ÇEAŞ ve Kepez için Uzan ile hükümet arasında soğuk savaş
.
Çukurova Elektrik ve Kepez Elektrik’te dün yapılması gereken Olağanüstü Genel Kurul toplantısı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı son dakikada hükümet komiseri atamayacağını bildirince gerçekleşmedi. Uzan’ın avukatları genel kurul için toplanan küçük yatırımcılara “Uluslararası tahkimdeki dava lehimize gelişiyor. Ankara da bunu gördü ve uzlaşma için temaslar başladı” mesajı verdi
Barajlar elinden gidince Çukurova ve Kepeze Elektrik birer tabela şirketine dönüşmüştü. Ancak tabela şirketi de olsa bu şirketlerin yönetimi ve hisse kontrolü Uzanlar’da kalınca Cem Uzan, bu boşluktan hukuki bir zafer çıkarabileceğini gördü. Nitekim, Çukurova Elektrik’te hisselerin yüzde 65’lik kısmını Güney Kıbrıs’ta kurulan Libananco Holdings. Co adlı şirkete devretti. Bu şirket de “İmtiyaz sözleşmesinin iptali, şirketlerin tüm malvarlığının Enerji Bakanlığı’na devri ile büyük zarar ettim” diye ortaya çıktı ve Dünya Bankası nezdindeki Uluslararası Tahkim Heyeti’nde dava açtı. Dava halen devam ediyor ve büyük bir ihtimalle de 2009 yılının ilk yarısında sonuçlanmış olacak.
Dün ise ilginç bir gelişme oldu. Çukurova ve Kepez için olağanüstü genel kurul toplantısı düzenlendi. Şirket yeni yönetim ve denetim organlarını seçmek için Swissotel’de toplandı. Genel kurul çağrısını gören ve yıllardır mağduriyetlerini gidermek için çalmadık kapı bırakmayan küçük yatırımcılar da genel kurula ilgi gösterdi. Ancak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı hükümet komiseri görevlendirmekten kaçındığı için her iki şirketin de genel kurulları yapılamadı. Genel kurul yapılmış olsaydı çok önemli bir sonuç ortaya çıkacaktı. Zira genel kurula Libananco hisselerini temsilen avukatlar da gelmişti. Şirkette çoğunluk hisselerinin kendilerinde olduğunu hem SPK hem de Sanayi Ticaret Bakanlığı nezdinde tescil ettirecekler, genel kurul defterine de bunu yazdıracaklardı. Komiser tayini yapılmayarak bir anlamda Uzanlar’ın bu hamlesi, Ankara tarafından şimdilik bertaraf edilmiş oldu.
Genel kurul yapılamayınca Libananco avukatları ve küçük ortaklar bir zabıt tutturarak komiser atanmadığı için şirketin organsız bırakıldığını, karar alma hakkının engellendiğini belirten bir yazının altına imza attılar. Bakanlık ve il müdürlüğünde komiser atamayan yetkililer hakkında tazminat davası açma kararı aldılar. Ortaklardan biri tepkisini “Tamam şirketin en önemli faaliyet konusu olan barajlar elinden gitti. Ancak bırakın da biz genel kurul toplayalım karar alalım. Belki de köftecilik yapacağız. Adana dürüm satacağız. Bakanlık komiser tayin etmeyerek buna bile engel oluyor, suç işliyor” diye ortaya koydu.
Kazanmaya yakınız
Ben toplantıya Cem Uzan’ın da gelebileceğini düşünmüştüm. Sadece avukatları geldi.
Cem Uzan, Libananco adlı şirketin arkasında olduğunu bir süredir saklamıyor. Saklamaya gerek de görmüyor. Çünkü Uluslararası Tahkim’de davayı açan şirketin kime ait olduğunun önemi yok. Tüzel kişiliğe bakılıyor. Libananco Kıbrıs Rum Kesimi’nde kurulmuş bir şirket. Uluslararası Tahkim Heyeti şirketin açtığı davayı kabul etti. 3 hakem belirlendi ve ABD’de görülen davada süreç devam ediyor.
Genel kurul yapılamayınca Uzan’ın avukatları ile küçük ortaklar arasında soru cevaplı bir görüşme gerçekleşti. Avukatlar, Tahkim’deki davada Türkiye aleyhine faizi ile birlikte 15-16 milyar dolarlık bir ceza çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu, davanın kendi lehlerine geliştiğini iddia ettiler. Yine avukatların iddiasına göre Enerji Bakanlığı da bunu gördü ve özellikle son 2 haftadır Cem Uzan ile yetkililer arasında görüşme trafiği hızlandı. Avukatın verdiği bilgiye göre Cem Uzan son 15 gün içinde Başbakan Yardımcısı ve Enerji Bakanı ile birer görüşme yaptı. Cem Uzan, şirketlerin 2003 yılı Haziran ayında el konmadan önceki statüsüne geri döndürülmesini talep etti. Pazarlıklar sürüyormuş...
Bunlar Uzan’ın avukatının iddiaları. Davanın kendi lehlerine geliştiği tespiti de yine kendilerine ait. Doğru da olabilir, olmayabilir de. Ancak gördüğüm şu ki küçük yatırımcılar tamamen Cem Uzan’ın yanında yer alıyor. Böyle davranmakta da haklılar. Zira Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne yazık ki Çukurova ve Kepez Elektrik’te küçük yatırımcıların hakkını gaspetmiş tabiri caiz ise sermaye piyasası aracılığıyla kazık atmıştır. Enerji Bakanlığı, çok rahatlıkla küçük yatırımcıları mağdur etmeyecek bir el koyma formülü geliştirebilirdi. Bunu yapmadı. Yapmamak için “Ben hisseleri devralmadım. Bakın şirket orada duruyor” dedi. Zaten o anlayış bugün en az 15 milyar dolarlık tazminat riski taşıyan süreci ortaya çıkardı. Halbuki şirketin yönetimine el koymuş olsa, Uzanlar hisseleri Libananco’ya devredemeyecekti.
Anlaşılan o ki Çukurova ve Kepez Elektrik olayında yakın gelecekte çok önemli gelişmeler olacak. Hislerim bu olayın 2003 yılı Haziran ayında şirkete ait tüm barajların ve diğer malvarlığına el konmasıyla ve şirketin imtiyaz sözleşmesinin iptali ile kapanmadığını söylüyor.
Ceza çıkarsa Türkiye’nin ödememe ihtimali yok
Libananco, Uluslararası Tahkim’de davayı 18 Aralık 2006’da açtı. Michael Hwang, Henri Alvarez ve Franklin Berman adlı üç hakem tespit edildi. Bu hakemlerden birini davacı Libananco, birini davalı Türkiye Cumhuriyeti Enerji Bakanlığı tayin ettirdi. Üçüncü isim ise bağımsız. Heyette 2 kişinin oyu belirleyici olacak. Yani karar 2’ye karşı 1 oyla çıkacak. Türkiye Cumhuriyeti 24 Haziran 2008’de hakem heyetinin yetkisine ve davanın kabul edilebilirliğine itiraz etmişti. Ancak reddedildi. Libananco davada iddiasını ortaya koydu ve hisselerini de gösterdi. Türkiye de savunmasını gecikmeli de olsa yaptı. Türkiye’yi bu davada Coşar Hukuk Bürosu temsil ediyor. Aydın Coşar’ın bu davada savunmayı belirlenen sürede yapmadığı, ortada bir ihmal bulunduğu daha önce basına yansımıştı. Şayet karar Türkiye aleyhine çıkarsa Türkiye’nin bu parayı (En az 15 milyar dolar) ödememe gibi bir lüksü yok. Gerekirse Merkez Bankası’nın uluslararası kuruluşlardaki hesaplarına el dahi konabiliyor.
Motorola’da Türkiye’yi mahkum ettiren avukat, bu davada Türkiye’yi savunuyor
DavanIn çok önemli bir ayrıntısı daha var. Libananco davasında Türkiye’yi Coşar Hukuk Bürosu ile birlikte Freshfields Hukuk Bürosu temsil ediyor. Motorola davasında Motorola’yı temsilen tahkime atanan Jan Paulson şu an Freshfields Bürosu adına çalışıyor ve bu davada Türkiye’yi temsil ediyor. Motorola davasında Türkiye aleyhine çalışan Paulson’un bu önemli davada Türkiye’yi temsil etmesi eleştiriliyor ve büyük bir hata olarak gösteriliyor. Bu arada çok önemli bir başka ayrıntı daha... Libananco davasında, Uluslararası Hakem Heyeti’nde yer alan Henri Alvarez de tanıdık bir isim. Alvarez, Türkiye aleyhine sonuçlanan Motorola davasında hakem heyetinin başkanıydı.