Bu formülle enerji asla ucuzlamaz
.
Doğalgaza bir gece yarısı aniden gelen yüzde 22.5’lik şok zam herkesi kızdırdı. Tepkiler yoğunlaşınca Enerji Bakanı Hilmi Güler yanına BOTAŞ Genel Müdürü’nü alıp, bir matematik profesörünün bile zor anlayacağı karmaşık bir formülden bahsederek kamuoyunu zamma ikna etmeye çalıştı.
İkna edebildi mi?
Kesinlikle edemedi.
Formülü ortaya koyarken, somut olarak formülün içini, gaz fiyatıyla ve dolar kuruyla doldurmadılar, formülü havada bıraktılar.
Bakan Güler’in o toplantıda şu sözleri dikkatimi çekti: “Ne dolar kurunu ne de doğalgazın fiyatını biz belirlemiyoruz. Biz 1.5 trilyon dolarlık doğalgaz pazarında yüzde 2’lik paya sahip küçük bir oyuncuyuz.”
Türkiye maalesef fiyatını belirleyemediği bir ürüne dibine kadar mahkum bırakılmıştır.
Yani ne kaynak kontrolümüzde ne de fiyatı...
Peki bu kaynağa ne kadar bağımlıyız?
2009 yılı programına göre elektrikte arz güvenliği açısından kritik günler geçiren Türkiye’nin enerji ihtiyacını ithal kaynaklardan karşılama oranı yüzde 73.1’e çıkacak...
Bu enerjide tam bir teslimiyetçiliktir.
Doğalgaz Rusya’dan, İran’dan akmaya devam ederse Türkiye karanlıkta kalmayacak. Aksi olursa, yandı gülüm keten helva.
Peki bu tablodan kurtulmak için bir çaba, bir niyet var mı?
Aslında var gibi ama gerçekte yok...
Yenilenebilir enerji Türkiye için bir çıkış yolu. Bunu herkes kabul ediyor.
Ancak bugün itibarıyla rüzgar enerjisi ile üretilen elektrikte fiyat alım garantisi sadece 5 euro/cent’tir. Dünyada likiditenin iyice daraldığı, paranın maliyetinin arttığı bir ortamda bu alım garantisi ile bir yatırımcının finansman bulabilmesi neredeyse imkansızdır. Yani ölçümlere göre Avrupa’nın ikinci en kuvvetli rüzgarının estiği ülkede, rüzgar boşu boşuna esmeye devam edecek demektir. Tıpkı yıllarca suyun boşa aktığı gibi.
“Su akar Türk bakar” sözünü bugüne “Rüzgar eser, Türk seyreder” şeklinde uyarlayabiliriz.
5 euro/cent’lik fiyat alım garantisi, bu alanda yatırımcının önünü açmamak, doğalgaz lobisine teslim olmak anlamına gelmektedir.
Bakın Avrupa ne yapıyor?
Rüzgar enerjisine yatırım yapanlara bazı ülkelerde verilen geri alım garantileri şöyle: Romanya’da 10.4 euro/cent. İtalya’da 19.9 euro/cent. Yunanistan’da 8 euro/cent. İngiltere’de 11.5 euro/cent. Fransa’da 8.2 euro/cent. Almanya’da 8.3 euro/cent. Portekiz’de 8.8 euro/cent.
İşte bu verilen teşvikler sayesinde rüzgarda kurulu güç İspanya’da 18 bin MW’yi, Almanya’da 33 bin MW’yi, Yunanistan’da bile 3 bin MW’yi geçmiş vaziyette.
Bizde ise o kadar tantanaya rağmen rüzgarda kurulu güç sadece 400 MW seviyesinde. Yani toplam kurulu gücün yüzde 1’i bile değil. 5 euro/cent’lik alım garantisi ile de bugünkü şartlarda bu yatırım seviyesinin ileriye gitmesi mümkün görünmüyor. Bakanlık aslında rüzgara çok sıcak değil. Ya rüzgar esmezse mantığı ile olaya yaklaşıyorlar. O zaman şu olasılıkları da dikkate almak lazım.
Ya nükleer santral patlarsa...
Ya yağmur yağmazsa...
Ya Putin bir sabah solundan kalkarsa ve bize gönderdiği gazı keserse...
NOT: Dünkü sıcak gelişmeye göre Enerji Bakanı hakkında bir gensoru önergesi verildi. Ancak sonuç çıkmaz, bakan da düşmez. AKP milletvekillerinin oyları ile Bakan Güler yerinde kalır.
Bu gensoru en azından enerji politikalarının TBMM’de enine boyuna tartışılma şansını yaratabilir. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı masaya yatırılabilir. Zira bu anlayış formülü ile Türkiye’de enerjinin fiyatının ucuzlaması mümkün değildir...