Bakan’ın söyledikleri ilginç. ‘İlk kez eşit sayıldığımız, beyaz gibi muamele görüp ağırlandığımız bir yere geldik’ demesi Türkiye açısından sevindirici. Şayet Türkiye daha önce keşfettiği Rusya gibi pazarlarda yaptığı hatayı yapmaz, ticarette dürüstlükten ödün vermezse, zenginleşen Afrika’da daha çok ekmek yiyebilir. Yanda dökümünü verdiğim, şimdi, 200 bin, 1 milyon ya da 10 milyon dolarlarla ifade edilen ihracat rakamlarını çok farklı bir noktaya taşıyabilir.
Soğutucu dolap almak isteyen de geliyor, çöp kamyonu, futbol topu ithal etmek isteyen de
13-18 Hazİran tarihleri arasında yapılacak Türkiye-Dünya Ticaret Köprüsü toplantıları için dünyanın hemen her bölgesinden 2 bin 200 işadamı geliyor. Bu isimlerin mal satmak değil mal almak ya da ülkesinde ortaklık kurmak isteyen yatırımcılardan oluşmasına dikkat edilmiş. 3 binin üzerinde Türk işadamı ile görüşecekler. 100 bin iş görüşmesi planlanıyor. Bu görüşmeler için bin 600 tercüman yardımcı olacak. 38 ayrı dilde tercüme yapılacak. 135 ülkeden ticaret heyetleri gelecek. 30 ülkenin de ticaret bakanlarının gelmesi bekleniyor.
Katılımcı firmalar öncelikle TUSKON’un hazırladığı formu dolduruyor ve ne amaçla geldiklerini, Türkiye’den ne satın almak istediklerini belirtiyorlar. Liste gerçekten ilginç örneklerle dolu. Venezuella’dan katılan kamu şirketi çok miktarda çöp kamyonu almak istediğini belirtmiş. Kolombiya’nın en büyük estetik cerrahi zinciri, kişisel bakım ürünleri almak için geliyor. Demir çelik satın almak isteyen de var, futbol topu ve spor malzemeleri isteyen de. İş görüşmelerinin bir hayli iddialı bir hedefi de var. Bu buluşmalarla 7 milyar dolarlık iş hacmi yaratılması hedefleniyor.