Boğaziçili zenginler göreve
.
Herşeyin başı eğitim derken, ‘Eğitim şart’ diye esprili bir söylem üretirken, Boğaziçi Üniversitesi’ne gözümüz gibi bakmamız gerekiyor. Gönlü bol, hayırsever bir toplum olduğumuzu iddia ederiz ancak rakamlar pek öyle söylemiyor. Harvard’dan mezun olan bir Çinli geçen yıl okuluna 350 milyon dolar bağış yapmıştı. Yale Üniversitesi’nin yıllık bağış toplamı 2.5 milyar doları geçiyor. Dünyanın 139’uncu en iyi üniversitesi olan Boğaziçi Üniversitesi’nin geçen yıl sağlayabildiği bağış tutarı ise sadece 2.5 milyon dolar. Yani Yale’in binde biri... 150’nci yıl nedeniyle yapılan gala olmasaydı muhtemelen o miktara dahi ulaşılamayacaktı.
Boğaziçi Üniversitesi Vakfı ve Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’nin çabası ile yapılan galada başta Hüsnü Özyeğin ve Cem Yılmaz olmak üzere sorumlu mezunlar elini cebine attı da bu rakama ulaşılabildi. Boğaziçi Üniversitesi bu yıl da “150 artı 1”inci yılını Raffles Otel’de yine bir galayla kutlamaya hazırlanıyor. Geçen yıl 1.000 TL’den satılan davetiyelerin fiyatı bu yıl 500 euro olacak. Sahnede yine ücret almadan çıkacak olan Cem Yılmaz var ve müzayedeyi de yönetecek. MFÖ de bir konser verecek ama ücreti karşılığında. Bunu duyunca bozuldum açıkçası. Belki son dakikada alacakları parayı üniversiteye bağışlarlar belli mi olur. Son iki CEO’su da Boğaziçi Üniversitesi mezunu olan Vodafone ise galanın büyük sponsoru. Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED) Başkanı Hakan Zihnioğlu ile Boğaziçi Üniversitesi Vakfı’nın iştiraklerinden BÜTEK’in Başkanı Barış Tansever büyük bir gayret içinde. Babasının görevi nedeniyle çocukluğu dahi Boğaziçi Üniversitesi’nde geçen ve mezuniyetinden sonra da okuluyla ilişkisini kesmeyen ve elinden geldiğince sorunlarına sahip çıkmaya çalışan Barış Tansever ciddi emek harcıyor ve teşekkürü hakediyor.
Bir dikili ağaç
Boğaziçi’nin neden bu yıl daha çok bağışa ihtiyacı olduğunu ise Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Gülay Barbarosoğlu’un verdiği rakamlar anlatıyor: “Bu yıl üniversitemiz 3 bin 950 yeni öğrenci aldı. Temmuz ayında 2 bin mezun veren okula gelen öğrenci sayısı artıyor ve biz kaliteden ödün vermemeye çalışıyoruz. Yeni öğrencilerimiz arasında üniversite sınavında ilk 3 binde yer almayan kimse bulunmuyor. İlk 100’e girenlerin 40’ı, ilk 250’ye girenlerin 103’ü bizi tercih ediyor. Bugün düşündüğümüzden 1.000 kişi daha fazlayız ve hepsi birbirinden değerli 15 bin 357 öğrencimiz var. Bu durumda hem öğrencilerimize hem de bu denli kaliteli öğrenci topluluğunu eğiten hocalarımıza karşı sorumluluğumuz artıyor. Bu daha çok burs ve daha çok yurt anlamına geliyor. Daha çok burs ve daha çok yurt ihtiyacını ise yalnızca üniversitenin bütçesinden aktarılacak kaynakla gerçekleştirmek mümkün değil. Bu nedenle batıdaki üniversitelerde olduğu gibi dış kaynak da gerekli.”
İşte bu yüzden herşeyden önce bilet alıp o geceye katılmak, sonra da müzayedede bağış yapmak gerekiyor. Bu yılki müzayede de birçok sürpriz var ama en ilginci “Boğaziçi’nde bir dikili ağacım yok demeyin” başlıklı olan satış. BÜ mezunları yapacakları bağışlarla okuldaki ağaçların sahibi olacaklar. Ağaçların önüne isimlerinin yer aldığı plaketler çakılacak.
Boğaziçi’ne neden gözümüz gibi bakmalıyız? Bunun yanıtı da Sunset’de yapılan galanın tanıtım yemeğinde efsane hocalardan Profesör Üstün Ergüder’den geldi:
“1992 yılında rektörlüğe isteyerek talip oldum çünkü bu benim için yapılacak bir işti. O zamanlar Boğaziçi Üniversitesi’nin nadir bir kuruluş olduğunu ve desteklenmesi gerektiğini düşünüyordum. Geçen yıllar içinde bu inancım daha da arttı. Bu kurumun bu ortamda daha çok korunması lazım çünkü BÜ, Cumhuriyletimizin önemli kurumlarından birisi.”