Denizlerin Ferrari’sine Bursa dayanabilecek mi?
.
İDO özelleştirildikten sonra kademeli fiyat politikası, öncelikli geçiş hakkı gibi tepki çeken uygulamalarıyla müşterisini kızdırdı. Feribota, deniz otobüsüne binmeyip Körfez’i dolaşanların sayısı bir anda arttı.
İDO’yu özelleştirmeden satın alanlar, İDO’yu İDO yapan Ahmet Paksoy’u yeniden dümenin başına geçirerek şimdi yaralarını sarmaya, kaybettikleri müşteriyi yeniden kazanmaya çalışıyor.
Bu arada ilginç bir gelişme oldu ve Bursa Büyükşehir Belediyesi, gelen tepkileri de dikkate alarak BUDO’yu kurdu. İDO’dan ayrılan bir ekip de BUDO’nun içinde. Norveç ve İtalya’dan iki deniz otobüsü aldılar.
Birine Hüdavendigar diğerine Nilüfer Hatun adını koydular. İlk hafta çaylar şirketten olmak üzere seferlere başladılar. Hayırlı, uğurlu olsun.
Olsun da merak edilen soru şu...
Bursa Büyükşehir Belediyesi bir fırsat görüp bu işe soyundu da acaba uzun soluklu sürdürebilecek mi?
Daha doğrusu bu işten büyük zarar etme olasılığı var mı?
Deniz otobüsleri denizlerin Ferrari’si gibidir. Nasıl normal otomobil 100 kilometrede 10 litre yakıyor da Ferrari 25-30 litre yakıyorsa deniz otobüsleri de normal bir Şehir Hatları vapuruna göre motorini yakmaz, adeta içer.
Öğrendiğime göre BUDO ilk etapta Mudanya-Kabataş arasında karşılıklı 2 sefer düzenliyor. Günde 4 sefer.
Bir deniz otobüsünün gidiş geliş tek seferde yakıt sarfiyatı 5 bin TL civarındadır. Bu sadece yakıta giden para. Personel ve işletme maliyetleri ile finansman giderini işin içine katmıyorum bile.
Makinaların bakım masrafları da normal makinalara göre çok farklıdır, ciddi yekün tutar.
Günde 20 bin liralık yakıt sarfiyatı olacak BUDO’nun 18 liralık normal bilet ücreti belirlemişler.
Bu otobüsler 300 civarı yolcu alır. Tüm yolcuların 18 liralık tam bilet satın aldığını ve yüzde 100 dolulukla gidip geldiklerini varsayarsak 5 bin 400 liralık bilet gelirinden sözedebiliriz.
Ancak hafta ortalamasında bırakın yüzde 100 doluluğu, yüzde 60 doluluğu bile kolay kolay tutturamazsınız.
Dolayısıyla BUDO’nun bu rekabete uzun süre dayanabilmesi zor görünüyor.
Daha önce Çanakkale Belediyesi ile Kocaeli Belediyesi deniz otobüsü macerasına girişti. İkisi de tabir yerindeyse ağzının payını aldı bu işten epey dayak yedi.
Üstelik geçmişte bu denizlerin Ferrari’si dediğimiz araçları kırsal motorinle çalıştırmak mümkündü.
Oysa şimdi AB normları çerçevesinde kırsal motorinin bu deniz otobüslerinde ve hızlı feribotlarda kullanılması yasaklandı. Artık Eurodizel kullanmaları gerekiyor.
Dolayısıyla yakıt maliyetlerinde ciddi artış var. (Bu arada Yenikapı’dan Bandırma’ya giden bir hızlı feribotun da tek seferde yaklaşık 60 bin liralık yakıt sarfettiğini belirtelim.)
Sonuç şu ki, rekabet mutlaka olmalı.
Hatta keşke BUDO bir adım daha ileriye gitse, araç taşıyan feribot da getirse.
Ancak bu işe soyunulurken, bu işin artılarının eksilerinin iyi hesaplanıp hesaplanmadığı konusunda ciddi kaygılarım var. Umarım yanılırım.