Erdoğan ‘Artık çanak, çömlek çıktı diye durmak yok’ dedi ama neyse ki müteahhit duracak
.
Başbakan Erdoğan’ın, “Yok arkeolojik şey, yok çömlek çıktı, yok şu çıktı, yok bu çıktı ile önümüze engeller koydular.
Bunlara takılıp kaldık. Bundan sonra engel mengel tanımıyoruz” sözleri tarihe biraz saygısı olan herkeste tedirginlik yarattı. Avrasya Tüneli’ni yapacak konsorsiyuma, “Gerçekten engel tanınmayacak mı?” diye sordum. Allahtan onlar öyle düşünmüyor. Prosedürü anlattılar, içim rahatladı.
Bazı mesajlar vardır veriliş biçimi kadar yeri ve zamanlaması da çok uygunsuz kaçar. Mesela bizim Beşiktaş’ın Başkanı Yıldırım Demirören. Kartalcell’in tanıtım toplantısını yapar, taraftarın bu projeye sahip çıkmasını isteyeceğine toplantıda öne çıkan mesajı “Ben bir karar verdim taraftarları tribünden temizleyeceğim” olur.
Kartalcell’i çıkaran firma satış yapmaya çalışırken, sen de bu satıştan kulübe katkı sağlamayı amaçlamışken, bari o toplantıda bu sözü etme değil mi?
Neyse onun tuhaflıklarına biz Beşiktaşlılar alıştık artık...
Peki ya Başbakan Erdoğan’a ne demeli?
Geçen hafta sonu Kazlıçeşme ile Göztepe arasına inşa edilecek ve boğazın altından geçecek Avrasya Tüneli’nin temel atma töreninde Başbakan Erdoğan, tarihe biraz saygısı olan her insanı dehşete düşürecek şu sözleri sarfetti:
“Marmaray projesi gecikiyor. Gecikme çıkarılan engellere bağlı. Yok arkeolojik şey, yok çömlek çıktı, yok şu çıktı yok bu çıktı ile önümüze engeller koydular. Bunlara takılıp kaldık. Bundan sonra engel mengel tanımıyoruz. Bedeli ne olursa olsun, ne yargı ne kurul kararı dinlemeyeceğiz.”
Avrasya Tüneli’nin temel atma töreni bu mesajı vermek için belki de en uygunsuz yerdi. Projenin ortakları Yapı Merkezi, Güney Koreli şirketler SK E&C, Kukdong, Samwhan Corp ve Hanshin yetkilileri bu sözleri duyunca donup kaldılar.
Donup kaldılar çünkü Avrasya Tüneli’nin inşaasının öncesinde çevreye, doğal hayata, trafiğe, tarihi varlıklara, yeraltı sularına hatta kuşlara varıncaya kadar tüm alanları kapsayan bir etkileşim süreci işliyor. Tüneli yapacak şirketin akıllara zarar bir Çevresel Sosyal Etki Değerlendirme (ÇSED) raporu var ve böylesine kapsamlı bir rapor Türkiye’de ilk kez hazırlanıyor.
Halka bile soracaklar
Süreci bir anlatayım. Anlatayım ki çanak çömlek çıktığında neler olacağını anlayalım ve biraz olsun rahatlayalım.
Proje yaklaşık 1.1 milyar dolarlık bir proje. En büyük finansör Avrupa Yatırım Bankası. Avrupa Yatırım Bankası da öyle “Ben de anlamam çanak çömlek. Vurun yıkın, yapın. En kısa sürede bitirin, para kazanın benim kredimi de tez elden ödeyin” demiyor.
ESIA denen yani Çevresel Sosyal Etki Değerlendirme Raporu (ÇSED) hazırlanmasını şart koşuyor. 800 sayfalık bu rapor hazırlandı. Bu rapor kendi içinde bir kaç kez revize edildi. Daha da edilecek. Mesela “Tünelden geçecek araçların titreşim seviyesi yüksek. Surların etkilenmemesi için yol kenarlarına bariyer koy. Özel asfalt döşe” gibi önerilerle sürekli geliştirildi. Adeta Avrasya Tüneli projesi evrim geçirdi.
Bundan sonra yapılacaklar daha da ilginç.
Türkiye’de hiç de alışık olmadığımız manzaralar çıkacak ortaya...
Projenin geçeceği güzergaha yönelik olarak tüm sosyal paydaşlar belirlendi. Bu paydaşlara çağrıda bulunulacak mektup yollanacak.
“Biz sizinle bu konuyu konuşmak istiyoruz. Proje ile ilgili çekinceleriniz, önerileriniz var mı?” denecek.
Projenin geçeceği güzergahta farklı noktalara standlar kurulacak. Bu standlarda 800 sayfalık rapora isteyen ulaşabilecek. Projeyi detaylı anlama inceleme imkanı bulacak.
Zeytinburnu Kalkınma Derneği de, Şehir Plancıları Odası da mimar mühendis odaları da planı inceleyecek.
Bu öyle laf olsun diye yapılacak bir süreç de değil.
Kuralları uluslararası standartlarda belirlenmiş bir süreçten sözediyoruz.
Öneriler, şikayetler, dikkat çekilen hususların nasıl kayıt altına alınacağı, nasıl cevap verileceğinin hepsinin prosedürü var.
Gazetelere ilanlar verilecek, data room’lar kurulacak ve proje hakkında Kars’taki adamın bile bilgisi olacak. Belki o bile projeye bir katkıda bulunacak.
60 gün sürecek bu işlemle tüm sosyal paydaşların önerileri eleştirileri alınacak.
Atış serbest olacak. Kimin proje ile ilgili ne kaygısı varsa hepsi kayıt altına alınacak.
Yönetim bu eleştirilere yönelik aksiyon planlarını hazırlayacak.
Ardından ikna etme süreci başlayacak.
Mesela Şehir Plancıları Odası’na gidilecek ve “Siz şu şu noktalara dikkat çektiniz. Şunları önerdiniz. Biz de bu bu düzeltmeleri yaptık” denecek.
Geri bildirimlerle şüpheler ortadan kaldırılacak. Tüm kanaat önderleri, STK’larla iletişim halinde olunacak.
‘Belki bir çömlek çıkar’ diye alternatifli proje hazır bekliyor
Kağıt üstünde işleyecek süreç oldukça iddialı duruyor. Başbakan’ın “Bundan sonra engel mengel tanımıyoruz” sözlerini boşa çıkarıyor, içimizi rahatlatıyor. Ama tüm bunlar sırf kredi onaylansın diye Avrupalılar’a ‘İşte prosedürü yerine getirdik’ demek için yapılan bir göz boyama olabilir mi? Şirket yetkililerine bugüne kadar ne yapıldı, elinizde somut örnekler var mı? diye soruyorum. Şu yanıtı alıyorum:
“Projenin İDO deniz otobüslerinin olduğu noktasında, yapılan sismik araştırmalarda tarihi kalıntı izine rastlandı. Bu yüzden o bölge için iki alternatifli bir geçiş projesi hazırlandı ve bu da Çeve ve Sosyal Etki Değerlendirme (ÇSED) Raporu’na eklendi. Eğer Anıtlar Kurulu oradaki kalıntıların önemli olduğuna karar verirse hemzemin geçişe döneceğiz. Problem yok derlerse 100 metrelik bir bat çık olacak o bölgede. Mesela çoğu kimse farkında bile değil bir Mermer Kule var Kazlıçeşme’de. 4 şeritli yol orada çatal yapacak şekilde proje değiştirildi. Tünele ait egzos çıkış bacasının 20 metre olmasına itiraz geldi, bacanın yüksekliği, emiş gücü artırılarak 5 metreye düşürüldü. Bu bacayı 5 metre yükseklikte yapacağız. Dediğimiz gibi proje evrim geçiren bir proje. STK’ların katkıları ile daha da evrim geçirebilir.”
Anlaşılan o ki Avrasya Tünel projesi öyle çanak çömlek çıksa da ilk belirlendiği şekilde yürüyecek bir proje değil. Zaten o yüzden demem o ki Başbakan’ın mesajı, bu sözleri bu anlayışı hiç de haketmeyen bir projenin temel atma töreninde söylendi. Gerçi bu sözler nerede söylenirse söylensin insanın tüylerini ürpertir kanını dondururdu ya neyse...
Boğaz’ın altında, insanlık tarihinden daha önce oluşmuş kayalar delinecek
Marmaray, boğazı demiryolu ile geçecek projeydi, yapımı devam ediyor. Avrasya Tüneli ise Marmaray’ın boğaz geçişinde 1.8 kilometre paralelinde otomobillerin geçeceği proje olacak.
Proje ile ilgili önemli bulduğum detayları da sıralamak istiyorum...
* Ataköy sahildeki mevcut yol 3 şeritten 4 şeride yükseltilecek. Bu bölüm projenin birinci kısmını oluşturuyor. Kazlıçeşme’den Cankurtaran sahiline kadar Kennedy Caddesi, 5.4 kilometre boyunca 8 şeritli hale getirilecek.
* Cankurtaran bölgesinde yol belli bir eğimle gömülecek ve Boğaz’ın altına inecek. Tünel suyun tabanına inşa edilmeyecek. Su tabanının da altında kayalık zeminde yol alacak. Yaklaşık 106 metreye inilecek. Tünelin ilerleyeceği bölgede boğazın derinliği 61 metre. Yani tünel suyun bittiği noktada, dipten 45 metre daha aşağıda ilerleyecek. Nasıl biraz göz korkutucu değil mi? Yukarıdaki resim olayı daha iyi özetliyor.
* Tünelin boğazın altında geçeceği zemin insanlık tarihinden de eski bir dönemde oluşmuş kayalık bir zemin.
* Haydarpaşa Limanı’nın altından geçecek, Koşuyolu’nda gün yüzüne çıkacak. Mevcut Eyüp Aksoy Köprülü kavşağından sonra Göztepe Kavşağı’na kadar yine 3.8 kilometrelik yol 8 şeride çıkarılacak ve bağlantı yolları da iyileştirilecek.
Geçiş ücreti 4 $ artı, KDV olarak belirlendi
Proje ile kuşkusuz iki yaka arasında erişim kolaylığı sağlanacak. Her iki girişteki yolların iyileştirilmesi ve 4 şeride çıkarılması sonrası, güzergahta ortalama hız 80 kilometre olacak.
Kazlıçeşme ile Göztepe arasında yoğun trafikte ortalama 100 dakika olan ulaşım 14.6 dakikaya inecek. Bu mesafeyi pazar günü dahi 37 dakikadan önce katetmek şu an için mümkün değil. Otomobil satışlarının son sürat gittiği bir ortamda, 2 yıl içinde Boğaziçi Köprüsü’nün kilitlenme aşamasına geleceği düşünüldüğünde İstanbul için can simidi olacak bir proje.
Günde 120 bin araç geçişine imkan verecek proje yap işlet devret modeliyle yapılacak.
Tünelin yapım maliyeti 1.1 milyar dolar öngörüldü ancak 1.3 milyar dolara kadar çıkabilir.
İnşaatın 4.5 yılda tamamlanması hedefleniyor. Ardından yüklenici firma 26 yıl bu tüneli işletecek. Tünelden geçişin 4 dolar artı KDV olması bekleniyor. Yani bugünkü kurlarla yaklaşık 7 TL olacak.
İstanbul’un ilk sahipleri
Marmaray kazısı sırasında Yenikapı’da ortaya çıkan Theodosius Limanı öyle çanak çömlekle tarif edilecek gibi durmuyordu. Bilim tarihinin yeniden yazılmasına neden olacak bulgular içeriyordu. Zira kazılarda bulunan gemiler antik çağın da ötesinde İstanbul’un ilk sakinlerinin bilinenden 6 bin yıl önce yaşadıklarını ortaya koymuştu.
Tüneli kazacak TBM’nin değeri 65 milyon dolar
Kayanın içinden boğazı geçecek 5.4 kilometrelik tüneli “Tunnel Boring Machine”, yani kısaca TBM adı verilen dev köstebek yapacak. Bu köstebek şu ana kadar dünyada kullanılan 6’ıncı büyük TBM olacak. 160 metrelik TBM her gün yaklaşık 10 metre kazabilecek. 65 milyon dolarlık TBM’nin siparişi verildi Japonya’da yapılıyor. “Neden daha önce başka tünel açmalarda kullanılan bir TBM’yi getir miyorsunuz?” diye sordum. Meğer bu TBM’lerin her biri tek bir proje içinmiş. Tüneli açar ve orada kalırmış. Başka bir yerde kullanılması mümkün olmazmış. “Belki yüzde 10’luk bir kısmı hurda olarak satılabilir” dediler.