Beşiktaş’ta Demirören kimi yanılttı?
.
Beşiktaş’ın Şubat sonunda yapılan mali kongresinde yönetimi ibra etmeyen 21 üyeden bazıları “Yanıltıldık” iddiasıyla 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açtı. Açılan davanın ana konusu Beşiktaş eski Teknik Direktörü Del Bosque’ye yapılacak ödeme ile ilgiliydi.
Mali kongrede “Daha hukuk süreci bitmedi. Beşiktaş bu davayı kazanabilir” diyen yönetim, ödenmesi muhtemel 6.7 milyon euro artı faiz ve masrafları bilançoda göstermeye tenezzül bile etmemiş, hatta karşılık da ayırmamıştı. Oysa o dönem davanın akıbeti çoktan belli olmuştu.
Üyelerin tepkisinden çekinen Başkan Demirören ve ekibi bir bilanço oyunu daha yaptı ve Del Bosque’ye yapılacak ödeme için UEFA tarafından bloke edilen 6.2 milyon euroluk Şampiyonlar Ligi gelirini de bilançoya dahil etti.
Yani bilanço bir anda 15.5 milyon YTL’den fazla makyaj yedi.
Kongre üyeleri de tıpkı Başkan gibi Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nü halen bir dernek olarak gördükleri için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gitme yolunu seçti.
Beyler hatırlatırım ki, Beşiktaş Futbol A.Ş halka açık bir şirkettir.
Sözkonusu bilanço oyunu, sadece kongre üyelerini, benim gibi siyah beyaz renklere gönül vermiş taraftarları yanıltmakla kalmamış, Borsa’da Beşiktaş hisse senedi alanlar açısından da tam bir kandırmaca olmuştur.
Halka açık bir şirketin çok önemli bir mali bilgisi yatırımcıdan saklanmıştır.
Sermaye Piyasası Kanunu açısından ortada çok ciddi bir sorun bulunmaktadır.
Kulüplerin, popüleritelerini kullanarak Maliye Bakanlığı başta olmak üzere Hükümet nezdindeki bitmek bilmeyen ricaları bilinmektedir.
Kim iktidar olursa olsun, sonuçta Cumhurbaşkanı da Başbakan da Maliye Bakanı da birer taraftardır. Üstelik mevcut hükümet sporu ve bilhassa da futbolu siyasi malzeme olarak kullanmayı çok iyi becermektedir. Bu kişiler ablukaya alınır ve başta vergi olmak üzere türlü türlü sorunlar bir çırpıda çözülüverir.
Ancak halka açık bir şirketin yöneticilerinin sermaye piyasalarının temel düzenlemeleri ile uyum içinde olmaları, otoritenin yani Sermaye Piyasası Kurumu’nun da bu uyumu kontrol etmesi gerekirdi.
Futbol popülizminin SPK’da herhangi bir karşılığının olmaması lazım.
Del Bosque ile ilgili durum Sermaye Piyasası Mevzuatı uyarınca açıklanması gereken bir bilgi iken bu yüküm yerine getirilmedi.
SPK’nın 47’inci maddesinde düzenlenen kurallar ihlal edildi.
Fiyatı etkileyecek çok önemli bir bilgi gizlendi, manipülasyona imkan yaratıldı.
(Bu Del Bosque konusunun açıklanmasından önceki ve sonrasındaki hisse senedi fiyat hareketlerinden net olarak görülebiliyor.)
Başkan, bazı taraftar gruplarını manüpile edebildiği gibi SPK’yı da Borsa’yı da manüpile edebileceğini düşünmemeli.
Ayrıca şirket yönetiminde esas olan ticaret hukuku ilkesi basiretli olma ve özen gösterme ilkesidir.
Del Bosque ile yapılan sözleşmenin hem yapım hem feshinde Beşiktaş yönetiminin gerekli özen ve basireti göstermediği; şirket yöneticisi gibi değil dernek yöneticisi gibi davranarak halka açık bir şirketi zarara ve sermaye kaybına uğrattığı tartışmasız bir gerçektir.
Şayet BJK Başkanı Yıldırım Demirören, bir kulübün değil de bir şirketin CEO’su olsaydı, hissedarlar onu bugünleri bile beklemeden kapının önüne koyarlardı.
Oysa bizim başkan tüm bu yanlışların faturasını camiaya çıkartmakta “Kulüp bana borçlu” deme pişkinliğini gösterebilmektedir.
Beşiktaş Futbol A.Ş.’nin genel kurulunda küçük pay sahipleri işlem ile ilgili ibra kararına karşı oy kullanıp muhalefetlerini genel kurul zabıtlarına geçirterek dava yoluna gidebilirler.
Ya da SPK hiç bunlara gerek bile görmeden konuyu kendi kanunu çerçevesinde de ele alabilir. SPK madem bu zor piyasaya futbol kulüplerinin girmesine izin verdi...Devamını da getirmek durumundadır.
Kulüplerin başkanları artık bir dernek yönetmediklerini, halka açık bir şirket yönettiklerini farketmeliler.