Baskı altındaki dolarla adaletsiz kıyaslama
.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim mitinglerinde sıkça kullandığı bir söylem var: 6.5 yıllık AKP iktidarı sırasında gerçekleşen bazı ekonomik büyüklükleri 1923-2002 arasındaki dönemle karşılaştırmak. Yani AKP’ye kadar geçen 79 yıllık Cumhuriyet döneminde katedilen yolu, AKP Hükümeti sırasında katedilen yolla kıyaslamak.
Erdoğan’ın iş hayatına bir sucuk fabrikasının muhasebe defterlerini tutarak başladığını biliyoruz. Ondan sonraki iş hayatında da ciddi iş hacmi olan bisküvi-gofret dağıtıcılığı var. Yani Erdoğan “teorik olarak” rakamlara hakim biri. Hemen her fırsatta rakam vererek konuşması, “Biz bu işi biliriz, bakkal dükkanı değil devlet yönetiyoruz” demesi de bu konuda kendine güveninden kaynaklanıyor. Muhalefet liderlerinin “matematik” konusunda zayıflığı da çoğu zaman Erdoğan’ın işine yarıyor. Muhalefet liderleri, örneğin “AKP döneminde Türkiye’nin borcu arttı” diye hükümete “çakmaya” kalkıştığında, Erdoğan anında doğru olan cevabı veriyor. Türkiye’nin toplam borcunu, milli gelirle kıyaslayarak “Toplam borç artsa bile, borç stoğunun milli gelir içindeki payının ciddi şekilde azaldığını” izah ediyor. Üzerine dalgasını da geçiyor. ABD’nin toplam borcunun 10 trilyon dolar olduğunu, ama milli gelirinin 13 trilyon doların üzerinde olduğunu hatırlatıp, “Hesap bunların yapıldığı gibi yapılsa, sadece toplam borca bakılsa ABD çoktan batmış” demeye getiriyor.
Erdoğan dönemindeki gerçek artış % 41.1’dir
Üstteki mantık doğru da, Erdoğan’ın seçim mitinglerinde partilileri coştururken, grup toplantılarında milletvekillerini alkışlatırken verdiği bazı rakamlarda, daha doğrusu kıyaslamalarda “hayati” bir hata var. Ya da Erdoğan “bu hatayı bilerek yapıp”, rakamları bilerek kendi lehine yorumluyor.
Nedir bu hatalar veya çarpıtmalar, bir bakalım:
Başbakan son mitinglerde sık sık şu rakamı dile getirdi: “Türkiye’nin milli gelirini 230 milyar dolarda aldık, 6.5 yılda 750 milyar dolara getirdik. 79 yılda 230 milyar dolar, 6.5 yılda bunun üzerine 520 milyar dolar koyduk.”
Kulağa hoş geliyor. Başbakan “1 aldık 3 yaptık, yüzde 200 artırdık” diyor.
Burada 2 kritik hata veya “kasıtlı çarpıtma” var. İlki şu: Son 6.5 yılda ortada yüzde 200’lük bir zenginleşme veya üretim artışı falan yok. Burada rakamları şişiren unsur baskı altındaki dolar kuru. Buradaki gelişmeyi, ilerlemeyi doğru okumak için üretimi sabit fiyatlarla, yani enflasyondan arındırılmış fiyatlarla TL üzerinden veren rakamlara bakmak lazım.
TÜİK’in dün açıkladığı 2008 yılı Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) rakamlarına bakalım: (Merak edenler www.tuik.gov.tr adresinden bakabilir)
AKP Aralık 2002’de hükümeti kurarak tek başına iktidarı devraldı. 2002 yılı sonunda sabit fiyatlarla GSYİH 72 milyar 520 milyon TL’ydi. 2008 sonunda sabit fiyatlarla GSYİH 102 milyar 328 milyon TL oldu. Yani 2003-2008 arasında 6 yıllık toplam büyüme yüzde 41.1.
Bu durumda 6 yıllık ortalama kümülatif yıllık büyüme yüzde 5.9’a geliyor. Bu rakam da aynı dönemde dünyada kaydedilen yüzde 4.5 civarı büyümenin yüzde 30 üzerinde. Makroekonomiyi takip edenler, Türkiye’nin ortalama büyümesinin dünya ortalama büyümesinden yüzde 30-40 fazla olması gerektiğini bilir. Yani serinkanlı bakıldığında ortada öyle mucize falan yok.
TÜİK dün cari 2008 yılı fiyatlarıyla GSYİH’sinin 950 milyar TL olduğunu açıkladı. 2008 yılı ortalama dolar kurunu da 1.281 olarak aldı. Dolar düşük kaldığında, milli gelir hesabını dolarla yapmak rakamları olduğundan çok iyi gösteriyor. Sanırım Başbakan 2009 yılı rakamları çıkmaya başladığında işin doğrusuna yani TL hesabına dönmek zorunda kalacak.
Kıyaslama da hatalı
Bence daha önemlisi Erdoğan’ın 79 yılla, kendi 6.5 yıllık dönemini karşılaştırırken kullandığı söylem. Verdiği rakamlar istatistik biliminin katlinden bile daha vahim. Teknik bir konu ama basit anlatmaya çalışacağım:
Erdoğan’ın dolar hesabından gidelim: Evet milli geliri 230 milyar dolarda aldı, 2008 yılı kurlarına göre 742 milyar dolara çıkardı. 79 yılda gerçekleşenin üzerine kabaca 510 milyar dolar koydu.
Diyelim ki Türkiye’yi 2009 başından itibaren farklı bir hükümet yönetiyor. Diyelim ki bu hükümet de 6 yıl iktidarda kaldı. Yine diyelim ki bu hükümet 2014 sonunda milli gelirin üzerine 700 milyar dolar daha koydu. Yani 742 milyar doları 1 trilyon 442 milyar dolara yükseltti.
Hangisi daha başarılı, AKP Hükümeti mi, yoksa hayali hükümetimiz mi?
Erdoğan’ın hesabına göre hayali hükümet daha başarılı. Çünkü hayali hükümet Erdoğan Hükümeti’nden neredeyse 200 milyar dolar daha fazla milli gelir ekledi. Hayali hükümetin lideri de “Erdoğan 6 yılda 510 milyar dolar eklemişti, ben 700 milyar dolar ekledim” diye meydanları coşturdu.
Hayali Başbakan haklı mı? Erdoğan’ın söylemine göre haklı.
Ama gerçekte değil.
Anlatayım: Erdoğan milli geliri 230 milyardan, 742 milyar dolara getirirken yüzde 226 artış sağladı. Hayali hükümet ise 742’den 1 trilyon 442’ye çıkartıp, 6 yılda yüzde 95’lik artış sağladı. Toplam rakamda hayali hükümet önde olsa da, gerçekte Erdoğan’ın sağladığı büyüme çok daha fazla.
Yahi hayali hükümetin lideri mitinglerde “Ben daha başarılıyım” diyerek Erdoğan’a büyük haksızlık yapmış oluyor.
Aynen Erdoğan’ın şu anda kendi dönemini, kendinden önceki 79 yılla karşılaştırırken yaptığı haksızlık gibi.
Mahfi Eğilmez ile Ercan Kumcu’nun yazdığı Ekonomi Politikası adlı kitaba göre Türkiye’nin 1923 yılındaki milli geliri 570.4 milyon dolar. Erdoğan ise 2002 sonunda milli geliri 230 milyar dolarda devraldı.
1923-2002 arasındaki artış 403 kat (yüzde 40300). Erdoğan’ın dönemindeki artış ise 2.26 kat (yüzde 226) Detayına girmek istemiyorum ama 79 yıllık kıyaslamalardaki ihracat artışı gibi rakamlarda da aynı mantık geçerli. Mutlak rakam değil, artışlar önemli. Türkiye’nin dünya dış ticaretinden aldığı pay önemli. (Payda Erdoğan döneminde ciddi artış olduğu kesin)
Veya “Biz geldiğimizde 9 ilde doğalgaz vardı, biz 50 küsur ile ulaştık”, “Şu kadar ilkokulda internet vardı, şu kadara çıkardık” gibi çağın gelişimine uygun, zaten yapılması gereken şeylerle övünmek, kıyaslama yapmak da hatalı.
Aksi halde hayali hükümet 2015’te çıkıp “Şu kadar ilde güneş enerjisine geçtim, şu kadar okula robot öğretmen yolladım. Sen niye uyudun ey Tayyip Erdoğan” derse, yutkunur susarsınız.